20 Eylül 2017 Çarşamba

Hindistan Pakistan Ayrılığı: Unutulan Tarih


India's Partition: The Forgotten Story (2017)
BBC yapımı, Gurinder Chadha'nın sunduğu bir belgesel. (Bend it like Beckham). Chadha 2017 yılında Viceroy's House filminde Britanya'nın son Hindistan valisi (Viceroy diyorlar) Lord Mountbatten'ı konu etmişti. Herhalde bu dönem yaptığı araştırmaları belgesel olarak da değerlendirmek istedi. Kronolojik olarak derli toplu bir özet verilmiş, bu açıdan başarılı ve olanları hatırlatma görevini bence layıkıyla yerine getiriyor.

Chadha bu çalışmalarından sonra önyargılı olmakla suçlandı Britanya kamuoyunda. Ben fazla önyargılı görmedim. Bu tarz konular üzerinde çok konuşulabilir ama iki ülkenin bugünkü ilişkilerine baktığımızda müslüman azınlığın ayrılıp kendi devletini kurmasının bile uzun vadede sorunları çözmediğini görebiliyoruz (bkz Keşmir sorunu). Dış güçleri suçlayıp "masum yerli halk" mitosları yaratmak pek gerçekçi bir yaklaşım olmuyor bu meselelerde. Bilhassa Türkiye gibi ölümcül göçleri ve parçalanmaları tarihinde sık yaşamış ülkelerin dikkatle tetkik etmesi gereken konular bunlar. İlgilenenlere tavsiye edilir. 






NOTLAR
Partition of India ülke insanı üzerindeki etkileri hala derin olan bir olay.
1947’de British divided India in 2: a newly independent India and a new country Pakistan. People on different faiths turned on each other. 17 million people became refugees overnight and over milion lost their lives. A seismic event tearing millions apart. Az değil bu rakamlar.

Not: İngilizler böldü diyorlar ama neticede manipüle eden İngiliz. Tamamen Hindistan'ın iç dinamikleriyle gerçekleşiyor olay. 

Okulda Muslims, Hindus and Sikhs anlaşamadığı için ayrılma olduğu anlatılırmış. Britanyalıların çaresiz ikiye ayırdıkları yazarmış. Yani suçlu Hintliler. Ama Chadha’nın annesi tersini anlatmış. Partition öncesi herkesin anlaştığını söylermiş.

Was partition inevitable?
Was it really about religious intolerance?
Onların ebeveynleri de how they survived partition konusunda ketum davranırmış. Bizde de Balkan acıları pek dillendirilmez.

“As Sikhs (ailesi), they found themselves in thenewly found Pakistan which was created as a homeland for India’s muslims. They were forced to flee to India. “

Satpal Mahajan: (olaylar nasıl başladı) “One day, the Sikh military comes with a green lorry. "Burada kalırsanız sizi öldürürler" dediler. Alıp istasyona götürdüler. Annemi ve küçük kızkardeşimle birlikte beni. Üç gece aç susuz trende kaldık. Kızkardeşim dayanamayıp öldü. “

Partition öncesi insanlar arasındaki ilişkiler nasıldı?
Balwant Chadha: “Herkes kardeş kardeş yaşıyordu. Kimse böyle bir şey olacağını aklının ucundan geçirmiyordu. Rawalpindi’yi bir daha hiç göremedim. Hep çok özledim. Çok üzücüydü. “








Peki bu olay nasıl meydana geldi?
Oxford Historian ile Cambridge’de Pakistan adının ilk kez telaffuz edildiği evin önündeler. 1933 by a student in Cam. Chaudhry Rahmet Ali. Burada öğrenci. Müslüman haklarıyla ilgileniyor. Hukukçu. Second law degree için çalışıyor. Müslümanların ayrılması gerektiğini savunuyor.

How did he create the word Pakistan?
Each letter stands  a different part of Pakistan.
P (Punjab), A (Afganistan - NorthWest), K (Kashmir), S (Sind), Stan (Belucistan), Pakistan also means land of the pure. Bizde de "Pak" temiz anlamındadır ya :)

Camb’de yazılar yazıyor, broşürler basıyor. Hindistan’da böyle bir hareket yok.
1930larda dünyanın en büyük imp nun beating heart’ı delhi. 200 yıl India’yı ruled. Birkaç bin Hristiyan, 400 milyondan fazla Hintliyi idare etti.

