"La Strada Entra Nella Casa" (The Street Enters the House) Umberto Boccioni
Geçenlerde yazlık bir yerde balkondayım. Herkes akşam
yemeğini balkonda yiyor. Bahsettiğim insanların çoğu da yaşını başını almış,
emekli tipler. Ülkenin nispeten uygar sayılan kesimi. Genç çok az. Yahu nasıl bir gürültü çıkarıyorlar inanamazsınız!
Bağıra çağıra saçma sapan şeyler söyleyenler, çat! çut! tabak çanak sesleri…
abuk sabuk televizyon programlarından yükselen bağrışmalar, müzik dedikleri anlamsız bağırtılar ya da ucuz ritimler, telefonda bağıra bağıra konuşmalar, plastik
sandalyelerin ikide bir daaaart! diye çekilmelerini saymıyorum bile. Ben
karşımdaki insanın ne dediğini duymakta zorlanıyordum, o derece! Bir şey
çalışmak mümkün değil. Balkonda yüzünü okşayacak bir esintinin tadını çıkartmak
falan imkansız. Gece ilerleyen saatlere
kadar azalıp çoğalarak devam etti milletin balkon keyfi. Benim açımdan gürültü
bombardımanı oldu. Sığınacak yer aradım, bir süre sonra kulaklıklarıma kaçtım.
Bu sefer de yanındakilere ayıp oluyor. Pencereyi kapıyı kapatsan sıcak
bunaltıyor. Yine sıkışmışlık hissi. Yine kaçacak bir yer aramak zorunda kalış.
Eğlence ve keyif anlayışımızın acınacak seviyelerde olduğunu çok sık
gözlemliyorum. İlkel toplum derken o kadar çok örneği var ki. Her yaş için böyle. Al gencini vur yaşlısına. Bu halkın yaşatmayan bir yaşam kültürü var. Büyük zalimlikleri bırak gündelik hayatı bile korku filmi gibi. Düşünmeye fırsat vermiyor, her anı gürültüye boğuyor.
Niye hala buradayım ben?
Çok sevdiğim bir şarkı geliyor aklıma.
"Kaçsam bırakıp"
Türkçe'ye yakın olmak istememin de bir payı olmalı mutlaka, mecburiyetler yanında.
***
Mehveş Dolay.
İzmirli bir öğretmen. Müzik öğretmeni. Aynı zamanda bestekar.
En sevdiğim Türk şarkılarından biri ona ait.
"Kaçsam bırakıp, yollara gitsem"
Hakkında fazla bilgi bulmak da mümkün değil.
Yeğeni Ekin Duru'nun 2022'de yazdığına göre 1899 doğumlu. Kendi sözleriyle aktarıyorum teyzesiyle ilgili verdiği bilgilerden bir kısmını, aşağıda kaynağı vererek:
"Türkiye’deki ilk kadın ilkokul müfettişi olarak yıllarca İzmir’in çevresindeki tüm dağ ve bayırları dolaşarak köy okullarını teftiş etti. Eğitimde kum havuzlarından yararlanarak coğrafya derslerine, rondolar yazıp besteleyerek müzik derslerine hayat verdi. Çok güzel ut çalardı. Yukarıdaki eserini 20-25 yaşlarında yapıyor. Columbia Plak Şirketinde kaydettiriyor. Beste ilk kez Deniz Kızı Eftalya tarafından plağa okunuyor. Besteci olarak plakta bir erkek ismi kullanıyor, zira o dönemde bir kadının bestekar olması söz konusu değil. Daha sonra Önder Focan ve Ümit Yazıcı asıl bestekarın Mehveş Dolay olduğunu doğruluyorlar. Bunun dışında 60 kadar bestesi olduğu sanılıyor ama hiçbiri gün ışığına çıkamadı. Söylediğine göre bunları kaydettiği defteri bir öğretmen arkadaşına vermiş ve o defter bir daha kendisine geri dönmemiş.
"Annem ve babam ben 4,5 yaşındayken boşandılar ve annem benimle birlikte teyzemin Ankara Saman Pazarındaki evine geldi. Boşanma davası sürerken teyzem soğuk kış günlerinde örtünmem için kendi kürkünü bozdurup battaniye yaptırmış. O battaniyeyi uzun yıllar kullandım.
Hayatını mesleğine ve sokak hayvanlarına adadı ve hiç evlenmedi. Evimiz hasta ve sakat kedi ve köpeklerle dolup taştı. “Hayvanlar insanlardan çok daha sadık” derdi. 1976 yılında 77 yaşındayken vefat etti."
Yeğeninin cümleleriyle bu harika şarkının bestecisi güftecisi kadın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazabilirsiniz.