Bu kadar zengin bir kadroyla çok daha iyi bir iş çıkmalıydı.
Maalesef seyredip geçilecek bir film olmuş. Üst kadronun hiçbirinin kariyerinde
önemli bir film olarak yer alacak gibi durmuyor.
Hokkabaz’daki dram ve komedinin başarılı birlikteliği
hedeflenmiş gözükse de bu filmde aynı tad yok. Tosun Paşa, Mavi
Boncuk, Köyden İndim Şehire gibi filmlerde ustaca kullanılan ve benim “curcuna komedisi” olarak adlandırdığım tarza benzer bir ortam var ama aynı etkiyi yaratmıyor. Film
dev bir parodi ya da skeç gibi duruyor.
Klasik dönem Türk sinemasına yapılan atıfların övülmesine
karşın, atıfların bol miktarda olması bir filmi ne zeki yapar ne de başarılı.
Filmi film yapan içindeki atıflar değildir. Bilimsel makale yazmıyoruz. Ancak
bir aksesuar, bir süs ya da bir incelik katabilir bunlar. Hele son dönem süper kahraman sinemasıyla da paslaşmaya girdiğinde film iyicc çekilmez bir hal alıyor. Senaryo sürekli koltuk değneğine ihtiyaç duyan bir insan gibi. Durmadan bir yerlere yaslanmaya, bir yerlerden güç almaya çalışıyor sanki ve film boyunca sendeleyerek ilerlemeye çalışıyor.
Dram ve durum komedisini birbirine karıştırırken üstüne
absürd komedi de eklenmiş ve sonuçta hiçbir türe girmeyen garip bir film ortaya çıkmış. İşler Güçler
dizisinin TV’de uyguladığı yaklaşıma benzetsem de aynı başarı burada yok. Biraz
tatlı biraz tuzlu ekleyelim derken üstüne biraz da acı dökülmüş ve ekşiyi de ilave edince sonunda ortaya tatsız tuzsuz bir film çıkmış.
Benim için bir filmin başarılı olup olmadığının ölçümünde
tekrar seyretme isteği uyandırıp uyandırmaması önemli bir gösterge. Bu filmi tekrar
izlemek yerine Hokkabaz’ı (2006) beşinci kez seyretmeyi yeğleyeceğimi söylersem ne
düşündüğümü özetlemiş olurum.