"Моя мать часто рассказывала мне о том, как жили эти люди. У
каждого из них были свои думы, свои радости и невзгоды, своя мечта, своя
судьба. Но, вместе это был тот народ, та Россия, которая опрокинула старый мир.
И слушая этот рассказ, я понимал, что всё то великое, чем мы сегодня живём,
было начато их трудом, их руками, их жизнями."
Filmde Vasili ile Anyuta’nın oğulları anlatıcı. Vasili
rolünü oynayan Evgeniy Urbanskiy çok
sevdiğim başka filmlerden de tanıdık olan önemli bir oyuncu. Mesela Grigoriy Çuhray’ın defalarca
seyrettiğim “Balada a Saldati” filminde Alyoşa’nın tren istasyonunda karşılaştığı
eve dönmek istemeyen bacağını kaybetmiş asker yan rolündeydi. Kalatozov’un “Niatpravlennoy
Pismo” (1960) isimli filminde de vardı. Urbanski 1965 yılında “Direktor” filminde oynarken Türkmenistan’da bir araba sahnesinin
çekimleri sırasında kazada öldü. Hakkında 1968’de Elena Naroditskaya’nın çektiği bir belgesel var. Sovyet sinemasının önemli oyuncularından biri.
Yönetmen Yuliy
Rayzman. Aynı zamanda Rus Sinema Okulu VGIK'da hocalık yapmış birisi. Genelde ön
plandaki bir iki karakteri anlatmayı seven ve melodrama ağırlık veren bir
yönetmen. Devletle arası iyi herhalde adamın, çoğu generalden daha fazla
nişanı/madalyası var :) Senarist olarak yarım asra yakın bir süre Gabriloviç
ile beraber çalışması dikkate değer.
Senarist Gabriloviç, Hitchcock gibi intertitle editörü
olarak adım atıyor sinemaya. Özellikle Lenin,
Ekim Devrimi ve Kadınların Özgürleşmesi gibi temaları sık işleyen bir senarist.
Mesela bu filmde basit bir köylü olan Anyuta’nın komünist bilinç kazanışına
benzer süreçlere “Urok Jizni”
(1955) ve “Strannaya Jenşina” (1978)
filmlerinde de yer veriyor. Bu iki filmi yine Rayzman’ın yönettiğini de not
düşmeliyim.
Rayzman filmi 1957’de çekiyor ama gösterime 1958’de giriyor.
IMDB’de 1958 tarihinin olması bundan. 1957
aynı zamanda Ekim Devriminin 40. yılı.
Rus sinemasında
Stalin’in ölümü (1953) ardından gerçekçiliğin nispeten ürkek ürkek denendiği, propagandacı yaklaşımların eskisi
kadar güçlü olmadığı, idealize ve topluma örnek olacak karakterizasyonların
dışına çıkılmaya cesaret edildiği, sisteme hafif eleştirel bakışlar
atılabildiği bir dönem başlar: Buna karşın bu filmde hem Vasili Gubanov hem de aşık olduğu Anyuta karakterleri daha çok
Stalin döneminin alışılan propaganda ürünleri gibi. Komünizmin zayıflaması ve gözden
düşmesine engel olmak için bilinçli olarak bu şekilde çekildiği söyleniyor. Yine
de mesela bir romantik komedi olan “Kubanski
Kazaki” (1950) filminin çizdiği “Şirinler Köyü” kadar mutlu kırsal kesim insanlarının
aldatıcı profiliyle kıyasladığımda propagandanın filme daha iyi yedirildiğini
söyleyebilirim. Gerçi Rayzman’ın bir başka filmi olan “Kavalie Zalatoy Zvezdu” (1950) filminde de benzer şekilde mutlu
mesut bir kırsal kesim tablosu çizilmişti. Tabii o tarihlerde Stalin yaşadığı için aksi zor.
Aynı yıl çekilen ve Rusya dışında da ses getirerek 1958'de Cannes’da “Altın Palmiye” alma başarısını gösteren, benim de filmlerini beğendiğim ve topladığım Kalatozov’un “Letyat Juravli” filmi ise bambaşka bir pencere açıyor sinema
yoluyla. Eleştirel ve daha gerçekçi karakterler ortaya koyarak ideolojiden
bağımsız bir film ortaya koyabiliyor Kalatozov. Oysa ikisi de MosFilm’den çıkmıştı. Diyeceksiniz ki
tüm filmler MosFilm’den çıkıyordu zaten, hayır öyle değil, Sovyetlerde de bir çok stüdyo vardı ama yapıları
farklıydı tabii.
Evet, "Kommunist "filminde propaganda var ama dramı çok
zedelemiyor. Belki prop-dram
denilebilir propaganda ile dramı birlikte götüren filmlere. Yine de nasıl ki
Yeşilçam’ın basmakalıp melodramlarından sevdiklerim varsa (mesela Fatma Girik’le Kadir İnanır’ın
“Kambur” (1973) filmini çok severim), Rus
sinemasının da bu idealize, sosyalist-gerçekçilik akımının etkisindeki komünizm
propagandası yapılan filmlerinin bazılarından her şeye rağmen bir tad alıyorum.
Hikayeyi de geçtim, döneme dair bilgiler edinmek açısından da ilgimi çekiyor bu
filmler. Sinematografilerinden ilginç yaklaşımlar çıkartmak da mümkün.
Filmde hoşuma giden sekanslar olarak kasabaya ilk geldiğinde
Vasili’nin kapı kapı dolaşıp kalacak yer araması, Kiremit indirme sahnesiyle birlik ve
beraberlik içinde güzel günler için çalışmanın sembolize edilmesi ve meşhur “ağaç”
sahnesini söyleyebilirim. Bir de trende kapitalist ile komünist iki adamın resmedilişi ve kapitalistin diğerinin neredeyse donuna kadar her şeyini alması da araya sıkıştırılmış.
İnanç çok güçlü
bir zihin kilitlenmesi. Komünist filmindeki Vasili Gubanov karakteri inanmış ve
adanmış bir yaşam. Ben “inanç” konusuna mesafeliyim. Sadece dinden
bahsetmiyorum, daha pek çok inanç var hayatlarımızda. Körü körüne değil de
seçici bir inanmışlık sürekli bir sorgulamayla el ele yürürse faydalı
olabileceğini, performansını üst noktalara çıkarabileceğini, aksi takdirde kötü sonuçlanacağını düşünüyorum. Sorumluluktan kaçmanın bir aracı olarak kullanıldığı anda inanç insanı mahvedebiliyor. Özeti, kontrolsüz inanç, inanç değildir.
Film yeni bir dünya kuruluyor anlamında sözlerle ve kucağında
bebeğiyle uzaklaşan kadın imgesi eşliğinde bitti. Bir nevi o bebekle yeni doğan
komünist düzen arasında bir paralellik kurulmuş oluyor ve "gelecek bizim" mesajı veriyorlar.
Bu filmin devamı gibi bir başka film daha var. “Tvoy Savramennik”. Burada anlatıcı
oğulun yaşadıkları hikaye edilmiş ama daha seyretmediğim için bir şey diyemeyeceğim.
Zaten orijinal senaryonun ismi “Komünist'in Oğlu” olarak geçiyormuş.
Burası önemli. "Mı ne barı ne rabı", "Ne köle ne efendiyiz" yazıyor. |
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.