![]() |
Arnold Böcklin "Death Playing the Fiddle" |
Bir anne kedi ikinci göbek çocukları karnında geldi evde doğurdu. Daha bir öncekileri bırakmamıştım. Yine 3 tane çocuk. Aslında dört taneydi ama biri ölü doğdu. Kenara ayırdım gözünü açamadan göçüp giden bebeği. Bir gün unutmuşum evde. Belki de unutmak istedim. İkinci gün torbayı açınca kurtlanmış bedeniyle karşılaştım. Hayata gözlerini açamadan kurtçukların içine kurulduğu bir minik cansız beden. Ötesi var mı? Her şey bu kadar işte. Memento Mori.
Yırtmışım sizin havanızı da cakanızı da bre insanlar!
Kurtçuklarını bekleyen bedenleriz işte, hepsi o kadar..!
Yaşam ne kadar kırılgan. Ve acımasız. Bana göre en azından. Yoksa kendi içinde bir devasa ilişkisi var her şeyin. Dönüşüp duran madde. Yaşam ve ölüm. İnsanın hayatı hikayeleştirerek çıldırmak yerine kaybolmayı seçmesi. Anlaşılabilir. Bazen din bazen şiir. Anlam arayışları. Ölümün de ölümsüzlüğün de çekilmez ağırlığı.
Ölümü unutmamak.
kendini bilmek aslında.
Her şeyi bilemeyeceğini bilmek. Kabullenmek.
Hayatın kırılganlığını hissetmesi lazım insanın.
Kendi kırılganlığını.
Cevapsızlıklar. Çaresizlikler. Acizlikler
Evet, hayatın geçiciliğini hissetmek lazım.
Oysa her şeyi çözmüş gibi kalabalıklar
Burada tanımlanmış makbul insanı gerçekleştirmek.
Öbür dünyada da cennetler hazır.
Oldu da bitti maşallah.
Yazlık kışlık yapmış insan rahatlığı.
Yaşamak ölmüş, hayattan saklanırken bunlar.
Şu sokaktaki insanlara bakın, nasıl da zavallılar.
Her an bir beyin kanaması geçirip toprağın altında böcek yuvası olabileceklerini bilmiyor gibi bir kibir.
Malıyla makamıyla güzelliğiyle gösterişiyle övünen, övülmek için çabalayan zavallılar
Hayata gözlerini açamadan minnacık bedeni kurtçuk yuvası olmuş bir kedi bebeği
Unutamamak bazı sahneleri. Hafızanın laneti mi?
Hissettiklerim, fikirlerim ve yeteneklerim
sadece bunlardan ibaretim
Devasa bir boşluk gerisi, içine doğduğum
Daralttıkça daraltırken bizi, "vanitas vanitatum"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazabilirsiniz.