Seinfeld’in her
bölümünü birkaç kez seyretmişimdir. Hala da canım çektikçe rastgele açar
izlerim. Hatta 20 bölümlük bir “best of” listesi bile yapmıştım zamanında. İşte bir Youtube video serisi olan “Olmaz Öyle Saçma Şey” üçüncü
sezonunda yayınladığı ilk birkaç videoyla bu dizinin dehasına TR’de en çok
yaklaşan program gibi gözüküyor.
İlk iki sezon bilgilendirici bölümler arasına serpiştirilmiş şakalaşmalarla sınırlı
kalıp, biraz da akademinin adının duyulmasına hizmet ederken, adamlar üçüncü
sezonda “öttürmeye” başladılar :)
Sanki “hadi yeni bir şeyler deneyelim” çılgınlığı hakim
olmuş gibi ve her bölüm şaşırtıyorlar. Bir kendini bulma durumu başladı,
kendilerine güvenleri arttı ve her
açıdan daha cesur adımlarla “aramaya başladılar”. Bariz bir dönüşüm var, alışık olunmayan bir sitcom tarzına doğru hızlı
bir evrime şahit oluyoruz.
Muhtemelen “hadi bir çeşit Seinfeld yapalım ya da bir
sitcom/reality karışımı deneyelim” niyeti yok. Televizyonları sarmış
saçmalıklardan uzak durup bir şeyler
denemek istiyorlar ve çok iyi noktalar yakalıyorlar. Umarım bunları fark
edip üstüne giderek geliştirirler, eski tarza takılıp kalmazlar ve Türk
televizyonlarının en “alternatif” programlarından birine imza atabilirler.
Peki bu farklılığı basıl yakalayabiliyorlar?
Bir kere karakterler şahane.
Miskin, umutsuz, saf ve kafası karışık Nazım. Bir yavaş adam, bir "bezgin bekir". Kendini kötümserlikle
terbiye eden ama gizli gizli içinde bir gün büyük bir şeylerin bir parçası
olacağına dair bir inanç besleyen Nazım. Niye iki sene göstermediniz bu adamı? Ekipte en favori karakterim :)
Hakkari’nin bağrından kopan Veysi Sala ise doğulu karakterler için yepyeni bir profil. Genelde kolaya
kaçılıp daha önceki klişelere uygun olarak aksanı, görgüsüzlüğü ya da aptallığa
varan saflığı ön plana çıkarılarak resmedilen doğulu tiplemesine farklı bir boyut kazandırıyor. Girişimci,
saygılı ama hırslı ve fırsat avcısı tavrıyla komediyi daha zor yerlerden çıkarabilen başarılı ve farklı bir patron performansı var.
Yer yer gıcık, çok bilmiş ve "ekibin bir şatoda gecelemiş tek
ismi" ise merkez karakter olan İlker
Canikligil. Tüm ukalalığına karşın insanı mantığından yakalamayı başaran protest bir kişilik. Bir nevi Jerry
Seinfeld. Bir türlü uzun metraj çekememiş, huysuz, huzursuz ama eğlenceli bir "olmazcı".
İşte bu üçü bir araya gelince doğal bir mizah iklimi doğuyor
kendiliğinden. Komik bir şey söylemeseler de aralarındaki tuhaf zihinsel ve fiziksel kontrastlarla otomatik olarak hazırlanan
mizahi altyapı sizi Nazım’ın esnemesiyle dahi gülecek kıvama getiriyor. Bunu
yakalamak çok zordur ama bu üçlü bu etkiyi en azından bende yaratabiliyor.
Sinematografi ve sohbet, alternatif bakışlar sunma konusunda
birbirine paralel gidiyor. Sinemacı olmanın artısı sanırım, adamlar işlerini biliyor. Mesela
kamera açıları ve kompozisyon bakımından da “farklı ve doğal” bakışlar sunuyorlar
üçüncü sezonda.
Bir tane örnek vereyim. Üçüncü bölümde Nazım’la İlker’in “Yaşamayanlar” dizisini seyredip
konuştuğu yukarıda bir karesini verdiğim two-shot sahnesine bakın.
Kameranın önündeki pozisyonları sabit ve kameranın açısında bir enteresanlık
yok ama bu "two shot" close-up/medium close-up karışımı çekimde
ikilinin yerleşimi o kadar olağandışı olmuş ki insana hiç bilmese de ekranda
görünce “bu ne acaba?” dedirtiyor ve ilgi çekiyor. Nazım ön planda ve sola
doğru konuşurken, İlker arkaplanda ve kameraya doğru konuşuyor. Kamera açısı
standart ama kadrajdaki yerleşimleri çok ayrıksı. Hem birbirlerine hem de
kadrajın tamamına göre. Üstüne üstlük aynı düzlemde olmamaları derinlik hissini
de arttırmış ki bu da ilave bir artı. Tuhaf bir şekilde seyirciye kendisini de
o salonda bir yerdeymiş gibi hissettiren bir çekim. Diğer bir deyişle farklı
diyaloglara uygun olarak sinematografi de yeni bir şeyler deniyor. Siz hangi
dizide böyle farklı bir ekran kompozisyonunu gördünüz ki?
Televizyonda en son seyrettiğim komedi dizisi İşler Güçler’di. Ondan beri seyredebileceğim bir Türk komedi dizisi bulamadım. İlk kez bu sezonki “Olmaz Öyle Saçma Şey” ile popüler kültüre ve hayatın geneline dair
eleştirel bakışlarla zenginleşen, azıcık da olsa Seinfeld’e benzetmeye
başladığım bir çalışma keşfetmiş oldum. Üçüncü sezon ilk 5 bölümüyle bana bir
çeşit sitcom izlenimi verdi. Özellikle son bölümde çok güldüm. Fakat sadece
gülmek değil mesele, konuşmaları dinlemek de tad veriyor. Haftaya yeni bölüm
gelse de seyretsem hissini bu sezon bende şimdiden uyandırdı.
Kendine özgü bir klasmanı var tabii ki ama mevcut televizyon
ortamında bu Youtube çalışması ayarında ve kalitesinde bir “dizi ya da şov” olmadığını
söyleyebilirim. Özgün, düzgün ve modern bir iş. Güncel ve gündelik meselelere
dokundurmalarla daha da büyüyeceğini seziyorum. Belki "Kadıköy Komedisi" olarak tanımlayabileceğim ve ülkenin çağdaş insanlarının maruz kaldığı "şiddetli ahmaklık ve ahlaksızlıklara" eğlenceli bir bakış sunabilecek farklı bir format ortaya çıkartabilirler. Hele bir de Elaine Benes bulsalar tadından yenmez :)
Güncelleme..! (23 Ocak 2019'da eklendi)
Güncelleme..! (23 Ocak 2019'da eklendi)
Birkaç bölüm daha seyrettikten sonra görüşlerimi revize etme gereği hissettim. İlker oyunculuk açısından
çökmüş durumda. Aslında bunun sebebi kişiliği bence. Bir nevi öğretmenlik yaptığı eski tarz videolarda ukalalıkları ve
gıcıklıkları o kadar göze batmıyordu çünkü bir şeyler anlatıyordu, verdiği bilgiler daha ön plandaydı ama yeni tarz sitcom'a göz kırpan sohbetli bölümlerde berbat duruyor. Adamın bütün espri malzemesi
sağındakini solundakini aşağılamak, hırpalamak, hatasını bulmak olunca öğretmen
rolünde olmadığı bölümlerde iş gıcıklıktan çıktı ve antipatikliği geometrik artışla çekilmez hal aldı. Neticede mizahın en basit ve
en ilkel hali birileriyle alay etmek. Bu konuda çok aşırıya kaçtığı ve en azından beni rahatsız ettiği kesin. Hatta televizyonlardaki pek çok oyuncudan daha sevimli olan Veysi ile Nazım’ın her geçen gün gelişen performanslarını da aşağı çekip bozduğunu düşünüyorum. Jerry Seinfeld’in zeka dolu toplumsal gözlemleri ve
takıntılarıyla alakası yok bu tarzın. Bu haliyle çok daha sevimli ve eğlenceli olan Newman karakteri gibi bir comic villain rolünden ötesi zor.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.