1 Eylül 2019 Pazar

"Köpek" (2015) (Türk Filmi)

Aşık olduğu adam ilişkilerinde gelecek görmeyince başkasıyla nişanlanan bir transseksüel, eski sevgilisiyle yıllar sonra dışarıda buluşup çay içtiği için minibüsçü kocasının gazabına uğrayan bir kadın ve zengin sitelerden bir kıza aşık olan mendilci çocuk Cemo’nun arkadaşıyla yolda bulduğu sokak köpeğine bakma çabası şeklinde özetlenebilecek üç bağımsız hikayeden oluşan bir film.

Her hikayede toplumun namussuzluğu, zararsız bir şeylerin peşindeki insanlara musallat oluyor. Toplumun yiyip bitirdiği sonra da ahlak ve namus nutukları eşliğinde bir kenara attığı trajedilerden bir üçleme.

Üç tane “Gerçek Kesit” (Flash TV) bölümünün bir buçuk saatlik film yapılmış hali gibi. Orada hiç değilse düşük prodüksiyon ve her sokakta aşina olunan tiplerin tekrar tekrar farklı rollerde kullanılmasıyla daha yerel ve yer yer mizahi olabilen bir kumpanya tadı vardı, kaba ve süslenmemiş bir gerçeklik algısı sunarak kendini seyrettiriyordu, burada o da yok.

Benzer kategoriye koyabileceğim"Beş Şehir" (2009), "Kırık Midyeler" (2011) ya da"Köprüdekiler" (2009) gibi benzer diyebileceğim filmlerin gerisinde kalıyor. Aslında hikayeler fena değil, oyuncular görevini yapıyor, şiddetin farklı tiplerine değinmesi ve hedefi takdire şayan, ama Esen Işık’ın senaryosu, bilhassa da yönetmenliği zayıf. Bütüne baktığımda ortaya iyi bir film çıkmamış. Üç tane kısa filmi iç içe sunup film diye çıkaralım denmiş gibi ama kısa hikayelerin de potansiyellerinin kullanılamadığı açık. 

Türkiye'de Şiddet
Minibüsçü kadına kocasının namus ve kıskançlık melezi bir duygu demetiyle uyguladığı şiddetten hareketle TR'de hiç gündemden düşmeyen şiddet konusunda birkaç cümle edeyim. Bir kere TR'de kadına özel bir şiddet falan yok. TR'de genel bir"şiddet" var. Ülkenin çoğunluğu bunun bir parçası. Kimin gücü kime yeterse ona saldırıyor. Sadece kadına şiddet demek işi sulandırıyor ve toplumun hiç değilse bir kısmını sağlıklı kabul ediyor. Oysa kadınlar da boğazına kadar bu şiddet sarmalının içine batmış durumda. Bakmayın siz feminist zırvalarına, onlar da birbirlerine, çocuklarına, öğrencilerine çatır çatır şiddet uyguluyor. Hem de hem sözlü hem fiziksel şiddet. Ya çocuklar, onlar çok mu saf sanıyorsunuz? Ne görüyorsa, ne aldıysa aynısını veriyor. Onların dünyasında da deli gibi şiddet var. Peki devlet? TR'de devletten çok şiddete başvuran var mı? Her sorununu şiddetle çözmek isteyen bir devlet zihniyeti var yüzyıllardır. Ve erkekler. Siz sadece kadına mı şiddet uyguladıklarını zannediyorsunuz? TR'de erkeklerin birbirine uyguladığı şiddet kadına uyguladıklarının o kadar ötesinde ki. Hayvanlara ağaçlara yapılanlardan bahsetmiyorum bile. Topyekün barbarlık hakim bu ülkenin büyük çoğunluğuna.

Dolayısıyla sorun kadın, erkek, yaşlı, çocuk falan değil. Basitleştirmeye çalışmayın. Mesele toplumun bütün olarak şiddete eğilimli olması. Bunun da birinci sebebi adaletsizlik. Bir ülkede ya hukuk bilinci gelişir ya şiddet bilinci. Ortası olmaz. Gelişmiş ülkelerde iyi kötü bir hukuk bilinci oturtuldu. TR'de hukuk yüzyıllardır etkisiz ve güçsüz bırakılınca, şiddet kültürü kendini bugünlere kadar muhafaza edebildi. Sorun özünde bu kadar basit. Başka bir sebep olarak gösterilen çağdışı geleneklerin, zihniyetlerin hala yaşayabilmesinin arkasında da bu hukuksuz ortamın büyük payı var. Detayları ayrıca konuşulur.

Bu haliyle TR gibi ilkel kalmakta direnen ülkelere mensup insanların 22. yüzyılda çip takılmadan uygar ülkelere alınacağını sanmıyorum. Haksız da sayılmazlar. Bu arada kadın erkek ayrımı da yapmayacaklar, çünkü ortada bir hastalık varsa, herkes payını alır.




Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...