11 Haziran 2017 Pazar

Shawshank Redemption - DVD Belgeseli








Shawshank Redemption – The Redeeming Feature
Filmin özel DVD Edisyonunda (2004) yer verilen bir belgesel. Çok başarılı olmasa da ilginç yerler var. 

NOTLAR
Video’da meşhur oldu.
İnsanlar bu filmi tekrar seyretmediğim zaman boşluk hissediyorum. Hayatımda çok önemli yeri var gibi yorumlar yapıyor Tim Robbins’i gördükçe. Frank Darabont da aynı tepkileri almış hep. Hayatımın en kötü dönemini bu film sayesinde atlattım diyor insanlar. İlaç gibi...
Hapishane’de kamera ilerlerken bu yorum seslerini Shawshank’in OST’siyle birleştirmişler, harika olmuş.





“It comes tdown to a simple choice really…Get busy livin or get bust dying”

1982 Different Seasons antolojisinde yer alan bir Stephen King novellası. Stand by Me’de buradan.
Incarceration and emancipation

Darabont önce King’in “The Woman in the Room” hikayesini uyarladı. King o kadar beğendi ki birkaç yıl sonra Rita Hayworth novella’sını filmleştirmek istediğinde istekli davrandı.

David Schow (Darabont’un arkadaşı): “Gecenin iki buçuğunda markette yiyecek bir şeyler bakarken Darabont ile konuşuyorduk. Kariyerinin ilk filmini yönetme aşamasında Darabont. Bir Chucky filmi. Sence yapmalı mıyım diye sordu. Başka bir seçenek var mı dedim. Rita Hayworth ve Shawshank Redemption’ı senaryolaştırdığını ve çekmek istediğini söyledi.”

Darabont: “Capra’yla büyüdüm. Bayılırdım filmlerine. Tall tale içeriyordu hepsi. Bana sorarsanız Shawshank bir hapishane filmi değil. O da bir tall tale. “

Darabont’un yayınlanan senaryosuna Stephen King bir önsöz yazdı.
Darabont: “Senaryoyu ilk Castle Rock’a gönderdik. Daha önce Stand By Me başarısına imza atmışlardı. Aslında tek yolladığımız yer orasıydı. Diğer stüdyoların böyle bir senaryoyu kuşa eçvireceklerini bilecek kadar tectübeliydim piyasada. Castle Rock zaten Stand By Me’nin başarı ile kurulmuştu."

Liz Glotzer (executive producer/castle rock): “Senaryonun 80-90. Sayfalarında  o kadar çok sevdim, karakterlere o kadar bağlandım ki bitmesini istemiyordum.



Frank Capra






Niki Marvin (Producer): Senaryoyu xerox ileçoğaltıp neredeyse tüm aktörlere gönderdik. Herkesin ilgisini çekti. Telefonlarımız susmak bilmedi. “

William Sadler (Heywood): Tom Cruise, Nicholas Cage, Charlie Sheen herkes etkilenmişti ve ilgileniyordu.

King’in novella’sında Red, beyaz bir Irish guy. Birisi Morgan Freeman’I tavsiey eder Darabont’a ve onun da aklı  yatar.

Niki Marvin: “Tim’in önceki filmlerine baktık. Bilhassa Jacob’s Ladder’da beğendik. Bu adam bunu yapabilir. Gizemli bir tarafı var dedik. “

Freeman: “Red ile Frank arasındaki ilişki bir love relation. Arkadaşlıktan daha derin. Bu tarz ilişkiler sadece ölüm kalım hallerinde ortaya çıkabiliyor”

Bob Gunton (Warden Norton): In the novella, there are actually 3 wardens. Darabont dahiyane bir şekilde bunları tek kişide bir araya getirdi.

King döneminde Nixon nefret edieln bir figürdü. Warden karakteri açıkça Nixonian bir tip.
















Darabont: “Joseph campbell tarzı bir kahraman. Kasabaya geliyor. İşleri düzeltiyor. Ve ayrılıyor.”
Glotzer: “Filmin 1940’larda bir hapishane hikayesiydi. Ümit duygusuun konu içinde satmak kolay değild. Bu tarz bir filmin başarılı olmasının tek yolu harika bir film olmasıydı.”
Ohio State Reformatory’de çekildi.
Oyuncular hapishanede acı ve ıstırapları hissetmişler. Robbins’in oğlu geldiğinde felt incredible weight of years of suffering. Palpable it was.

Mimar Lewis Scofield. Avrupa’da çok gezmiş. Romanesk, chateauesque, Gothic influences, Religious overtones. Built to drive ur eyes skyward.

Terence Marsh (prod designer): “Film yapıldığında hapishane birkaç sene önce kapatılmıştı. Ortalık berbattı.”

Eski tutuklularla röportajlar
Liaison officer at the set. Oyuncuların faydalı olabilecek kişilerle konuşmasından sorumlu.
Mansfield kasabasında figürasyon için audition lar büyük ehyecan yaratıyor. Eski bir gardiyan tutuklu rolünü oynuyor mesela.

Andy’nin içinde sürünerek ilerlediği kanalizasyon borusu
1993’de film çekiliyor. 1994’de preview audience’a gösterilmiş.
Sonu çok tartışıldı. Eğer novella’daki gibi bitirilseydi, Morgan Freeman otobüste Andy’yi aramaya giderken bitecekti. “I hope to cross the border. I hope to see my friend and shake his hand. I hope the pacific is as bulue as in my dreams…I hope…” Ve otobüs uzaklaşır. Film biter. Ama bu ending değiştirildi.













Niki Marvin: “Hope kısmı tamamdı ama fulfillment yoktu sonda. Castle Rock itiraz etmiş (Glotzer ben itiraz ettim diyor). Biraraya gelmeden bırakırsanız seyirci aldatılmış hisseder der stüdyo. Sen çek beğenmezsen koymazsın diyorlar“











Darabont ılımlı yaklaşıyor ve iki dostun biraraya geldiği bir final sahnesi çekiyor.
Kasabada bir prömyer yaptılar.
İlk gösterime girdiğinde 25 milyonluk maliyetinin sadece 18’ini çaıkarabildi. O zamanlar 100 milyon kazanan filmler vardı. 7 oscar adaylığı bile ivme sağlayamadı. Fakat zamanla döneminde kendisini geçmiş tüm filmlere fark atıyor.

William Sadler: “Kimse Shawshank ismini daha önce duymamıştı. Redemption’da dini çağrışımlar yapıyordu. Seyircide istek yaratması zordu”

Esas olarak video’da patlıyor. Kiralayacak kaset kalmıyor dönemde. Şirket maliyeti böylece kurtarıyor. 1995’in çok kiralanan kaseti oluyor.

IMDB’de zirve yapıyor.
Citizen Kane ve It’s a Wonderful Life’da geişede başarısız ama sonra became renowned
HollywoodJesus – filmleri spiritual açıdan değerlendiren bir site
Filmi seyrettikten sonra intihardan vazgeçenler olmuş. Darabont’a yazmışlar.
Saddle: “U can transpose that story to any dire position in ur life”


















Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...