1 Kasım 2017 Çarşamba

Margaret Atwood Belgeseli: Yaşamı ve Eserleri


Imagine Belgesel Serisi – "You Have Been Warned" 
“Benden Uyarması” (2017)
Son dönemde “Handmaid’s Tale” (Damızlık Kızın Öyküsü) dizisinin (ilk bölümü seyretmiştim, iyi dizi) furyasıyla gündeme gelen Kanadalı yazar Margaret Atwood’un hayatı ve eserleri üzerine, burada daha önce başka bölümlerini tanıttığımız BBC“Imagine” serisinden yine Alan Yentob’un sunumuyla 2017 yapımı taptaze bir belgesel. Atwood’la yapılan röportajlar doyurucuydu. Dizi uyarlaması olan romana değil yazara ağırlık verilmesi daha iyi olmuş, popülizme kaçılmamış. Doğa aşığı ve muhalif bir kadın. Bir saat sürüyor. Görüntüler harika. Okunan pasajlar iyi seçilmiş. Kendime yakın hissettiğim bir yazar oldu. Atwood hakkında daha fazla bilgi edinmek, kitaplarını karıştırmak için insanda merak yaratan başarılı bir çalışma.


NOTLAR

Atwood: “When ur in the middle of a story, it isnt a story at all, but only a confusion, a dark roaming, a blackness, a wreckage of shattered glass or splintered wood. Like a house in a whirlwind or else a boat crushed by the icebergs or swept over the rapids and all aboard, powerless to stop it. Its only afterwards that it becomes anything like a story at all, when ur telling it to urself or to someone else. “
Canadian novelist, poet and critic.

Yentob: “I ve been reading a lot of stuff trying to find out about Margaret Atwood, I still don’t know anything about Atwood. U have a marvellous sense of not communicating anything about urself.”
Atwood: “U haven’t asked me anything about myself”

Yentob: “Do u think u frighten people?”
Atwood: Oh yeah sure I frighten people. Don’t ask me why, its not my problem.

A literary pioneer, visionary, trailblazer blazing a trail that others follow.
Atwood: “ Our country is large in extent but small in population, which accounts for our fear of empty spaces. And also our need for them. Much of it is covered in water, which accounts for our interest in reflections….sudden vanishings..the dissolution of one thing into another . Much of it however is rock, which accounts for our belief in fate. “

1939 Kanada doğumlu.
Canada, vast expanse of nothingness
Atwood: “Ben çocukken en yüksek bina Royal York Hotel’di. Şimdi en kısalar arasında.”

Yentob: “Gençken Kanada’daki literature ya da culture’ın “borrowed” ya da “acquired” olduğunu yani dış kaynaklı olduğunu görebiliyor muydun?”
Atwood: “Basically I didnt much think about it untill I was writing about it. I passed my teen years in a blissful oblivion”


Babası entomologist. Daha çok backwoods’da yaşıyorlar. Kışın şehre dönüyorlar. Hep değişik apartmanlar. Kırsalda elektrik ya da şebeke suyu yok. Tuvalet yok. Anne babası lisede tanışmış.
Older brother Harold. Kırsalda mutlu bir çocukluk.
“Peggy nature” derlermiş çocukken. Arkadaşıyla evlerine yuva yapan fareyi humane trap ile yakalıyor. Kanoyla başka bir adaya götürüp bırakıyorlar.

From early age, received instructions about avoiding lethal stupidity.
Squeamishness and whining were not encouraged.
Well-drilled in woodland survival and well taught at school. Erkek çocuk gibi büyüyor. Tam tomboy.

Annie the Ant – her first novel.
1945’de Toronto’ya taşındılar.
Bir süre taşındıktan sonra Leaside High School’da kaldı.
Home-schooling’e alışık bir kız olarak school routine sert bir şok oldu.

Atwood: “It was the military phase of schools. Kızlar ve erkekler farklı kapılardan girerdi. Her şey çok yavaştı. Başka bir şeyi düşünürken, anlatılanı dinler gibi görünme yeteneği geliştirdim okulda. Bu deneyimlerini “Cat’s Eye” romanına aktardı.

Atwood: “Cat’s Eye” is about a girl who comes to a new environment. She’s from the country. Goes to school and can read no codes. Codes of girlhood is as labyrinthine as boyhood’s. they’re mean. They’re set for exclusion. İlk çıktığında “Lord of the Flies” for girls dediler.

Atwood: “1950lerde future guidance textbooks verirlerdi. Erkekler için yığınla seçenek varken kızlar için 5 tane iş vardı: nurse, public school teacher, airline sterwardess, secretary and home economist.

