8 Ekim 2018 Pazartesi

"Better Call Saul" İnceleme: S4E9 “Wiedersehen”


Senarist Gennifer Hutchinson ve yönetmen dizinin yaratıcılarından Vince Gilligan.

Bu bölümde karakterlerin bir anda değişen yüz ifadeleri dikkatimi çekti. Kim, Jimmy ve Gus'ın olaylar karşısında birden değişen yüz ifadeleri hem oyunculuk başarısı hem de dizinin ana ekseni olan "dönüşüm süreçleri" açısından anlamlıydı. 

Geçen hafta Nacho’dan sonra bu sefer de Rhea Seehorn dizinin resmi podcast’ine konuk oldu. Cıvıl cıvıl ve zeki bir kadın. Ekiple şakalaştı ve karakterle ilgili düşüncelerini paylaştı. Kim'in çözdüğü ve çözemediği noktaları var ki kendisi de böyle bir karakteri oynamanın oyunculuk açısından daha geliştirici olduğunu söyledi. 

 “I think kim is playing a very dangerous game . People in her life jumped categories. Redrawing lines and boundaries.”

“Whats really un to fun to play in this show is there is no solified point to be. So as I get to grow and change as a character and sort of surprised buy ur own behavior.

“She has become increasingly rudderless in this season.”

Bir ara şöyle bir laf etti, ilginçti, not aldım, araştırmam lazım:

“The voice u wake up with is ur natural voice” Everything after this is a result of internal and external anxieties.”


Ayrıca diziye özel müzikleri yapan Dave Porter (Breaking Bad), senarist Gennifer Hutchinson ve her zamanki gibi yaratıcılar Gould ve Gilligan da stüdyodaydı.

Dave Porter terastaki yüzleşme için bir müzik yazmış ama sonra taraflardan birinin daha haklı olduğuna dair seyirciye müdahale anlamına gelebilir diye düşünüp sahneye eklememiş. Bazen yarım saat metronom eşliğinde bir sahneyi tekrar tekrar seyrederek tempoyu çözüp ona uygun bir müzik yapıyormuş.

Editing’den sorumlu olan, aynı zamanda podcast’in de moderatörü Chris oyuncuların ustalığının işini kolaylaştırdığını söyledi:

“ Kaliteli oyuncu sahnenin nerede bittiğini net belli ediyor ve buradan mı yoksa şuradan mı kessem diye ikilemde kalmanızı engelliyor.”

Bu arada 5 dakikalık teras sahnesinin çekimleri tekrarlarla 3 saat sürmüş. Yaratıcıların zeki karakterler yaratırsanız hikaye de zeki olmak zorunda olur lafı da önemliydi. Diziler bile içindeki karakterlerin kalitesi ve zekası kadar performans ortaya koyabilirken, toplumların da aynı ilkeye uygun bir görüntü çizmesi gayet doğal değil mi?  

Dave Porter (Score)
Açılış
İki bölümdür kullandıkları montajlı sofistike açılış yerine “Kimmy &Jimmy AŞ”nin bir düzenbazlığıyla merhaba dedi dizi. Mesa Verde için devlet dairesinde bir “dümen” çevirdiler. Şirketin onaylanmış planlarını, ofisinin büyüklüğü fazla olan planlarla değiştirdiler. Kardeş rolünü oynayan ikili özellikle Jimmy parmak arası terlikleriyle çıkagelirken çok güldürdü.


Nacho / Lalo / Hector
Lalo Salamanca Hector’u ziyaret etti ve Hector’un meşhur zilinin hikayesini dinledik.  Nacho’yu bir süre yanlarından gönderince adam gitti uzakta bir yaşlı kadının arkasında durup bekledi. Kadın buna “hırsız Meksikalı” muamelesi çekip çantasını kucağına aldı. Bana kalırsa Hector Nacho’yla ilgili bir şeyler söylemiş olabilir. Neyse sonra yine beraber Gus’ın Los Pollos restoranına gittiler. Lalo tavuğu çok beğendiğini söylerken kullandığı cümle (“Its crispy but its not dried out”) aslında Gus’ın titizliğine dikkat çekiyordu. Don Eladio’ya karşı ağzını aradı ama yüz bulamadı. 









Mike
Son patlama da başarıyla gerçekleştirildi ama Werner çok stres altında. Kutlama yapıldı. Karısını görmeye ihtiyacı olduğunu söyleyip Almanya’ya gitmek için izin isteyince Mike sadece telefonla konuşturabileceğini söyledi. Bölümün sonunda Werner kameraları şaşırtarak sürpriz bir kaçışa imza attı ve dizinin ters köşelerinden birisi olarak tarihe geçti. Sen problemli olarak Kai’ı göster, Nacho’nun kaçmayı plandığını araya sıkıştır, sonra en uyumlu gözüken Werner arazi olsun! 

Duvarda "Wiedersehen" (Kavuşma/buluşma)





Jimmy ve Kim
En son lüks bir restoranda Kim işlerini ayırırken yemek sahnelerini seyretmiştik. Jimmy’nin dünyasının başına yıkıldığı bölümdü. Bu sefer tam tersine klasik bir Amerikan roadside diner’da kutlama yaptılar, keyifleri yerindeydi. Uzun zamandır ilk kez ayrılık değil, birlikteliğe yaslanan bir sohbet, hatta kutlama izledik.

