27 Eylül 2018 Perşembe

"Okja" Film İncelemesi (2017): Joon-ho Bong

Mirando Corporation isimli dev bir şirket dünyada açlığı sona erdirmek için domuzun 20 katı falan büyüklükte hayvanlar üretir ve bunları organik hayvancılık süsü vermek için yeryüzünün dört bir yanındaki çeşitli çiftliklere dağıtır. Bir dağ köyünde yaşayan Mija (Seohyun An) bunlardan biriyle dost olur. Film kızın Okja’yı kurtarmak için Animal Liberation Front isimli hayvan hakları örgütüyle beraber yaptığı inişli çıkışlı mücadele ekseninde ilerliyor.

Yönetmen Joon-ho Bong. Güney Koreli. “Ana” ve “Snowpiercer” filmlerini seyretmiştim. Ayrıntısına girmeyeceğim ama genel olarak başarılıydı. Okja'da epey tanıdık sima var. Örneğin “Walking Dead”den Steven Yeun, “Better Call Saul”dan Giancarlo Esposito (Gus Fringe), “Ruby Sparks”dan Paul Dano ve Jake Gyllenhaal. 

Okja dedikleri laboratuvarda üretilmiş canlıların (super pig) morfolojisini çocuk edebiyatı klasiklerinden Tove Jansson’un Moomin’lerine, azıcık da "Neverending Story"deki Falkor'a benzettim. Severim hayvan kurtarma filmlerini. Bilhassa, Disney yapımlarına kıyasla biraz daha gerçekçi ve özgün olanlarını.  

Okja üzerinden başka filmlerde de rastladığım bir konudan bahsedeceğim. Biliyorsunuz günümüzde özellikle gençler arasında bir “komik video” çılgınlığı var. Herkes telefonları ellerinde birbirini dürtüp “bunu gördün mü” diyerek komik video peşinde koşturuyor. Sinema da bunun farkında ve bilhassa son yıllarda mizahı yerli yersiz her filme fazlaca boca etmeye başladılar. Bunun en son kurbanlarından birisi de “Predator” olmuş diyorlar, söyleyenlerin yalancısıyım, henüz seyretmedim.  

Okja maceranın ve dramın içinde komedinin fazla sırıttığı son dönem filmlerinden. Genelde ağır dramlarda seyirciyi sıkmamak ve potansiyel seyirci yelpazesini geniş tutmak için yer yer hiç değilse kara komediye başvurulur ama burada iyi ayarlayamamışlar. Bazen komediden ibaret uzun sekansların ardından dramatik bir sahne verildiğinde duygusal ereksiyon yaşamakta zorlanıyor insan. Neşeli ve hareketli bir Balkan Brass ardından John Denver’ın o dokunaklı Annie’s Song parçası gitmiyor. Filmin tonunu bozuyorsunuz. Mesela Tilda Swinton’ı “Young Adam” ya da “Only Lovers Left Alive” gibi filmlerde beğenmeme karşın hem “Snowpiercer”da hem de burada canlandırdığı kara mizah sergileyen ve absürde kaçan kötü karakterlerin filme bir şey katmadığını, tam tersine bir şeyler götürdüğünü düşünüyorum.

Absürd komediyi yersiz katınca bu tarz macera soslu duygusal filmlerin dokusu bozuluyor ve tadı kaçıyor. Bir komedi bir dram paslaşmasıyla seyirci avlamak bence iyi bir formül değil. Bu film de bundan muzdarip. İyi bir hayvansever filmi olabilecekken dağınık kalmış.

Yine de insanların yaptığı hayvan katliamlarını bir kez daha gözler önüne sermesi ve endüstriyel gözü dönmüşlüğü karikatürize de olsa ekrana yansıtması açısından bana göre değerli bir film. Ama mesela son dönemde çekilmiş “Dog Lover” (2016) filmine göre daha süslü ve dağınık buldum. Hedefi yanlış tercihlerle tam tutturamamış. 

Filmin bir son sahnesi var ki beni fena etkiledi, kolay kolay unutamayacağım herhalde. Tüm Okja’ları toplamışlar, sırayla mezbahaya sokuyorlar. Bizim ikili dışarı doğru giderken içeride ölüme gitmek için sıra bekleyen bir çift tellerin arkasından bebek bir okja’yı onlara atıyor. Bizimkiler saklayıp onu da kaçırıyor. İşte o sırada okja’ların ağlar gibi uluması ve bakışları ve çalan müzik sıkı hırpaladı beni. Yahudi soykırımı sırasında özellikle Polonya’da yoğun olarak yaşanan bir olay vardır. İnsanlar, yaşasın diye çocuklarını başka ailelere bırakırlar sessiz ve çaresizce. Korkunç bir olay. Çok acıklıydı, içime işledi o sahne. Rüyamda bile biraz değişik halde gördüm.

İnsanın çeşitli tarifleri yapılır. Son yıllarda terk edilse de en fazla rağbet görenlerinden biri “alet kullanan hayvan” tanımıdır. Benim görüşüm, insanı hayvanlardan ayıran bir özelliği de kendi türünü aşan bir adalet duygusu, kendi türünün zalimliklerini görüp ondan nefret edebilmesi, ona karşı durabilecek bir irade, bir isyan sergileyebilmesi. En azından benim için böyle. İnsan eşref-i mahluktur, her şey onun zevkini tatmin etmek için vardır diyen hıyarlardan uzak durmak, hatta "haydar"ı göreve çağırmak lazım. 





























Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır. 
  Twitter
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...