1950ler sock hops, going steady, Elvis, drive-in movies, articles about the dangers of necking and petting,. No pill in sight. Shotgun weddings. Homes for unwed mothers.


 Atwood: “Bir şiir yazdım ve yapmak istediğimin bu olduğuna karar verdim. Ailem depression era insanı oldukları için para nasıl kazanacağım konusu önemliydi. Ben de gazeteciliği seçtim. Bir tanıdığımız gazeteciyi yemeğe çağırdık bilgi vermesi için. Ya ölüm ilanlarını ya da kadın sayfalarını yazabileceğimi söyledi. Vazgeçtim, sadece üniversiteye gidecektim”

Toronto Uni’ye başlıyor. Çoğunluk sıradan tipler. Küçük bir azınlık genç grubu var o dönem. Artsy-fartsy diyorlar. Kaplumbağa yaka giyiyorlar. Sürekli yazıyor. İsmini değil baş harflerini kullanıyor. Önemli birilerinin kız olduğunu anlamasını istemiyor.

First acceptance letter
Now defunct-mag called “The Canadian Forum”
Late 1960s. Her first novel under her own name: “The Edible Woman”
A tale of a bright young woman who found herself pressured into an ill-advised engagement. As a result she gradually became unable to eat. Light comic touch.

Atwood: “Herkes benim böyle bir şey yaşadığımı ve yaşadıklarımı yazdığımı düşünüyordu. Onlar böyle bir olay yaşamışlardı ve yaşamadan yazılabileceğine ihtimal vermiyorlardı. Oysa Agatha Christie o cinayetleri yaşamadan yazabilmişti. “

Ellen Williams: “The setting of Toronto really jumped out at me. Later, as an academic and scholar, I learnt that earlier draft was taking place in fictitious city named “Goronto”.

“Aw, that’s too bad”
Expo 1967. A world exhibition in Montreal. Kanada’nın kendine güvenini sağlayan ilk organizasyonlardan.
Kanada bayrağı bile 1965 tarihli. What is the Can self-identity arayışı ve tartışmaları var. Aynı soru edebiyattada var. Expo 67, Anansi Press’in kuruluşuyla yaşıt. A progressive publishing house that championed Canadian authors in their native country. Yayınladıkları How-to guide ları yeni yazarların kitap yayın masraflarını finanse etti. Atwood baştan beri işin içinde. İdiot’s Guide tarzı kitaplar. Editorial board meeting’e katıldığına göre orada çalışıyor. Bir sonraki kitaplarını tartışıyorlar. Kanada Edebiyatı üzerine direkt ve anlaşılır bir kitap yok demiş. Herkes Second-rate Brit or American olarak görüyor. VD of Canadian Literature yayınlanmasına karar verildi.

Kitabın ismi Survival oldu. Atwood yazdı.
Excerpt from Survival: “Every country or culture has a single unifying and informing symbol at its core. The central symbol for Canada is undoubtedly survival. Our stories are likely to be tales from awful experiences. North, snowstorm, sinking ship that killed everyone else. The survivor has no triumph or victory, but the fact of his survival. He has little after his ordeal that he did not have before. Escape gratitude for having escaped with his life “

Atwood: “5000 tane satsa iyi diyorduk. “
1972’de basıldığında 30.000 kitap satıldı.
Aynı yıl ikinci romanını yayınladı: Surfacing. 1981’de filmi de çekildi. A story of self-discovery set against the landscape she knew so well. Ontario’da (lakes and woods) bir kadın. Prefeminism. Finding urself. Landscape’in ağırlığı anlatıda fazla. Diving into urself.

Two broken engagements and one short-lived marriage. Sonra Graeme Gibson ile tanışır ve life-long partner olurlar. Toronto’da bir partide tanışıyorlar. 1973 Alliston’da kırsala taşınır. 3 yıl sonra kızları Jess. Çocuğuna little adult olarak davranıyor. Çocuk saymıyor.


Atwood: “Parenting is not a job. It’s a condition of the universe. “
“I began as a profoundly apolitical writer. But then I began to do what all novelists and some poets do: I began to describe the world around me. Women suffer in my novels because most women I talk to seem to have suffered.”

1984’te cultural fellowship programıyla birkaç ay Berlin’de kaldı. A city divided. Uluslararası şöhret getiren romanı Handmaid’s Tale burada başladı. About a dystopian future where women were reduced to reporoductive function. The Republic of Gilead (gilıyed).