Kim bu becerimizi iyi bir şeyler için kullanmalıyız derken Jimmy biraz daha para odaklıydı ve sonradan alttan alsa da gerçeği  Kim’in suratına söyleyiverdi:

“200 km yol yapıp şirketinin izin verilenden 13% daha büyük bir şube inşa edebilmesini sağladık. How is that using our powers for good?”




Jimmy
Bölümün esas bombası avukatlığa tekrar dönüşü için gireceği mülakattı.. Telefoncu ve süpervizörü hep iyi mektuplar yazmış. İş yerinde değerli eleman seçilmiş. Adam üstüne düşeni yapmış.  Sorulara da ne duymak istiyorlarsa onu söyleyerek cevap verdi. Her şey iyi giderken karının biri bir soru sordu: “Mr Mcgill, whats the law mean to u?” Jimmy tiradını patlattı:

“Growing up, becoming a lawyer was the last thing on my mind. Even if I wanted to, I didnt have the smarts or the skills or teh “stick to it”veness. But I happened to get a job with some attorneys, I couldnt help to think maybe I can do that, something inside me made me wanna try. Now listen my diploma says, the university of American Samoa law school and thats exactly what it sounds like, thats a correspondence school, I wish it said georgetown, or northwestern, but UAS, thats the only one that would take me. So let me tell u, I wasnt a natural, I mean the classes, teh studyng, trying to pass thebar, practically killed me. Imust ve quit o10 or 12 times but I coming kept back to it, and I’M rellay glad I did. Because when I get to work with actual clients there s nothing else like it.Our legal system is complicated and sometiems it could feel capricious but its the closest thing to real justice that we got. And for it to work, it needs vigorous, passionate, advocates. Helping my clients, u know, arguing on their behalf thats the best thing I’ve ever done.   And this past year, I miss the hell out of it.

“That was very eloquent. Was there any particular influence on ur views?

“Credit where credit is due. The University of American Samoa.”












Yani abisinden hiç bahsetmedi. Sonunda “tamam, biz size döneceğiz” dediler ama Jimmy kaçın kurası. İşkillendi ve bekledi. Sonunda bir memur kıza sordu, kız hık mık edince olumsuz olduğunu anladı ve bunları aramaya başladı koridorlarda deli gibi.

Adamı buldu merdivenlerde.

“I did everything right Why” diye sordu.

“It was a question of sincerity. Some members of the committee found u somewhat insincere. U re free to appeal.”

Tamam Jimmy uslu çocuk rolünü biraz fazla kaçırdı ama o süreyi bir olaya karışmadan geçirmişti. Komiteden bir karı kanaat notu vermedi diye siz nasıl adamın hayatıyla oynarsınız? Samimi değildi, evet, ama sizin avukatlarınız, hakimleriniz çok mu samimi?  Hepsi alacağı daha iyi bir evi, yatacağı daha seksi bir kadını, adaletin yerine gelmesinden daha öncelikli görmüyor mu sanki? Bunu mu istiyorsunuz? Alın size o zaman konuşmasıydı işte. Ama hayır, Jimmy samimi değil, bir sene daha avukatlık yapmasın. Olacak iş değil!!! Topunuzun Allah kahr bela !!!

Kim de yazık hediyeler yaptırmış. Evrak çantası  dünyanın en iyi avukatı yazısı falan. Biraz da annelik ediyor aslında Jimmy’ye. Neyse Jimmy, Kim’le buluştu deli gibi sinirli bir halde. Ne yapacağım bir sene daha diyor adamcağız: “How do u disprove insincere?”  Haklı adam, samimiyetsizliğin tersini nasıl ispat edersin? Tabii o sinirle Kim’e de çattı. “Ne yapsam olmuyor” moduna girdi. “Sen de bana bakıp slippin Jimmy’yi görüyorsun, yüzünde okuyorum falan” dedi. Patladı adam. Kim, Chuck’dan bahsetmediğin için samimiyetsiz buldular dedi.  “Sen hep böylesin, başın hiç dertten kurtulmadı ki ama ben hep yanındaydım” diye cevap verdi. Epey tartışma çıktı. Dizinin önemli sahnelerinden biriydi. Büyütmemeleri lazım, geleceğini çaldılar adamın uyduruk bir sebeple onun için saldırgandı Jimmy. İnsanların böyle anları olur. Karşı tarafın anlayışla bir adım geri atması lazım.

Neyse akşam eve gelince Kim gurur yapmadı, yanına gitti, bu işin de üstesinden geleceklerini söyledi, anlayışlı ve anaç bir yaklaşımı vardı. 

Ve bu yılın son bölümüne gelmiş olduk. Üzgünüm, yerine koyacak bir dizim de yok görünürde, zor zaten. Vakit olursa belki haftada bir "Breaking Bad" tekrarı yapabilirim. Ya da baştan bir BCS maratonu belki... Ama önce final.  





















Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...