Jim McCay’in
yönetmenlik koltuğunda oturduğu bir bölüm (Breaking Bad’de de çalışmıştı).
Gerek açılışı gerek Jimmy/Kim gerginliğinin Babineaux olayı sayesinde olumlu neticelenmesiyle
eğlenceli ve rahatlatıcı bir bölümdü.
Açılış
Geçen bölümün açılışı dizi ekibinin de hoşuna gitti
herhalde, harika sahneler ve bütünleyici bir müzikle yine uzun bir "montajlı açılış" seyrettik. Aynı şekilde çekimler
birkaç güne yayılmış; iç ve dış çekimler farklı günlerde halledilmiş. Nisan’da
çekildiği için ağaçlar yapraksızmış, daha iyi gözüksün diye dijital ağaçlar
eklenmiş postane’nin arka planına. Zaten postane olarak kullandıkları bina
aslında eski bir kilise olduğu için onun dönüştürülmesinde de görsel efektlere
başvurulmuş. Galiba Vince Gilligan’ın favori filmlerinden biri "Midnight Run”
olduğu için oradan ilham alınmış sekansın yaratılmasında (Peter Gould'da olabilir, notlarda belirtmemişim). Arka plandaki şarkı
konusunda konuşan müzik direktörü Thomas
Golubic Breaking Bad’de 3 dakikayı
geçen montaj sahnesi olduğunu hatırlamadığını ama Better Call Saul’da 5
dakikanın bile üstüne çıkıldığını ve müzik işinin buna uygun bir emek istediğini söyledi. Bana kalırsa Better Call Saul
bir spinoff olmanın ötesinde, BB’deki tecrübenin her alanda bir adım ileri götürüldüğü bir
dizi.
Kim’in aldığı çeşit çeşit kırtasiye malzemelerinin esrarı bölümün
başında anlaşıldı. Jimmy şehirlerarası otobüse biniyor. Koltuğuna yerleşir
yerleşmez bu malzemeleri çıkarıp kolları sıvıyor. Yaptığı şu, farklı malzemeler
(kalem, kağıt) kullanarak, hatta yazdığı eli ve kalem tutuşunu bile
değiştirerek (farklı insanlar yazıyormuş efekti vermek için) bir sürü mektup ve
kartpostal yazıyor. Hepsi Babineaux’nun ne kadar harika bir insan olduğunu
söyleyip mahkemeyi protesto ediyor. Hatta Jimmy daha da ileri gidip diğer
yolculara para karşılığı mektuplar yazdırıyor. Keyifli bir yolculuktu. Bu sahneleri seyrettikçe hem olup
bitenlerin komikliğinden hem de aklıma kendi hayatımda yaşadıklarım geldikçe kahkahalarla güldüm. Bir arkadaş vardı, telefon şirketleri gibi gözünün
tutmadığı firmalarla sözleşme yaparken sol eliyle farklı bir imza atardı ki
ilerde bir problem olmasın, ne olur ne olmaz :))) Türkiye neticede, hukuk
yoksulu bir ülke. Bak Telekomcu araplar kazığı çakıp gitti. Her neyse, ben yıllar
önce bir firma kurmuştum. Acayip tanınmış şirketlerle çalışmaya başladım kısa
sürede ama tekim. Bir ben bir de bilgisayarım :) Karşımdakilerin satın alması
ayrı, muhasebesi ayrı, muhataplarım ayrı. O dönem heriflere büyük şirket havası
vermek için telefonları açarken bilgisayardan büro ortamı kayıtları açardım. Çağrışımlar
üst üste uçuştu seyrederken. Jimmy’de biraz kendimi buluyorum galiba :)
Adamcağız çırpınıp duruyor doğru bildiğini yapmak için.
Bölümün ismi “Coushatta”,
mektupları teslim edeceği postane’nin ve kasabanın ismi.Aynı zamanda Huell’ın hometown, yani
memleketi. Oradan gönderilmiş olmaları gerekiyor. Hesapta çok sevilen bir insan
ve sevenleri ceza alacak olmasını protesto ediyor plana göre. Bu arada
yolculukta çalan müzik ve değişik değişik karakterler iyi seçilmişti. Tekrar
tekrar seyrettiğim bir açılış sekansı oldu. Yalnız bu enerjik montajlı açılışlara iyi alıştırdılar, her sezon birkaç tane isteriz artık. .
Nacho
Geçen bölüm Nacho yoktu. Parasını eksik getiren bir herifin küpesini kulağından söküp aldı. Sonra eve
gidip kendini yatağa bıraktı. Duvarda gizli bir kasası var. Kaçmak için
hazırlanıyor gibi. Para ve sahte kimlik (hem kendisi hem babası için) saklıyor.
Rota Kanada gözüküyor. Ne olursa olsun kartel’in adamı olarak devam etmeyecek
gibi. Bu arada katıldığı bir söyleşide Michael Mando o kasayı Nacho’nun temiz
tutmaya çalıştığı kalbine benzetti. Kendini rolüne kaptırmış buldum
konuşmalarını. En çok merak ettiği de Nacho’nun bu işlere en başta nasıl
bulaştığıymış. Kafasında bir Nacho spinof'u olabilir :) Bu arada Nacho tam kısmen rahat etmişken, Breaking Bad'den tanıdığımız Lalo Salamanca başına denetleyici olarak geldi.
Mike
İşçileri biraz rahatlatmak için gece klübüne götürdü. Bar
kısmında mühendisle sohbet ederken Werner 26 yıllık karısını özlediğinden söz
etti. O arada Kai striptizci kıza sarkınca olay çıktı. Mike gidip işi büyümeden
kapattı ve Kai’ı tesise gönderdi. Döndüğünde Werner’i birilerine projeden
bahsederken bulunca kaldırmaya çalıştı, gelmek istemeyince söylediği söz aslında
göründüğünden çok daha anlamlıydı:
“Your wife’s calling”
Yani konuşmaya devam edersen karını bir daha göremezsin.
Jimmy ve Kim
"Midway between happiness and
sadness boiling but not overflowing
Fails to only make a better come back, more powerful and poignant and falls again
Destructive lust for life erected, on the verge pricked up like a picket
Fearing to respond to the tempting but malevolent call of the other side"
(Stereolab’den “Tempters”)
Fails to only make a better come back, more powerful and poignant and falls again
Destructive lust for life erected, on the verge pricked up like a picket
Fearing to respond to the tempting but malevolent call of the other side"
(Stereolab’den “Tempters”)
Kim çalışırken dinlediği müzik hem sözleri hem melodisiyle
şahaneydi ve çok anlamlıydı. Bayıldım. Müzik direktörü Golubic yine nefis bir iş çıkarmış. Bu bölümde açılış olsun, bar
sahneleri olsun çok müzik kullandıklarını söyledi. Hatta Kim’in
kulaklıklarından duyulan müzik için paraları kalmayınca çok ucuza bir parça aramışlar ve bence büyük
para ödeseler bulamayacakları bir şarkı bulmuşlar: “Tempters”. Şu sözlere bakar mısınız? Sanki bu dizi için yazılmış
gibi. Zaten yapımcılar da bazen parasızlığın yaratıcılığı körüklediğini
söylüyor, her alanda böyle aslında.
Jimmy ofisine giderken her zamanki gibi Kim’e akşam
yemeğe ne istediğini sordu ama işe gömülmüş Kim bir şey istemedi, kendisinin
halledeceğini söyledi. Böylece son bir ayrılık çanı daha duymuş olduk. Son bir ters köşe... :)
Manikür-pedikür salonunun arkasındaki ofisinde yanına gelen
ev sahibine ilişkisi için “artık çok geç” derken paramparça olduğu
belliydi.
Derken geçtiğimiz bölümlerden tanıdığımız yargıç Munninger, Kim ve savcıyı odasına çağırttı. Hazırlanan mektuplar ona gönderilmiş. Adamın gözü korktu ve böyle uyduruk bir dava için basını başımda istemiyorum, halledin aranızda dedi. Her bölümde konuya göndermeli en az bir filmi anma geleneği yine bozulmadı ve yargıç savcıya şu sözlerle çıkıştı:
“Are you prosecuting ‘Santa Claus’ Ms Ericsen? Because it looks like ‘Miracle on 34th Street’ here!”
Avukat karı çıldırdı. Mektup gönderenleri aramaya başladı.
Burada yine muhteşem bir “Slippin Jimmy” prodüksiyonu seyrettik. Adam reklam
filmi çektiği dönemden tanıdığı üçlü ekibi ofisine çağırmış ve resmen minik bir “call center” kurmuş. Mektupların altına
yazdığı numaraların hepsi de kendi sattığı tek kullanımlık telefonların
numaraları. Masanın üzerine dizmiş hepsini altlarına kim olduklarını yazarak. "La Casa de Papel"de duvara tüm telefonları dizmeleri gibi bir sahne. :))
Adamlar bir de storyboard
yapmışlar arkaya :) Konuşurken kullanacakları yerel isimleri falan not almışlar
arkadaki panoda. Oralardaki bir göl ismi var mesela. Bu arada savcı pastörü
arayınca arkadan org efekti verdiler :) “O göl kadar büyük bir gönlü vardır”
dedi konuşmada. Aksan da güneyli aksanı. Lousiana’lı zenci papaz oluverdi Jimmy.
Çok eğlenceli sahnelerdi.
Birkaç bölümdür Kim, Jimmy’nin üstüne kapıyı örtüyor ve
yönetmenler Jimmy’yi aralıktan dışarıda kalmış gösteriyordu. Breaking Bad’den
beri kullanılan bir çekim. Karakteri objelerin arasından gösteren bir görsel
anlatım usulü. Burada da aynı çekimi bir kere daha yaptılar ama bu sefer Kim de
Jimmy’yle beraber kapının dışındaydı. Yaratıcı görsel hikaye anlatımı böyle bir
şey. Sezonun başından beri yaşanan soğuma ve uzaklaşma sonunda, ilişkide bir
“boşanma” değil, duygusal bir “boşalma” yaşandı. Ben bile rahatladım ekran
karşısında. Senin Breaking Bad’deki salak
Skyler gibi olmadığını biliyorduk
zaten, hoş geldin Kimmy :)
Kim savcıyla toplantı yaptı ve Huell serbest kaldı. Çıkışta
dışarı Jimmy’nin yanına gitti ve üstüne atlayarak uzun uzun öpüştükleri bir
sahne izledik. Kendi sevgilimle barışmış gibi sevindim, artık nasıl
kaptırdıysam :) Ardından bir yatak sahnesi ve seks sonrasına has kıkırtılı hafif konuşmalar. Jimmy’nin yerlere yatıran güneyli papaz taklidi ve aşağıdaki
anlamlı diyalog:
“Do u want one more time? Are u
sure u can take it?”
“I can if u can?
“All right. U asked for it.”
Sonrasında Kim’in Mesa Verde’de toplantısı vardı, kalktı gitti
ama kadın dır dır konuşurken aklı başka yerdeydi. Sezon başından beri bir karar
vermeye çalışıyordu ve artık ne yapacağını biliyor gibi bir havası vardı. Son kez Jimmy'yi temsile den tekila tıpasına baktı. Bu
arada Kim’in şirketteki odasında jaluzilerin hapishane gibi bir görüntü
verdiğini fark ettim. Umarım savcı karı şahsi meselesi yapıp mektupların,
kampanyaların falan sahte olduğunu ilerde ortaya çıkartarak Kim’in başına iş
açmaz. Bu mektup/telefon kandırmacasının gerçekçi olmadığına katılıyorum ama
ben bu tarz şeylere pek takılmam film/dizi seyrederken.
Final
Jimmy uyduruk bir ofisi gezerken Kim geldi. Jimmy dışarı
çıktı. Başını derde sokabilecek bir işe karıştırdığı için özür nutku atıp bir
daha olmayacak derken Kim klasik pozunda sırtını duvara yaslayıp sigarasından
birkaç nefes aldı ve sonunda bombayı patlattı:
“Lets do it again!”
Önce bir yakın çekimle sonra uzak çekimle verdiler bu anı.
Eskiden Kim dengeleyici bir unsurdu, şimdi beraber “Slippin Jimmy and Kimmy A.Ş.” olduklarında
başlarına bir iş gelmesinden korkuyorum ama ne yalan söyleyeyim yine de
birlikte olmalarına sanki gerçek hayatta tanıyıp sevdiğim arkadaşlarımmış gibi
sevindim.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.