Deutche Welle
kanalında Tim Sebastian'ın sunduğu 30 Mayıs tarihli Conflict Zone
programına Türk dışişleri bakanı Mevlut Çavuşoğlu katıldı. Tam bir felaketti.
Hemen söyleyeyim, Türkiye’nin
“dışişleri bakanı” doğru dürüst İngilizce bile konuşamıyor, iyi mi! Dışişleri
diyorum, sağlık, maliye falan değil. Olacak şey mi bu! Şaştım kaldım yahu. Öyle
ikinci üçüncü dilden geçtim, İngilizce gibi bugün Avrupa’da çoğunluğun iyi kötü
konuşabildiği bir dile dahi “dışişleri” bakanımız hakim değil. Akıcılıktan uzak
takır tukur bir İngilizce.
Hele verdiği görüntü! Adamı bir dövmediği kaldı. Nagihan’ın
paslarına benzemiyor tabii sorular. Darmadağın
bir dışişleri bakanı portresi. Dedim yeni bir Arda Turan vakası geliyor :) Peki ne oldu sinirlenince? Bir şeye yaradı mı? Yoo. Yahu dışişleri bakanı
dediğin en üst düzey diplomat olur,
böyle mahallede esnafla tartışır gibi konuşulur mu! Adam ne dese, "ama siz de böylesiniz" diyor. Karşındaki ne kadar üstüne
gelse, ağırlığını muhafaza ederek cevaplarsın bulunduğun yer gereği. Zaten burada Tim Sebastian sakin sakin soruyor. Aynı Tim Sebastian 2016 yılında Gülenci birini fena köşeye sıkıştırmıştı mesela (Ercan Karakoyun). Adamın tarzı bu, belli yıllardır. Tabii ki sunucu Avrupa’nın bakış açısını yansıtacak, önyargıları da olacak. Bu hırs bu
saldırganlık nedir! Bizimki “Ben kendimi ezdirmem” moduna girdi gereksizce.
Buradan nereye geleceğim. Ondan sonra ekonomi niye bu halde
diye analizler yapılıyor çarşaf çarşaf. Sebep gayet basit: liyakat sahibi
adamlar iş başında değil bu ülkede. Tepeden tırnağa böyle. Her mevkide, çoğu
yerde aynı hikaye. Sadakat tek ölçü. Gerisi kervan yolda düzülür mantığı. ekonominin büzülmesi bundan.
Aslında o kadar da uyduruk bir ülke değiliz. Yetişmiş
insanlarımız var. Bir gün en azından çoğu mevkiye hak eden insanlar geldiğinde
iyi yerlere gidebilecek potansiyele sahibiz. Önemli olan görgüsüzlüğün
samimiyet olarak kutsanmadığı, cehaletin ayıplandığı, gereksiz şiddete prim
verilmeyen sakin bir insan iklimi yaratmak. Bunu yaptıktan sonra ekonomi kendiliğinden gelişir. Her şeyin başı genel insan kalitesi. Ha yapamazsak, kendi cehennemimizde
kendi yaktığımız ateşte kendi kendimize övgüler düzerek kavrulmaya devam ederiz. Zaten yüzyıllardır en iyi bildiğimiz iş bu.
Norveçlilerin bir deyimi vardır: “Sint som en Tyrk". Türk
kadar sinirli/kızgın/hiddetli anlamına gelir. Dışişleri bakanının verdiği röportaj bunu doğrulamaktan
başka bir işe yarayacak gibi gözükmüyor.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.