Türk
televizyonlarından ne için faydalanabiliriz?
Haber vermeyi bıraktılar, propaganda yapıyorlar. Yabancı
dizi kalmadı gibi, yerli diziler birbirinden berbat. Uzunluklarını söylemiyorum
bile. Spor yok, bar bar bağıran siyasilerden beter futbol fanatikleri var. Yıllar
önce TRT-2’de Atilla Dorsay’ın, Vecdi Sayar’ın, rahmetli Rekin Teksoy'un dünya sinemasından örnekler verdiği programları olurdu.
20’li yaşlarıma gelmeden epey film öğrenmiştim onlardan. Şimdi yerlerinde
yeller esiyor, ne kadar uyduruk film varsa defalarca yayında. Hatta bir TRT
klasiği olan Western kuşağı bile kaldırıldı. Doğru dürüst belgesel desen ayıkla
ki bulasın. Sözün kısası, ben yıllardır Türk ulusal kanallarını seyretmiyorum.
Daha doğrusu seyredemiyorum. Arada bir şeyler yapmaya çalışan tek tük
çalışmalar var. Yabancı kanallar sağ olsun hem her konuda pek çok kaliteli program
sunuyor hem de insanın yabancı dillerini geliştiriyor.
Bir de Youtube var son yıllarda. İnternet baş döndürücü
hızıyla evrimine devam ederken özellikle son birkaç yılda Youtube’da bir canlanma
başladı. Ekipmanların ucuzlamasına ve cep telefonlarının yaygınlaşmasına paralel
olarak insanlar evlerinden vakit buldukça sevdiği konularda programlar çekip
yayınlamaya başladılar. Henüz çok başında ve Türkçe fazla içerik yok ama
şimdiden benim takip ettiğim 15-20 tane TV’deki benzerlerine tur bindiren son
derece kaliteli kanal var. Bugün bunlardan birinden bahsedeceğim: Gezigezive.
Yeşim ve Özkan. İki
genç insan. Evliler. Para hırsı, betonlaşma, monotonluk, yapaylıktan
uzaklaşarak yollara düşmüşler. Doğal bir minimalizmin peşindeler. Ölmeden önce
yapmak istediklerini gerçekleştirmeye başlamışlar bile. Bir yandan çalışıyor
bir yandan dünyayı geziyorlar. Şu anda Amerika’dalar. Bir karavanları var, ismi
“Düldül”. Amerika’nın kuzeyinden
güneyine, Meksika’ya doğru tüm yaz seyahat ettiler. Haftada bir gibi çektikleri
kayıtları montajlayıp başlarından geçenleri, kayda değer yerleri herkesle paylaşıyorlar.
Yolda kaldılar, yağmurdan dışarı çıkamadılar, arabaları
arızalandı, taşıt vergisini ödemede sorun çıktı. Gerçek bir seyyah hikayesi ve
pırıl pırıl iki genç. İple çekiyorum diye bir laf vardır ya inanın aynı o
şekilde bekliyorum yolculuklarından yeni bölümleri. Bir kere aklı başında
insanlar. Eğlendirmeye yönelik çok tıklanmayı hedefleyen sulu videoları yok. TVlerdeki
gezi programlarından çok daha farklı ve tabii bir tarzları var. Gezelim
Görelim’den ziyade bir “yol hikayesi”
sunuyorlar. Komiklik yapmadan ama kendilerini de kasmadan başlarından geçenleri
en samimi ve sade şekliyle aktarıyorlar. Ne çok iyimser ne de çok karamsar
olmadan yollarına devam etmenin derdindeler. Dengeliler. Konuşmaları sokaklarda
rastladığınız çoğu insandan, televizyonlarda hiç durmadan arz-ı endam eden
bilmem ne siyasetçisinin, gazetecisinin ya da profesörünün söylediklerinden daha
yaşam dolu, daha samimi, daha dinlemeye değer. Çok esprililer mi? Hayır. Ağızları çok laf yapıyor mu?
Hayır. Bilgi ve beceri ön planda mı? Genelde değil. İki ağacın arasına hamak kurmak, "yolda olmak", "yeni yaşamlar deneyimlemek" ve "yaşayarak öğrenmek" onlar için daha öncelikli ve keyifli. Market alışverişlerinden tutun karavanın arızalarına
kadar türlü gündelik olayı onlarla beraber yaşıyorsunuz. Üzülüyorsunuz, seviniyorsunuz, coşuyorsunuz, bazen de düşüncelere dalıyorsunuz. Anlayacağınız basit
bir turistik gezi değil onlarınki; daha çok “yaşamları haline gelmiş yollarının” ekranlara izdüşümü.
Yer yer not aldığım oluyor, bir şeyler öğreniyorum. Bunca
yolu bir başlarına, ceplerindeki kısıtlı parayı idare ederek kateden bu
insanlardan herkesin öğreneceği bir şeyler olduğunu düşünüyorum. Öğrenme deyince Vikipedi'deki bilgilerin TV'deki gezi programlarında özetlenmesinden bahsettiğimi sanmayın, bir "deneyim paylaşımından" söz ediyorum.
Akşam kapatın kavga dövüşle sululuğun arasını bir türlü bulamayan televizyonları, gidin Youtube kanallarına, söndürün ışıkları, Düldül’ün içinde bir konukmuş gibi seyahatlerine eşlik edin. Bu çiftin yolculuğunu seyrederken hiçbir 3D, 4K falan gibi teknolojinin veremeyeceği kadar sade ve “gerçek” bir yol hikayesine tanıklık edeceksiniz. Benden söylemesi.
Akşam kapatın kavga dövüşle sululuğun arasını bir türlü bulamayan televizyonları, gidin Youtube kanallarına, söndürün ışıkları, Düldül’ün içinde bir konukmuş gibi seyahatlerine eşlik edin. Bu çiftin yolculuğunu seyrederken hiçbir 3D, 4K falan gibi teknolojinin veremeyeceği kadar sade ve “gerçek” bir yol hikayesine tanıklık edeceksiniz. Benden söylemesi.
Aşağıya kendi siteleri yanında Youtube, Facebook, Patreon
(maddi destek), Instagram hesaplarının adreslerini de ekliyorum.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.