Electric Dreams S1E1– TV Dizisi ve öyküye bir bakış
THE HOOD MAKER
Channel 4 ve Sony Pictures işbirliğiyle Philip Dick hikayelerinin serbest uyarlamalarını içeren
bir antoloji dizisi. Her bölüm yaklaşık 1 saat ve her birinde farklı bir öykü ele alınmış. İlk bölümde öykü
diziden çok farklı. Sadece ana temayı ve temel öğeleri almışlar ve bambaşka bir
hikaye yaratmışlar (senarist Matthew Graham). Bazı yorumlarda final farklı
diyorlar, çok doğal çünkü hikaye ve karakter örgüsü büyük oranda bağımsız. Ben dizideki
hikayeyi daha çok beğendim. Özellikle Holliday Grainger Honor isimli Teep (telepat) rolünde başarılıydı. Sülfür sarısı ışıklar ve elektronik yeşiline kaçan buğulu renk paleti yanında metalik ve elektronik uğultu efektleri eşliğinde distopik atmosferin verilişi başarılıydı. Azınlıkların ezilmesi, insanın çaktırmadan alt-türlere evrilmesi, güvensizlik, insandaki gruplaşma güdüsü gibi pek çok tema kendini hissettirdi. Bölümün sonunda The Fall dizisinde seri katil Spector'ın söylediği laf aklıma geldi: “No one knows whats going on in someone else’s mind. And life would be intolerable if we did.”
İlk bölümü sevdim. Şimdi önce öyküye sonra dizinin konusuna bir bakalım.
THE HOOD MAKER (Dizi)
Free Union isimli iktidar halkı baskı altında tutarken direnenleri ayıklamak için zihin
okuyucu Teep ırkını kullanmaya başlarlar. Dizide Teep’ler (kibarcası telepath)
hem halk (Normals) hem de Clearance
denilen emniyet teşkilatında aşağılanan bir mutant ırkı. Özel zihin okuma
yetenekleri sebebiyle suçluların tespitinde kerhen kullanılıyorlar. Dizinin ana
ekseni ortak olarak çalışan bir Teep (Holliday
Grainger) ile Ross isimli bir Clearance polisinin (Richard Madden-Robb Stark) arasındaki
yakınlaşma. Dr Cutter karakteri ise hem hükümete hem de alttan alta kaynayan Teep
direnişine karşı, insanların zihnine girilmesini önleyecek bir maske yapıp belli
kişilere gönderiyor.
THE HOOD MAKER (Öykü)
Hikayede Teep ırkı Madagaskar’daki bir patlama
sonrası mutasyonla ortaya çıkıyor. Düşünce okuyabilme yeteneğine sahipler.
Kendilerinin üstün ırk olduğuna inandıkları için yönetimi devirip iktidarı ele
geçirmek istiyorlar. Dr. Cutter ise
onların bu girişimini bildiği için direniş grubuyla beraber kritik mevkilerdeki
insanlara zihin okumayı engelleyen bir aparat (hood) göndermeye başlıyor. Karşısında
ana antagonist Ernest Abbud isimli teep.
Halk tamamen kandırılmış durumda. Bu aparatı taşımayanlara suçlu gözüyle
bakıyor ve linç girişimleri oluyor. Kritik bir dönemeçteler çünkü aparat
taşımak ağır bir suç sayacak olan kanun senatodan geçmek üzere. Dr. Cutter ve
arkadaşları ne pahasına olursa olsun bunu engellemek için çalışıyorlar.
FARKLAR
Dizideki başrolü üstlenen Honor isimli kadın Teep karakteri hikayede yok. Dizide “Hood” maske, hikayede bandana gibi bir
aparat. Dizide teep’ler kimsenin sevmediği ve en kötü işlerde çalıştırılan bir
ırk. Hikayede daha güçlü ve etkili bir ırk, siyasi dini cemaatlere benzer bir
ağları ve çalışma biçimleri var. Dizide polisler insan, hikayede robot. Daha
yığınla fark var.
Sunay Akın'ın anlattıkları etkileyici olmasına karşın bunun sadece bir söylenti olduğuna dair yazılar da mevcut. Temkinli yaklaşmak lazım.
Zülfü Livaneli ise kapak seçimi konusunda Sunay Akın'ın sunduğu programda şunları söylemiş: ”Bu tabloda da belli ki bir kadın ,erkek ve aşk var ama nasıl aşk engellenmiş bir aşk.Engellen bir şey.Yani aşkın acıları.Aşkın yarattığı acılar.Kara sevdanın acıları. Ve o yüzden anlatım tekniği olarak da postmodern ve sürrealist yanı var.O yüzden bu resim sanki bu romanın resmi oldu.” (nteresan.com/Burcu Duran)
DİZİ NOTLARI
Agent Ross, Clearance Agent. İskoç aksanı bas bas bağırıyordu.
Honor: Teep woman
Teep reading people. Gösterideki insanların committment durumlarını değerlendiriyor uzaktan.
“The quick brown fox
jumps over the lazy dog” diyerek düşüncelerini okumasını engelliyor. Sadece
düşünce değil anılarını da okuyor. Teep karşılık veriyor: “The slow black dog bows before the regal fox” İyi sahneydi.
Mind rape
Teep (to Ross): “The city’s full of stray thoughts. Noisy. Sometimes
I feel like a broken aerial, just picking up all the chatter. And the grapevine
never stops…But when I’m with u… its…Quiet.”
“Normals want an excuse to wipe us out”
İki tarafta da karşıya güvensizlik var. Bir temizlik
hareketine girişileceğinden şüphe ediyorlar. Ajanlar arasındaki konuşmada
yansıyor.
“I could read my mother’s thoughts in the womb. Not words,
just feelings. I could read people before I read books. My parents hated me for
it”
“We should elope”
“To ur river?”
“Telepath” kibar, “teep” kaba adları.
Finalde Dr ile Ross’un konuşması ve Dr un felsefesi.
“Our minds are the only free independent states in
existence.” “Teeps are an evolution. People can change to counter the Teeps. Nature’s
balance. One day, we’ll make our own hoods”
“London’s burning. Fetch the engine” şarkısı
HİKAYE NOTLARI
Anti-immunity bill
"An innocent man has no reason to conceal his thoughts.
Ninety-nine per cent of the population is glad to have its mind scanned. Most
people want to prove their loyalty. But this one percent is guilty of
something."
Kısacası devletten kendine sakladığın bir düşüncenin olması
suç sayılıyor.
Before the teeps, loyalty probes had been haphazard. Oaths,examinations,
wire-tappings, were not enough. The theory that each person had to prove his
loyalty was fine -- as a theory. In practice few people could do it. It looked
as if the concept of guilty until proved innocent might have to be abandoned
and the Roman law restored.
The problem, apparently insoluble, had found its answer in the Madagascar Blast of 2004. Waves of hard radiation had lapped over several thousand troops stationed in the area. Of those who lived, few produced subsequent progeny. But of the several hundred children born to the survivors of the blast, many showed neural characteristics of a radically new kind. A human mutant had come into being -- for the first time in thousands of years.
Cutter pushed some equipment back and seated himself on a lab
table. "Most of the others are here for the same reason as you. Framed by
the teeps. Accused of deviation. But we got to them first."
"But why --"
"Why were you framed? Because of your position. Director of a Government Department. All these men were prominent -- and all were framed by teep probes."
"But why --"
"Why were you framed? Because of your position. Director of a Government Department. All these men were prominent -- and all were framed by teep probes."
Al sana mutant bir cemaat hikayesi.
"The teeps are gradually getting a stranglehold over
the Government. They're picking off the best men, denouncing them and getting
them arrested. If a teep says a man is disloyal Clearance has to haul him in.
"The teeps are no different from the Jacobins, the
Roundheads, the Nazis, the Bolsheviks. There's always some group that wants to lead
mankind -- for its own good, of course."
"Do the teeps believe that?"
"Most teeps believe they're the natural leaders of mankind.
Non-telepathic humans are an inferior species. Teeps are the next step, homo superior. And because they're superior, it's natural they should lead. Make all the decisions for us."
"And you don't agree," Franklin said.
"The teeps are different from us -- but that doesn't mean they're superior. A telepathic faculty doesn't imply general superiority. The teeps aren't a superior race. They're human beings with a special ability. But that doesn't give them a right to tell us what to do. It's not a new problem."
"Do the teeps believe that?"
"Most teeps believe they're the natural leaders of mankind.
Non-telepathic humans are an inferior species. Teeps are the next step, homo superior. And because they're superior, it's natural they should lead. Make all the decisions for us."
"And you don't agree," Franklin said.
"The teeps are different from us -- but that doesn't mean they're superior. A telepathic faculty doesn't imply general superiority. The teeps aren't a superior race. They're human beings with a special ability. But that doesn't give them a right to tell us what to do. It's not a new problem."
A faint smile twitched across Cutter's features.
"A lot of you are married. But not one birth has been
reported. Not one birth! Not a single teep child! You can't reproduce, Abbud.
You're sterile, the whole lot of you. When you die there won't be any more.
"You're not mutants. You're freaks!"
"You're not mutants. You're freaks!"
Tür tanımındaki “sağlıklı oğullar” yaratabilme ilkesinin
mutant (olumlu mutasyonlara sahip) ile freak (olumsuz mutasyonlara sahip)
farkını ortaya koymasıyla final yapılmış.
Rene Magritte |