Bir kere bu Z kuşağının inanılmaz olduğu, gümbür gümbür geldiği falan, saçma sapan bir yanılsama. Belki de insanların tutunacak dal ihtiyacına cevap veren bir efsane. Bence yok öyle bir şey. En ufak bir belirti yok. Zaten öyle olmasını gerektirecek bir altyapıya da sahip değil gençlerimiz. Ne eğitim ne öğretim ne ekonomi ne de yaşam kültürü açısından. Yeni neslin bilgi ya da davranış olarak “sıçrama” şeklinde nitelenebilecek bir üstünlüğü yok. Tam tersine dünyanın bizden çok daha ileri ülkelerinde gerileme olup olmadığı tartışılıyor. Kitap okuma oranlarının odaklanma süresinin düştüğü ve bunun beklenmedik negatif yansımaları olabileceği konuşuluyor. Peki bizde bu söylemler nerden çıkıyor? Kime hizmet ediyor? Gayet basit, daha önce açıkladığım “kutsalcılık” ilkelliğinin bir yansıması, binlerce aldatmacasından bir başkası. Artık kültürel yani kitlesel hale gelmiş doğru ya da yanlış bir şeyleri kutsama deliliğinin son gözdesi.
Yığınla genç görüyoruz günlük hayatta. Hiç öyle nezakette, bilgide, bilinçte çağ atlamış bir halleri var mı yahu? Hatta 4-5 sene önce bir sene üniversitedeydim, ne yaparlar ne ederler epey bir fikir sahibiyim.
Bire bir yaşadım, ve nispeten seçkin sayılabilecek gençler arasında bir sene yaptığım gözlemlerin sonucu bu. Ha çok değerli gençler yok mu, tabii ki var. Ama onlar her nesilde var zaten. Biraz daha az olur çok olur ama hep var onlar. Dolayısıyla genele baktığında öyle bir önceki nesilden çok ilerde bambaşka bir nesil falan yok, keşke olsaydı, ama yok. Uydurmayın. Toplumsal evrimin tüm negatif ve pozitif yönlerini taşıyan, ileri ve geri tarafları tartışmaya açık bir yeni nesil bunlar da bizim gibi.
Zaten pek çok şeyi değiştirecek, düzeltecek bir nesil yetişmesi için değil yetişmemesi için gereken her şey yapıldı özellikle 2000’li yılların başında TR’de. Bu okullarla bu toplumla bu devletle bu öğretmenlerle kendi kendine müthiş bir nesil yakalamamız mümkün değil ki? Mantığa aykırı. Hem Müslümanız diyorsunuz hem de bakire kadından çocuk çıkmasına benzer beklentiler içine giriyorsunuz. Akla aykırı bir kere. Nasıl böyle bir yalana inanabilirsiniz? Hem okul hem de öğretmen kalitesi çok düşük TR’de. Yüzünüze söylüyorum işte, yerlerde sürünüyor. İlk-orta-lise-üniversite hiç fark etmez, istisnalar haricinde eğitimi geçtim, öğretim falan değil bu okullardaki, ortalıkta dolaşmasınlar diye binalara doldurmak hatta kapatmak bugünkü eğitim öğretim sisteminin yaptığı.
Sen sorunlarını çözecek bir nesil istiyorsan bunu yetiştirmek için gereken en azından maddi ortamı hazırlayacaksın. Bir şeyleri kökünden geliştirmiş, iyileştirmiş olacaksın. Ondan sonra yepyeni bir gençlik, nesil bekleyebilirsin ancak. 1923 devriminin ardından eldeki imkanlarla buna çalışıldı mesela. Ama TR’de Atatürk'ten sonra böyle kapsamlı bir atılım olmadı ki. Milli eğitimin, gençlik ve spor bakanlıklarının bütçedeki payına bakın mesela, anlarsınız buz gibi gerçeği.
Peki bu Z kuşağı gümbür gümbür geliyor söylemini nasıl gerekçelendiriyorlar? İşte cep telefonu kullanıyorlar, internet dünyasına doğdular, başka da bir temeli yok bu söylemin. Bu ikisi sadece. Ve ne cep telefonları ne de internet bizim geliştirdiğimiz onlara sunduğumuz olanaklar değil zaten. Ve alasını tüm dünyadaki gençler kullanıyor. Hatta onlardan önceki nesillerin yetişmiş olanları da kullanıyor . Bir fark yaratamayız ki bunlarla.
Gerçekten komik, hiçbir teknolojinin üreticisi olmayan, tüketimde bile bir kalite yakalayamamış ülkelerin, gençlerine cep telefonuyla geziyorlar diye süper kahraman muamelesi yapması. Ortada fol yok yumurta yokken. Saçmalık.
