San Francisco’daki Archer
ve Spade dedektiflik bürosuna gelen Brigid
O'Shaughnessy (Mary Astor) kızkardeşinden haber alamadığını, sevgilisinin
(Floyd Thursby) kötü bir şey yapmış olmasından şüphelendiği için takip
edilmesini ister. Sam Spade’in (Humphrey Bogart) ortağı Miles Archer (Jerome Cowan) adamı takip ederken öldürülür. Dahası takip ettiği
adam da ölü bulunur. Polis, Sam’in ortağının eşiyle Iva Archer (Gladys George) ilişkisi olduğunu öğrenir
ve onu da şüpheliler arasına alır. Sam kendini kurtarmak için olayı araştırırken
Fat Man denilen bir İngiliz ile iki adamının Malta şahini adı verilen bir
heykelin peşinde olduğunu ve bürolarına başvuran kadının aslında
farklı bir entrika çevirdiğini anlar.
Dashiell Hammet’ın romanından John Huston yönetiminde uyarlanan bir klasik. Enfes bir film noir örneği. Bogart’ın başrolde oynayarak 42 yaşında büyük çıkış yaptığı film. Akıcı,
ilginç karakterler barındıran, diyaloglarıyla da akılda kalan bir film.
Bogart’ın canlandırdığı özel dedektif Sam
Spade, mantığı ve bencilliğiyle öne çıkan, hazırcevap, becerikli ve
fırsatçı bir karakter. Erken dönem Al
Pacino – Bruce Willis karışımı bir kişilik. Tam Bogart’lık bir rol ve
resmen döktürmüş. Kasper Gutman rolündeki Sydney
Greenstreet ile Joel Cairo rolündeki Peter
Lorre (sonra Casablanca’da da
beraber oynadılar) hem canlandırdıkları karakterler hem de oyunculuklarıyla öne
çıkan diğer isimler. Özellikle Peter Lorre’un filmde olmasının uğurlu olduğuna inanırmış Huston ve Bogart. Mary Astor ise “hayatı yalan” diyebileceğimiz kadını oynarken inandırıcı ve
başarılı bir performans sergiliyor. Sekreter
Effie rolünde Lee Patrick ve Wilmer rolündeki Elisha Cook Jr (Big Sleep’te
de Agnes’ın son sevgilisi Harry rolündeydi) dahi karton birer yan
karakter olmanın ötesine geçiyor zaman zaman.
Kitabın üçüncü film
uyarlamasını kotaran Huston’ın ilk
yönetmenliği. Dahası senaryoyu kendi yazıyor, storyboard’ları yine kendi
yapıyor. Başrol teklifi ilk önce George
Raft’e gider ama hem daha önceki iki uyarlamanın başarısızlığı hem de John
Huston’ın ilk yönetmenliği olduğu için kabul etmez. Bunun üzerine rol Bogart’ın
olur.
Konuşmalarda İstanbul da geçiyor. Rus generali Kemirov Malta Şahinini İstanbul’un kenar
mahallelerinde saklamış zamanında. Kitapta Cairo ile Wilmer arasında
homoseksüel ilişki ima eden cümleler varmış, filmde bu kısımlar çıkarılmış. Filmin
finali daha iyi olmuş. Kitapta final bir adım ileri götürülüp hikaye ertesi gün
Sam Spade’in ofisinde bitiyor.
The Big Sleep’deki
gibi bir karmaşa yok. Daha derli toplu ilerleyen, takibi kolay ve keyifli bir
film. Kendini tek bir sorunun cevabıyla kısıtlayan, “sonunda ne olacak”, “katil
kim” gibi büyük ölçüde meraka yaslanmış senaryoların aksine, karakterlerini ön
plana çıkararak daha güçlü ve çok yönlü bir profil sergiliyor. Yani film
olaylardan ziyade karakterlerle akıyor. Filmin tekrar seyredilmesini
kolaylaştıran ve bir klasik haline gelmesini sağlayan güçlü bir özellik bu. Filmden sonra Sam Spade ile Kasper Gutman’ın karşı karşıya geleceği başka maceraları seyretmek istiyor insan.
Filmin sonunda tüm
kovalamacaların ve ölümlerin beş para etmez sahte bir heykel için yapıldığının
anlaşılması ve Bogart’ın heykeli işaret ederek söylediği: “…the stuff that dreams are made of.” lafı
Filme buruk bir gülümsemeyle
veda ettiriyor.
DİYALOGLARDAN
Spade to Effie on the
phone: “lets do something right for a change”
Kasper Gutman:
“Here s to plain speaking and clear understanding” (Mehmet Okuyan’ın konuşmaya
başlangıç cümlesini anımsattı)
Spade: “Everybody
has something to conceal…” (Everybody
lies – Dr House’u anımsattı hemen)
Spade: “The
cheaper the crook, the gaudier the patter”
Sam Spade: “I
dont care who loves who! I wont play the sap for u!” (Kadınların oyuncağı olma)
Sam Spade: “You
don't have to trust me as long as you can persuade me to trust you.” (Güzel
mantık)
Kasper Gutman: By
Gad, sir, you are a character. There's never any telling what you'll say or do
next, except that it's bound to be something astonishing.
Spade: We didn't
exactly believe your story, Miss Wonderly. We believed your 200 dollars. I mean,
you paid us more than if you had been telling us the truth, and enough more to
make it all right. (Gerçekçilik)
Kasper Gutman: By
gad, sir, you are a character. (Asıl Kasper çok özgün bir karakter)
Kasper Gutman:
“We all know the holy wars to them were largely a matter of loot.” (Savaş
bahane, yağmalar şahane)
IMDB Trivia
Filmde kullanılan
şahin heykellerinden üçü hala duruyor ve tanesine 1 milyon dolardan fazla paha
biçiliyor. Yani filmin çekim masraflarından daha fazlası. Film çok başarılı
olunca yönetmen John Huston devam filmi olarak “Three Strangers”ı yazar. Fakat Dashiel Hammett sadece romanın haklarını satığını, karakterlerin
kendisine ait olduğunu söyler. 1946’da film karakterler değiştirilerek çekilir
ve Peter Lorre ile Sidney Greenstreet yine
kadrodadır. Tiyatrocu Sydney Greenstreet’in ilk filmi. Bu filmden sonra
Peter Lorre ile 9 film daha çeker. Bütçe 300.000$, aşarsan kendine başka iş ara
demişler Huston’a. Sonuçta 250.000 dolara verilen süreden 2 gün önce bitirmiş. Mary Astor’un biyografisi: A Life in a Film.
In all the scenes
involving Brigid O'Shaughnessy (Mary Astor), there's a suggestion that she had
spent time in prison. In one scene she wears striped pajamas, the furniture
in the room is striped and the slivers of light coming through the Venetian
blinds suggest jail cell bars. When she steps into the elevator at the end of
the film, the lighting also suggests bars.
Humphrey Bogart had to supply his own wardrobe. This
was common practice at Warner Brothers as a way for the studio to save some
money.
Much of the movie is filmed over Humphrey Bogart's
shoulder so that the audience can be in on his point of view.
(at around 1h 35 mins) "The stuff that dreams are made
of" (a line suggested by Humphrey Bogart) was voted as the #14 movie
quote by the American Film Institute. The line is paraphrased from William
Shakespeare's "The Tempest": "We are such stuff as dreams are
made on, / And our little life is rounded with a sleep."
A few of the principal actors became close friends during
the shooting. Humphrey Bogart, Peter Lorre, Ward Bond,
and Mary Astor would often join John Huston at the Lakeside
Country Club for drinks, buffet supper, and good conversation, usually until
midnight. Bogart always considered Lorre and Huston great pals, mostly because
they met two principal criteria: they weren't boring and they could drink like
fish.
Mary Astor's off-screen notoriety was instrumental in her
casting. She had been in several scandals concerning affairs she had been
involved in during her marriage. When she first came to Hollywood she had an
affair with the much older John Barrymore, her husband had been killed in
a plane crash, had been married multiple times--which was considered scandalous
behavior in those times--and was an alcoholic. During a bitter custody hearing,
a diary she had kept recounting her various sexual exploits was made
public--her former secretary had stolen it and gave it to her soon-to-be-former
husband Franklyn Thorpe, whose attorney, Joseph Anderson, leaked copies of
cherry-picked passages to the press--and the salacious details were splashed
across the front pages of most newspapers in the country for the duration of
the trial.
Sekreter Effie rolünde Lee Patrick |
Brigid O'Shaughnessy (Mary Astor) |
Iva Archer (Gladys George) |
Joel Cairo rolünde Peter Lorre |
Wilmer rolünde Elisha Cook Jr |
Kasper Gutman rolünde Sydney Greenstreet |
Paltosunu omuzlardan indirince herif kıpırdayamadı :) Çok güldüm bu sahnede |