Madenciler buldukları altınları çaldırmadan bankaya
ulaştırmakta zorluk çekince banka Steve Judds (Joel McCrea) isimli eski bir kanun adamıyla anlaşır ve kendi adına
madende altınları toplayıp getirmesini ister.
Steve, eski partneri Gil Westrum (Randolph Scott) ve genç Heck’i de (Ron Starr) yardımcı olarak yanına alır ve madene doğru yola çıkar.
Sam Peckinpah’ın pek
söz edilmeyen ilk filmlerinden (1962). Western’in altın çağında yıldızı parlamış iki
aktörün (Randolph Scott ve Joel McCrea) vedası gibi. Türkçe ismi yine anlamsız.
Filmdeki iki eski arkadaş, Eastwood’un “Unforgiven”ındaki Munny ve Ned ikilisini hatırlattı. Hatta orada da yanlarında atıp
tutan bir genç adam vardı (Schofield Kid). Emeklilik yaşlarında iki kovboy son
bir işe kalkışıyor. Klasik iyi ve kötü adam tiplemelerinin bir tık üstüne
çıkılabilmiş. Klişeleri, kişisel dönüşüm
portreleriyle bir nebze aşabiliyor. Western türünde bir yol hikayesi. Eski Western’lere farklı
bir bakış getiren Revizyonist Western akımının öncüllerinden. Kızılderili yok. Western
dekorları ve motifleri değil, karakterlerin hikayesi merkezde, 1930larda
geçseydi yine seyredilirdi. Yapım yılı artık Western’lerin eskisi gibi revaçta
olmadığı bir dönem ve sanki filmin iki kahramanı iki “son mohikan” gibi o günleri yâd ediyor. Zaten finalindeki diyalog
da bunu açıkça belli etmiş.
Yine kanunların
kötülerin elinde maskara oluşuna şahitlik eden bir film.
Bakın anlatayım. Elsa (Mariette
Hartley) isimli kız “babasından kurtulabilmek için” madenci bir adama
kaçıyor ama yağmurdan kaçarken doluya tutuluyor. Herif madenci kasabasında kardeşleriyle
birlikte yaşıyor ve anormal bir aile anlayışları var. Hammond ailesi. Neredeyse
tüm kardeşler kızla gerdeğe girmeye kalkıyor. Bizimkiler de kızı kurtarmaya girişiyor
ama adaleti sarhoş bir yargıçtan başka kimsenin temsil etmediği yerde kanunlar
karşısında suçlu duruma düşüyorlar. Hep diyorum, bu kanunlarla ve bu yöneticilerle
adalet istiyorsak,kimin ne diyeceğine bakmadan “breaking bad” şart. Adaletin başka yolu yok. Bırakın ister
terörist, haydut desinler, ister arkanızdan küfür etsinler. Bildiğini
okuyacaksın.
Elsa’yla Steve Judds arasındaki şu diyalog tam da bu noktaya
işaret ediyor:
Elsa: “My father says there s only right and wrong, good and
evil. İt isnt that simple, is it?”
Steve Judds: “No it isnt.”
Sevdim. Tekrar seyrederim.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.