İki tane çekici genç kadın vampir var: Fran ve Miriam (Marianne Morris ve Anulka Dziubinska).
Sürekli otostop yapıp arabanın sürücüsünü tarihi konaklarına davet ediyor ve orada
kendilerine ziyafet çekiyorlar. Evin yakınında park etmiş bir çekme karavanda ise
iki genç sevgili kamp yapıyor ve kadın tuhaf bir şeyler döndüğünden
şüphelenmeye başlıyor.
Film erotizm ve kanlı
sahnelerden ibaret. Dişe dokunur bir senaryo ya da hikaye yok gibi. Zaten
hikayenin üstüne düşülmediği, kan ve seks üzerinden gidilmek istendiği çok
belli. Gotik öğeler bol bol ve
tekrarlayacak şekilde kullanılmış. Korku katılmış bir erotik film gibi. Bilhassa dilini kullanarak öpüşme sahneleri yönetmenin telkiniyle özellikle çekilmiş sanki :)
Yönetmen Jose Ramon Larraz
aynı zamanda bir çizgiroman ilüstratörü. Bu tarz filmleriyle tanınıyor. Yani sexploitation ya da euro-trash dedikleri türden işler.
O dönem sansürün zayıflamasıyla Britanya’da
Hammer şirketinin çıkarttığı bu tarz filmlerin bir devamı niteliğinde sayılıyor
ama Hammer filmi değil.
Hammer Films’in
korku sinemasındaki yeri önemli. 1970lere gelindiğinde artık eski usul korku
klişelerini kullanan filmlerle seyirci korkmuyor, yani bir çeşit bağışıklık
kazanmış durumda. Hammer çözüm olarak”
şiddeti ve erotizmi” artan dozlarda kullanmaya başlıyor. Mesela “Vampire Lovers” filmi bu açıdan dönüm
noktalarından biri olarak görülüyor.
Edebiyatla Bağlantısı
Bram Stoker’ın
Dracula’sından yıllar önce Sheridan Le Fanu’nun
yazığı “Carmilla” (1871) bir vampir
hikayesi. Hem de lezbiyen vampirlere dair ilk hikaye. Vampire Lovers (1970) filmi, daha önce de sinemaya uyarlanmış bu
eseri bir kez daha ve dönemin olanaklarıyla daha cüretkar şekilde işleyince gişede
iyi iş yapıyor ve Vampyres gibi
filmlerin önü açılmış oluyor.
“Carmilla”,
Dracula kadar bilinmese de defalarca sinemaya ve televizyona uyarlanmış bir
hikaye. Dizileri bile yapıldı. Vampyres filminin yazarı olarak yönetmenin adı gözükse de
köken itibarıyla “Carmilla”nın sıradan bir çeşitlemesi olarak görülebilir.
Vampirleri oynayan kadınlar seksi ve rollerine yakışmışlar. Playboy kızları diye okudum. Yıllar
sonra çekilmiş bir röportajlarını seyretme fırsatım oldu. Zaman bilhassa Anulka’ya yaramış ve gençliğinden daha
güzel bir kadın olmuş.
2015 yılında bu filmin bir remake'ini de yapmışlar.
Kült sayanlar var ama
tekrar seyretmem. Yönetmenin başka işlerini görme isteği de uyandırmadı. Eurotrash,
grindhouse tarzı işler bana göre değil. Bu film tam olarak bu gruptan sayılmaz
ve her şeye rağmen bir estetik kaygısı var ama içeriği çok zayıf kalıyor.
Not: Düşündüm de belki Anulka hatırına tekrar seyredebilirim, kesin konuşmayayım :)
Şahsi gözlemim Polonyalı kadınların ayrı bir güzelliği olduğu yönünde. Bugüne kadar hiç yanıltmadılar. |
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.