New York 2012. Kıyamet sonrası. Bir grup insan başkanları
Baron’un (Max von Sydow)
liderliğinde barışçıl topluluklarını korumak ve tekrar tarım yapabilmek için
yaşam savaşı veriyor. Carrot’ın (William
Smith) liderlik yaptığı bir serseri çetesi ise bu koloniyi ele geçirmenin
peşinde. Baron güvenliklerini arttırmak için tesadüfen yollarının kesiştiği
Carson’dan (Yul Brynner) yardım
ister ama aklında başka planlar da vardır.
Filmin senaristi/yönetmeni Robert Clouse. “Enter the
Dragon”’ın yönetmeni aynı zamanda. Tamamen sağır bir yönetmen olması farklı
bir özelliği. Yukarıya Yul Brynner filmi notunu düştüm çünkü böyle bir şey var. Gelmiş geçmiş tüm oyuncular arasında ekrana en çok yakışanlardan birisi Yul Brynner’dır bence.
"Ultimate Warrior", Yul Brynner’ın sondan üçüncü, Westworld’den önceki filmi. “Magnificent
Seven” filminde kasabalıları koruyan 7 silahşörün başındaki Chris Larabee Adams’a benzer bir
karakteri canlandırıyor. Sanki o karakter tek başına kopyalanıp post-apokaliptik
bir dünyaya yapıştırılmış gibi.
Günümüzün “Walking
Dead” dizisindekine benzer bir koloni ama zombilerin yerine acımasız sokak
çeteleri var. Bir anlamda “Mad Max”
ya da “Escape from New York”un
öncülü. Charlton Heston’ın 1973 tarihli “Omega
Man”’ filminden sonra çekilmiş. Benim gibi Yul Brynner filmlerine
meraklıysanız ya da retro postapokaliptik maceralara düşkünseniz hiç fena film
değil.
Yıllar öncesinin “Cannon”
şirketinden çıkmış Van Damme’lı “Cyborg” filmini de hatırlattı. Hoş o
filmde koloni yoktu, yolda geçiyordu, ama aklıma geldi işte. Yeraltı tünelleri falan hafızamı tetiklemiş olabilir. Zaten Ultimate Warrior’ın ikinci yarısı da bir kurtarma yolculuğu şeklinde. Baron’un
kızı ve sağlıklı tohumları kurtarma operasyonu. Bu arada “Cyborg”dan pek kimse bahsetmez ama tüm kusurlarına karşın hala çok
sevdiğim bir B-filmi olarak aklıma estikçe birkaç sahnesine bakarım. Bir ara ondan da
bahsedeyim.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.