Old Delhi’de hala Sikh, Muslim ve Hindu beraber yaşıyor. Hepsinin tapınakları var.
Sikh, Hindu, and Muslim temples

1930larda çoğu Hindu. ¼’ü Müslim. Sikh ler azınlık.

Dr Shashi Tharoor: “Hindistanın bütünlüğü Brit imp’e tehditti. Divide and rule.  Fomenting a separate Muslim consciousness. Systematic. Müslümanların sadece müslüman adaylara oy verebildiği düzenlemeler yapıldı. Ayrımcılık yaratmak için mahsus yaptılar. Ama ayrılma fikri hala marjinaldi. Bazı bölgelerde Müslümanlar Hindulardan aşağı görülmeye başlandı. Yine de 1920lerden beri esas mücadele Britanya’ya karşıydı. The problem was that few could agree on what shape it d take."




Chaudhry Rahmet Ali










Three men drove the fight for indpendence. Mahatma Gandi and Pandit Nehru. They led India’s largest political party: Congress. An alliance of Muslims, Hindus and Sikhs. Muhammed Ali Cinnah ise led the Muslim League. Müslüman azınlığın haklarını odaklanıyor.

Writer William Dalrymple. Delhi’de yaşıyor:
“Üç liderin ciddi rolü oldu partition’da. İkisi iyi anlaşıyordu (Nehru and Gandi) Ama Cinnah’ı sevmediler. Bence partition büyük alt sebeplerden değil üçünün kişilik çatışmaları yüzünden oldu. They were all Anglicised lawyers. All studied in London, Üçü de bağımsız India’dan yanaydı. Anlaşmaları lazımdı aslında. Bence bir akşam yemeği organze etseniz konuk olarak Nehru’yu isterdiniz. Yakışıklı, güzel yazan bir wunderkind in many ways."

Cinnah was a staunch secularist, rationalist, quite and dry character with an academic mind.
Gandi brought his spiritual ideas of regeneration into politics. Cinnah bunların saçmalık olduğunu düşünüyordu. Gandi’nin laikliği ihlal ettiğini, Hinduizmi devlete soktuğunu düşünüyordu. Prayer meetings yapılmasını political rally’de olumlu karşılamıyordu. Sonunda müslümanların kendi başının çaresine bakması gerektiğini düşündü. 1930’larda Cinnah’ın ikisiyle arası açıldı.

1937’de provincial government elections’da they reached a new low. Congress sweeps the board. Muslim league does very bad. Ama Cinnah Congress ile iktidarı paylaşacaklarını düşünüyor. Müslümanların da temsil edileceğine inanıyor. Ama böyle olmuyor. Congress, buoyed up with their victory, sweeps him aside as a minor irreelvance. He feels he has been double crossed. Husumetin irreconcilable olduğu nokta. İleride müslümanların tamamen yok sayılacağını düşünmeye başlıyor.
Ama Cinnah hala ayrı bir müslüman ülke fikrini dillendirmiyor. WW2 çıkınca India da sürükleniyor. Kolonilerden asker isteme adımları. Congress emperyalist savaşını desteklememe kararı alıyor. Protesto olarak istifa etti. Liderleri hapse atıldı. Onlar olmayınca bir power vacuum. Cinnah Britanya’yı destekleyerek bu boşluğu doldurdu.

1940 Lahore. Her şeyi değiştiren konuşmasını yaptı.
Belgeselci Chadha Pakistana gidip konuşmak istemiş ama vize vermemişler. India ile aralarındaki gerginlikten herhalde.

Yasmin Khan: “He talks about a Muslim homeland for the first time. Kendi devletini kurma cümlesi geçiyor. Pivotal moment. Turning point. Artık müslüman hakları için değil, ayr devlet için gösteriler başladı. Very little thins started to creep in. They started to have economic ideas of nationalism. People started to be wary about their neighbors. Pazarda kimsen aldıklarına mesela dikkat etmeey başladılar. Ayrım başladı. Unpleasant characterization of the other. Inflammatory language in newspapers. Ama hala müslümanların çoğu devlet fikrine sıcak bakmıyor.