Bu tarz övgülerin bir söylemin parçası olduğu hatta bir slogan olarak kullanıldığını görmek için çok zeki olmaya da gerek yok. Ezbere konuşan bir toplumun ağızdan ağıza aktardığı kirli sakızlardan biri bu da. Her yeniliğin, yeni denilenin hayırlı olmayacağını anlayamamış zavallılar hala, yaşanan bunca kabustan sonra bile.
Ne eğitime ne spora ne doğaya ne teknolojiye ciddi bir yatırım yapmadan, bilinçlenme sağlamadan, yeni iş imkanları eğitim fırsatları yaratmadan yeni nesille övünüp durmak nasıl bir kandırmacadır.
E böyle bir kutsanma bombardımanı altındaki yeni nesil de kendini pek bir özel zannediyor doğal olarak. Ben neymişim yahu, zaten bütün sıkıntıların sebebi bu orta-ileri yaş grubu demeye başlıyor. Suçlamalar havada uçuşuyor. İşler iyice rayından çıkıyor, hatta yeni bir anlamsız ayrışma yaşanıyor. Bir kez daha eskisinden çok da farkları olmadığını gösteriyor aslında Z kuşağı, Onlar da işin kolayına kaçıyorlar ve kirli akışta, aptalca alkışlarla sürüklenerek kendilerini ülkelerindeki yaşlılarla kıyaslayıp çok başka oldukları yanılsamasına vehmine kapılıyorlar, hemen inanıyorlar işlerine geldiği için. Bir kere gençlik sağlıklı olsa kendisini bir önceki nesille ya da Anadolu'nun çağdışı insanlarıyla değil, çağdaşı olduğu diğer ülkelerdeki gençlerle kıyaslar. Değil mi? Aklı başında bir gençliğin yapacağı budur, senin yarışacağın esas grup onlardır çünkü. Çin’deki, Macaristan’daki, Fransa’daki, Güney Kore’deki gençlerle kıyaslasana sen kendini, ne işin var uygarlıktan nasibini almamış trogloditlerle de kendini onlarla kıyaslayıp rahatlıyorsun..!
Her şeyimiz gibi gençlerimizin çoğu da asgari donanıma sahip değil, kaliteli dünyayla rekabet edemeyecek durumdalar. İnternet sayesinde diğer ülkelerle beraber biraz dışarıya açıldılarsa, bu TR’nin eğitim sistemiyle, siyasetiyle değil, küfür edip durduğunuz Batılıların icadı internet ve bilgisayarlar sayesinde oldu. Ve maalesef bir yandan palavradan Z kuşağı övgüleri yaparken, bir yandan da çocukların tırnak içinde bu “teknolojik nimetlere” ulaşımını bile zorlaştırdıkça zorlaştırdınız. Yani desteği bırak köstek oldunuz. Haraç boyutunda vergilerle yaptınız bunu, internetin bile en kalitesiz ve en pahalı olduğu ülkelerden biri TR. Daha bunu bile halledememişken nasıl oluyor da gençlikten yanaymış gibi gözükebiliyorsunuz, bu palavraları sıkabiliyorsunuz!
Aslında başka bir yazıda ya da programda internet ve cep telefonlarıyla büyüyen neslin avantajlarını ve dezavantajlarını konuşmak istiyorum, o daha enteresan daha evrensel bir konu olacak ama önce şu TR’deki garabete kısaca değinmeden olmazdı.
Son sözü başta söylemiştim. Boşuna kendinizi kandırmayın. Anasının babasının sadece bir üst modeli bir gençliğimiz var ve ilkel toplumlarda gençlik, gümbür gümbür değil paldır küldür gelir. Gerisi, içi boş bir tıngırtıdan, bir slogandan, hatta yalandan başka bir şey değildir.
Ektiğinizi biçeceksiniz. Denklem bu kadar basit. Ne verdik ki ne bekliyoruz sorgulamasını yapmadan böyle atıp tutarak olmuyor. Yine başkalarına şükredin ki onların ektiği sayesinde siz de biraz daha kaliteli ürün alabiliyorsunuz.
Sağlıklı bir toplum, bir yerlere hoş gözükeceğim diye “nesil Nazizmi” yapmaz, yaşı ne olursa olsun kaliteli insanlarını öne çıkartır, örnek gösterir. Toptancılıktan alabildiğine uzak durur. Ben insanların ayrıştırılmasından yanayım aslında, ama ırka, yaşa, dine, cinsiyete göre değil insani kalitelere göre ayrıştırılmalı toplum. Nezakete, çalışkanlığa, dürüstlüğe, işini iyi yapmaya, birikime göre, değil mi. Bunu ne kadar başarılı yaparsak o kadar başarılı bir ekonomiye, eğitime, idareye sahip oluruz, en önemlisi de o kadar mutlu oluruz.
Aksi takdirde, zaten A’dan Z’ye her şeyi yanlış bir ortamda, toplumda, A nesli olsan ne olur Z nesli olsan ne olur be çocuğum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazabilirsiniz.