24 Ağustos 2018 Cuma

Brawl in Cell Block 99 (99. Blok) (2017)

Bradley Thomas (Vince Vaughn) karısı tarafından aldatılmış ve işinden kovulmuş bir adam. Hamile karısıyla (Jennifer Carpenter) bir kez daha denemeye karar verir ve arkadaşının yanında uyuşturucu işine girer. Bir teslimatta sorun çıkar, hapishâneye konulur. İş yaptıkları çete karısını rehin alıp, 99 numaralı yoğun güvenlikli kısma transfer olması için tehdit edince şiddete yolculuk başlar.  

Daha önce burada yazdığım “The Incident” ve “Bone Tomahawk” gibi filmlerinden tanıdığımız Craig Zahler’in yazıp yönettiği bir film. Don Johnson ve Udo Kier gibi isimler de var. Vince Vaughn sevdiğim bir aktör. 

Eskiden side-scrolling arcade oyunları çok revaçtaydı. Ekran yana doğru kayarken önüne çıkanı tekme yumruk ve çeşitl silahlarla elimine ettiğiniz vurdu kırdılı oyunlardı. Mesela Final Fight, Double Dragon, Splatter House geliyor aklıma hemen. Bu filmi onlara benzettim. Vince Vaughn, Red Leaf hapishanesinin 99 numaralı kısmına giderek karısını kurtarabilmek için gardiyan/mahkum demeden önüne geleni yumruklayıp yere seriyor. Fakat dövüş koreografisi yok gibi. Zaten Vaughn bu konuda sıradan bir insandan daha yetenekli değil. Senaryo ya da diyaloglar da dökülünce filmin seyredilir bir tarafı kalmıyor.   

Zahler’in 3 filmini seyretmiş birisi olarak kısaca fikrim şu: Tek cümleye sığdırılabilecek filmin ana konusunu iyi buluyor ama içini dolduramıyor. Mesela bence en iyi filmi Bone Tomahawk. Yamyam kızılderilerin kaçırdığı kadını kurtarmak için yola koyulan kovboy grubu. Tek cümlede okuyunca ilgimi çekiyor, yamyam kızılderililer falan insanı etkiliyor. Ama bu ana konunun içini iyi dolduramayıp kof filmler ortaya çıkarıyor. Casting’de hataları çok. Örneğin Lost’taki rolüne çok yakışan Matthew Fox, Bone Tomahawk’da tecrübeli silahşör rolüne hiç gitmemişti. 

Diğer filmler de böyle. Hapishaneden karısını kurtarmaya çalışan bir adam ya da elektrikler gidince isyan eden akıl hastalarından kurtulmaya çalışan mutfak çalışanları. Tek cümlede câzip gelen konular ama iyi işleyemiyor Zahler. Bir de “gore” dedikleri vahşet bol derler filmlerinde ama sadece filmin sonunda var tıpkı öncekilerde olduğu gibi. Öyle çok kanlı dehşetli değil filmlerinin büyük kısmı. Sadece belli birkaç noktada, genelde finale doğru absürde varan birkaç aşırı şiddet sahnesi var. Zahler’in tek vasatın üstünde filmi Bone Tomahawk’tı ki o da daha iyi bir senarist ve yönetmenin elinde çok daha güzel olabilirdi. Bundan sonraki filmlerine mesafeliyim.
Unutmadan söyleyeyim, bu filmi 2017 tarihli Nikolaj Coster-Waldau’nun oynadığı “Shot Caller” filmine çok benzettim ama o daha iyiydi. İki adam da aileleri için kendini feda ediyor. İki adam da hapishane içinde mücadele edip duruyor. Ama Shot Caller daha gerçekçiydi. Konusu daha sağlamdı. Kendi ayakları üzerinde durabilen bir filmdi. Buradaysa adam profesyonel kâtile, hatta daha ötesi süper kahramana dönüşüyor sanki. Millet vuruyor sarsılmıyor, bu vuruyor milletin kafası kırılıyor. Hamam böceği ezer gibi öldürüyor insanları. Bomboş bir senaryo.

Grindhouse falan anlamam, hiçbir özelliği olmayan vasat bir aksiyon. Van Damme'ın "In Hell" filmini tekrar seyretmeyi tercih ederdim. 

















Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...