Atwood: “I wrote The handmaid’s tale partly in answer to the question if u were going to put in a totalitarian regime in the US, what kind of totalitarian regime it d be? As we know from the history of 20th century, both the USSR and the Nazis came in as utopian plans. On the other hand, if u have no plans for making things better, they get worse. So we re always caught between  these two things. What do we mean by better? How do we get from here to that better? And does that better involve a big hole with a lot of dead people in it? As has frequently been the case. It was also partly in answer to the question if u were going to put women back into the home like in 1980’s, how do u make them go back in? Kutudan serbest kalmış kelebekleri tekrar nasıl içeri tıkabilirsin? By what method? “

Yentob: “Red coverups handmaids wearing where did it come from?
Atwood: “From different sources. Number one, I was frightened as a child by the Old Dutch Cleanser (klensır) packet. Another one, in Canada during the war, in prisoner of war camps, the outfits were red because u could see anybody trying to run away across the snow. The other idea is from Hristiyan iconography. European painting. Virgin Mary always wears blue. Mary Magdalene wears red. Red’s a very sexualized color.”

“Kitabı yazarken kurallarımdan biri bugüne kadar olmamış hiçbir şeyi uydurmayacaktım. So there was a precedent for every single thing in it. Hepsini alıp supposedly liberal democracy’nin kalbi olan Cambridge, Massachusetts’e koydum. Why is that? Because having been born in 1939, I never believe it cant happen here.”


Donald Trump seçildikten sonra protesto yürüyüşlerinde kullanıldı Handmaids Tale. Quotations. Slogans. Bilimkurguya merakı çocukluğa gidiyor. Kendi yaptığı resimler.

Atwood: “Çocukken creepily ultra normal Dick and Jane’i hiç sevmezdim. Saturn was more my speed. Outlandish realms ilgimi çekiyordu. Our earliest loves, like revenants, have a way of coming back in other forms. Or to paraphrase Wordsworth: ‘The child is mother to the woman.””

First storytelling ventures kardeşi Harold’la birlikte yapıyor. Çizgiroman çiziyorlar. Savaş dönemleri olduğu için 3 yaş büyük abisi daha çok war-like epic sagas yazıp çiziyor.
Bugün 5 sci-fi novel written.
MaddAdam trilogy. Takes place in a nearish future. Teknoloji kötü amaçlı kullanılmış. Post-apokaliptik. Bu event sonrası neler olduğunu anlatıyor.

Atwood bu üçlemede impending death’in hayvanlardan farklı olarak insanda aphrodisiac etkisi olduğunu söylüyor. Bu konuda yanılıyor bence çünkü evimizdeki karafatmaların dahi basit bir mekanizması var. Öleceğini anlayınca yumurtlarlar.

Both she and her husband Graeme ara passionate environmental campaigners
Honorary presidents of Canada’s rare bird club
Every year , they return to Pelee island, a bird watchers paradise in lake Eerie.
Kuş gözlemine bayılıyorlar.

Atwood: “Mesela Kuzey Amerika’da migratory bird deaths’in büyük oranda kediler yüzünden olduğu belirtilir ama hayvan koruma dernekleri pek bir şey yapamaz çünkü kedi sahipleri zordur. “

Son uğraştığı iş Kanada’nın cat-bird problem’ı hakkında bir comic book. Part cat part bird bir super hero var. Angel catbird. Çizer Johnie Christmas ile çalışıyor. Gene splicing formula üzerinde çalışan bir bilgin var. Bir gece bir araba çarpar. O sırada etrafta olan kedi ve baykuşla elindeki formül karışır ve üçünün karışımı bir canlı olur.


Atwood çocukken de uçan kedi kahramanlar çizmiş. Kırsalda yaşadıkları için kedisi olmasına imkan olmamış.

Atwood: “U might say I was fated to be a writer because I was endowed at birth with a double identity. Due to the romanticism of my father, I was named after my mother. But then there were two of us. So I had to be called something else: Thus I grew up with a nickname Peggy.”

Atwood: “Waste not, bound not, I was bound to do something. With this extra name of mine sooner or later. So the author’s the name on the books, I am the other one.” 

Üçüncü adaylığında Booker’ı kazanıyor (2000). 21.yy’ın ilk Booker’ı.
Atwood: “Why is it we want so badly to memorialise ourselves? We wish to assert our existence like dogs peeing on fire hydrants…At the very least, we want a witness”
Excerpt from The Blind Assassin

Charles Pachter  – arkadaşı – defalarca resmini yapmış.

Bir TV progrmaında sunucu kadın “Margaret, ur stories make me very sad” deyince karşısındakinin şikayetçi ve alık tondaki sorusuna harika bir yüz ifadesiyle cevap verdi: “Aw, that’s too bad”. Kadın bu sefer de “Also I thought ur characters are very lonely?”. Cevap: “Well, a lot of people are…” 


















Anne ve babası






Annesi































Eşi


















Old Dutch Cleanser


Virgin Mary

Mary Magdalene











Çocukluk çizimleri




























































Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...