Mirando Corporation
isimli dev bir şirket dünyada açlığı sona erdirmek için domuzun 20 katı falan
büyüklükte hayvanlar üretir ve bunları organik hayvancılık süsü vermek için
yeryüzünün dört bir yanındaki çeşitli çiftliklere dağıtır. Bir dağ köyünde yaşayan Mija (Seohyun An) bunlardan biriyle dost
olur. Film kızın Okja’yı kurtarmak için Animal
Liberation Front isimli hayvan hakları örgütüyle beraber yaptığı inişli
çıkışlı mücadele ekseninde ilerliyor.
Yönetmen Joon-ho Bong.
Güney Koreli. “Ana” ve “Snowpiercer” filmlerini seyretmiştim. Ayrıntısına
girmeyeceğim ama genel olarak başarılıydı. Okja'da epey tanıdık sima var. Örneğin “Walking Dead”den Steven Yeun, “Better Call Saul”dan
Giancarlo Esposito (Gus Fringe), “Ruby Sparks”dan Paul Dano ve Jake
Gyllenhaal.
Okja dedikleri laboratuvarda üretilmiş canlıların (super pig)
morfolojisini çocuk edebiyatı klasiklerinden Tove Jansson’un Moomin’lerine, azıcık da "Neverending Story"deki Falkor'a benzettim. Severim hayvan kurtarma filmlerini. Bilhassa, Disney yapımlarına
kıyasla biraz daha gerçekçi ve özgün olanlarını.
Okja üzerinden başka filmlerde de rastladığım bir konudan
bahsedeceğim. Biliyorsunuz günümüzde özellikle gençler arasında bir “komik video” çılgınlığı var. Herkes
telefonları ellerinde birbirini dürtüp “bunu
gördün mü” diyerek komik video peşinde koşturuyor. Sinema da bunun farkında
ve bilhassa son yıllarda mizahı yerli yersiz her filme fazlaca boca etmeye
başladılar. Bunun en son kurbanlarından birisi de “Predator” olmuş diyorlar, söyleyenlerin yalancısıyım, henüz
seyretmedim.
Okja maceranın ve dramın içinde komedinin fazla sırıttığı son
dönem filmlerinden. Genelde ağır dramlarda seyirciyi sıkmamak ve potansiyel
seyirci yelpazesini geniş tutmak için yer yer hiç değilse kara komediye başvurulur
ama burada iyi ayarlayamamışlar. Bazen komediden ibaret uzun sekansların
ardından dramatik bir sahne verildiğinde duygusal
ereksiyon yaşamakta zorlanıyor insan. Neşeli ve hareketli bir Balkan Brass ardından John Denver’ın o dokunaklı Annie’s Song parçası gitmiyor. Filmin
tonunu bozuyorsunuz. Mesela Tilda
Swinton’ı “Young Adam” ya da “Only Lovers Left Alive” gibi filmlerde
beğenmeme karşın hem “Snowpiercer”da
hem de burada canlandırdığı kara mizah sergileyen ve absürde kaçan kötü
karakterlerin filme bir şey katmadığını, tam tersine bir şeyler götürdüğünü
düşünüyorum.
Absürd komediyi yersiz katınca bu tarz macera soslu duygusal filmlerin
dokusu bozuluyor ve tadı kaçıyor. Bir komedi bir dram paslaşmasıyla seyirci
avlamak bence iyi bir formül değil. Bu film de bundan muzdarip. İyi bir
hayvansever filmi olabilecekken dağınık kalmış.
Yine de insanların yaptığı hayvan katliamlarını bir kez daha gözler önüne sermesi ve endüstriyel gözü dönmüşlüğü karikatürize de olsa ekrana yansıtması açısından bana göre değerli bir
film. Ama mesela son dönemde çekilmiş “Dog
Lover” (2016) filmine göre daha süslü ve dağınık buldum. Hedefi yanlış tercihlerle tam tutturamamış.
Filmin bir son sahnesi var ki beni fena etkiledi, kolay
kolay unutamayacağım herhalde. Tüm Okja’ları toplamışlar, sırayla mezbahaya sokuyorlar.
Bizim ikili dışarı doğru giderken içeride ölüme gitmek için sıra bekleyen bir
çift tellerin arkasından bebek bir okja’yı onlara atıyor. Bizimkiler saklayıp
onu da kaçırıyor. İşte o sırada okja’ların ağlar gibi uluması ve bakışları ve
çalan müzik sıkı hırpaladı beni. Yahudi soykırımı sırasında özellikle
Polonya’da yoğun olarak yaşanan bir olay vardır. İnsanlar, yaşasın diye çocuklarını
başka ailelere bırakırlar sessiz ve çaresizce. Korkunç bir olay. Çok acıklıydı,
içime işledi o sahne. Rüyamda bile biraz değişik halde gördüm.
İnsanın çeşitli tarifleri yapılır. Son yıllarda terk edilse
de en fazla rağbet görenlerinden biri “alet
kullanan hayvan” tanımıdır. Benim görüşüm, insanı hayvanlardan ayıran bir
özelliği de kendi türünü aşan bir adalet
duygusu, kendi türünün zalimliklerini görüp ondan nefret edebilmesi, ona
karşı durabilecek bir irade, bir isyan sergileyebilmesi. En azından benim için
böyle. İnsan eşref-i mahluktur, her şey onun zevkini tatmin etmek için vardır
diyen hıyarlardan uzak durmak, hatta "haydar"ı göreve çağırmak lazım.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.