Pandit Nehru

Cinnah




 




Sonra ne değişti?
Foothills of the Himalaya. Shimla. June 1945 ‘te savaş bitti. India Britleri desteklemişti. In return, the Brit had promised them self-rule. Raj’ın yazlığında (summer retreat) bir conference duyuruldu. Shimla (Simla). Burası Brit ruler’ların yazın Delhi sıcağından kaçtıkları yazlıklarıydı. Little England in the Indian hills. The aim was the political future of India. Congress leaders released from jail. Brit elçisi Viceroy Wavell ile buluştular.

Raaja Bhasin: Wavell Cinnah’ın argumentative olduğunu ve hiç geri adım atmadığını gördü. Sırtını döndü tüm liderlere. Muslim League’in müslümanların tek temsilcisi olduğunu, ne diğer müslüman partilerin ne de Congress’in böyle bir hakkı olmadığını savundu. He was intransigeant. Wavell failure olarak niteledi konferansı. Ama Cinnah muzaffer bir havadaydı.

Konferans sadece Cinnah’a yaradı. Ülkenin yıldızı oldu. Tüm müslümanlar haklarını koruduğu için liderleri oalrak kabul etti. Hindu baskın India’da ikinci sınıf vatandaş olarak kalacaklarına Pakistan’da kendi devletlerini kurmayı savunuyordu. 

July 1945’de Atlee ve labor partisi büyük bir çoğunlukla iktidara geldi. Attlee Brit’nın savaş yaralarını hemen sarmak istiyordu. İflas durumundaydı. India ciddi bir kaynak tüketiyordu. Britler Indian National Government için seçim yapılacağını duyurdu. Bu seçimlere India’yı dini açıdan iyice böldü. Congress United India’danyana. Muslim League ise pakistan’a oylama istiyor. Hindu hardliners dismissed Paksitan as an absurd concept. Sloganeering. Bunu gören sikhler de kendi bağımsız devletlerini istemeye başladı. Religious identity was being used by all parties to turn the Indian people against each other.

Early 1946. Anti-British feeling was on the rise. Atlee under pressure to come up with an exit strategy. Mart ayında İngilizler iki taraf için de kabul edilebilir olduğuna inandıkları bir plan hazırladı. Hindistan bütün olarak kalıyor ama Müslüman bölgelere neredeyse tam otonomi veriliyordu. Sadece defence ve foreign affairs konularında merkeze bağlı olacaklardı. Cinnah kabul etti.

Dalrymple: "Cinnah kabul edince herkes şaşırdı. Ama reddeden Congress olunca herkes daha fazla şaşırdı. Özellikle Nehru çok karşı çıktı. Cabinet mission plan. Özerkliğin fazla olması hoşlarına gitmedi. Nehru’Ya göre India balcanised hale geliyordu. Soviet Russia’yı beğeniyor.
Daha 13 yıl önce ortada olmayan Pakistan lafı ve ayrımı, şimdi gerçekleşmek üzereydi. Politic deadlock. Escalating violence.

Old colonial capital. Kolkata. 200 yılı aşkın süre burası Britanya’Nin evi oldu.
Nehru reddedince Cinnah general strike çağrısı yaptı müslimlere. 1946. Merkezde buluşup bağımsızlık istedi müslims. Toplantı bittikten sonra bazı müslims şehrin Hindu bölgelerine saldırdı. Hindular karşılık verince çatışmalar şiddetlendi. Kütüphane yağmalanmış. Ölümler 3 gün devam etti. At least 5000 people were killed.

Prof Suranjan Das: “Pakistan için savaş holy war olarak sunuldu. Brit vali askerleri devreye çok geç soktu. Bence zamanında müdahale etseydi önlenebilirdi."
























Attlee Indian siyasileri bir konferansa daha davet etti. Bu sefer Downing street’te. Predictably they couldn’t come to an agreement. Nehru hemen geri uçtu. Cinnah 2 hafta kaldı. Churchill’le görüştü.

Tunzelmann: “Churchill had always quite a negative attitude towards India. He famously had sair: ‘I hate Indians, They are beastly people, with a beastly religion. “ Hinduları kastediyordu. Müslümanlar tek tanrılıydı ve daha bize yakın görülüyorlardı. Dolayısıyla o dönem İngilizler müslümanlara daha yakın hissediyorlar kendilerini. “

Tunzelmann: “Toplantıda Churchill Cinnah’ı kır evine davet etti. Sonrasında yazışırlar ama Churchill beraber görünmelerinin iyi olmayacağını düşünür ve gizli tutar yakınlıklarını. Kraliyet ailesiyle de görüşür Cinnah ve onların da Pakistan fikrine olumlu baktıklarını söyler. Kraliyet ailesinin desteği bilinmese de Churchill gibi Brit establishment’tan destekçileri olduğu biliniyordu.
India, middle east ve southwest Asia arasında bir lynchpin olarak görülüyor. Rus tehdidi. Belucistan’ı kendilerinin olarak ayırma düşünecleri var. Airbase bırakacaklar. Şimdi Pakistan içinde.
Nehru ve Cinnah deadlock’ta kalınca, Brits harekete geçti. 1947 Şubat. Atlle parlamentoya Haziran 1948’e kadar India’yı terk edeceklerini söyledi. Onlar ne yaparsa yapsına getiriyor. British Raj diyorlar.

Yeni bir viceroy atandı. Lord Louis Mountbatten. Governor general. 47-year-old grand son of Queen Victoria. Last Viceroy. Saray sadece 10 yıl içinde tamamlanmış aslında. At least officially, a united India is still on the cards.

Dr Tharoor: “Ben Mountbatten’ın united India bırakma niyeti olmasını implausible görüyorum. Aslında İngilizler ayrılınacağını biliyordu ama well-meaning credible bir insan olarak gönderdiler. O da görüşmelere başlayınca birlikteliğin mümkün olmadığını anladı. Nehru başka çaresi olmadığını kabul etti. Kuzeyde çatışmalar artıyordu. Mountbatten bir açıklama yaptı. Partition June 1948’de olmayacaktı. Ağustos 1947’de gerçekleşecekti. Yani birkaç hafta sonra."

Dr Tharoor: “Çatışmalardan ve ölümlerden sorumlu tutulmamak için erkene aldıklarını düşünüyorum İngilizlerin”   

“Rats leavign the ship?”
“They actually sank the ship first. Then they swam away from it”

Kuzeydeki müslüman çoğunluklu bölgeler Pakistana verildi. Cinnah zengin Bengal ve Punjab eyaletlerini de istemişti. Fakat buralarda halk karışıktı. Brits çözümü ikiye ayırmakta buldu. Tam sınırları bağımsızlık sonrasına kadar açıklamayarak kutlamalara gölge düşmesine izin vermemiş oldular.

Yine kimse memnun olmadı. Muslims parça pinçik bir toprak kazandıklarını düşündü. Hindular toprak bütünlüğünü kaybetti. Arada Sikh lerin kutsal toprakları da kaynadı. İki ülkenin bağımsızlıkları birkaç ay sonra ilan edildi. Nehru India’nın ilk başbakanı oldu. Cinnah ise Pakistan’ın ilk governor general’ı oldu.

The day after independence, the precise details of the line dividing the punjab and Bengal, was announced. Millions of people found themselves on the wrong side of the border. Kalanlara çoğunluk saldırdı. Katliamları organised militia yaptı.Grabbed land and property. Militias köyleri bastı. Kadınlara tecavüzler. Bir köyde kadınlar kuyuya atlamış tecavüzden kaçmak için. Hepsi ölmüş. Başka yerlerde kadınlar çırılçıplak soyulup yürütülmüş, göğüsleri kesilmiş. Cesetlerini trene doldurup göndermişler.

An estimated 17 million people fled their homes.
At least a million people lost their lives.

Cold war’da Pakistan Batı’yla allied.

1947’den beri 3 kez savaştı iki ülke. Güvensizlik asla bitmedi. Önce Brits, sonra bazı Indian leaders encouraged religious difference as a weapon to win power. 





Viceroy's House (Vaysroy Sarayı), Hindistan Valisinin İkametgahı





Lord Mountbatten, Son Viceroy









Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...