Yaslı Yamaçlar
Yıllar önce Jules
Verne’in epey bir kitabını orjinal dilinden okuduktan sonra elime Henri Troyat’nın “La Neige en Deuil” (Yaslı Karlar) romanı geçmişti. Hem de Fransa’da
falan değil, Akmar pasajındaki bir kitapçının gözden uzak bir köşesinde.
Yazarı tanımıyordum ama filminden esinlenilerek yapılmış bir Spencer Tracy resmi olan kapak hoşuma
gidince okumuş ve çok beğenmiştim. Bugün bahsetmek istediğim fllm işte bu
romandan uyarlanan “The Mountain”
filmi. Bu arada “Dağların Fedaisi” şeklindeki Türkçe ismin dam üstünde saksağan olduğunu da belirtelim. "Fatih'in Fedailerine" alışmış tiplerden daha fazlasını beklememeliyiz herhalde.
Mekân Alp dağları. Zachary (Spencer Tracy) çobanlıkla geçinen eski bir dağcı ve rehber. Parada
pulda gözü olmayan adam köşesine çekilmiş. Küçük kardeşi Chris (Robert
Wagner) ise aklını zengin olmakla bozmuş hırslı ve habis bir genç. Yaşadıkları köyün
dağlarına bir uçak düşünce kimse o mevsimde kurtarmaya gidemez. Chris uçağın
altın yüklü olduğu dedikodusunu duyunca ne olursa olsun ulaşmayı deneyeceğini
söyler. Zachary ne dese dinletemez ve sonunda bile bile ölüme göndermemek için
onunla beraber gitmeyi kabul eder.
Edward Dmytryk
filmi. Spencer Tracy “dağ gibi bir
karakteri” canlandırıyor. TRT’deki “Hart
to Hart” dizisinden tanıdığımız Robert
Wagner’in gençlik yılları. Natalie Wood’un
boğularak ölümünde yıllar sonra bu yıl “person of interest” ilan edilmesi
enteresan bir “cold case” gelişmesi
olarak not düşülebilir.
Film karlı dağlar alegorisiyle beraber sunulan klasik bir iyi
kötü çekişmesi. Bazıları klişe diyebilir, doğru, yine de iyi yazılıp çekildi mi
bu klişeyi severim. Zaten çoğu filmn temelinde bu var. Basit konusuna karşın Zachary karakteri etkileyici. Dağ kulübesinde coğrafya kitabını hayran hayran okuması bile görülesi bir sahne. Sanki Münir Özkul’un bazı
filmlerinde oynadığı “bilge yaşlı adam”
karakterini hatırlatıyor. Gençken çektiği “Boys
Town” filmindeki Father Flanagan,
Tracy’nin bende iz bıraktığı bir başka karakterdi.
Hikâye gerçek bir uçak kazası temel alınarak yazılmış. Sinematografi
harika (Görüntü yönetmeni Franz Planer).
Meşhur Chamonix-Mont Blanc’da
çekilmiş. Retro bilgisayar oyuncuları C64’deki “Chamonix Challenge” oyununu hemen
hatırlayacaktır. Belki de ilk dağcılık simülasyonuydu. Zaten Chamonix, Kış
Olimpiyatlarına da ev sahipliği yapmış herkesin bildiği bir yer.
Çizgiroman
meraklılarına da küçük bir not düşelim. “Tenten
Tibet’te” macerasının bazı karelerinin bu filmden sahneler temel alınarak çizildiğini
biliyor muydunuz?
Bir zamanlar Flash TV
bu filmi döne döne geceleri gösterirdi. Hala var mı bilmiyorum, hatta Flash
yayına devam ediyor mu o konuda bile bilgim yok. İşte o dönem dublajlı film
seyretmekten hiç hoşlanmasam da 37 ekran uyduruk bir TV’de uykuya dalana kadar tekrar
seyretmekten kendimi alamazdım. Yine izleme fırsatı bulmuşken burada bahsetmek
istedim, klasiklerimden biri, hem konusu hem karlı dağlarıyla Kuzey Kalesi’ne yakışır bir film :)
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.