20 Mayıs 2017 Cumartesi

Anna Politkovskaya


ANNA POLİTKOVSKAYA

Yazar: Elisabetta Benfatto
Çizer: Francesko Matteuzzi
Çıkış Tarihi: 31 Ekim 2016
Siyah-beyaz/128s

Жизнь, отданная защите людей
(İnsanları korumaya adanmış bir ömür)

7 Ekim 2006 yılında apartmanının asansöründe vurularak şehit edilen Politkovskaya hakiki bir kahraman olarak yaşadı diyebiliriz. Çoğumuzun maceralarını elinden düşürmediği süper kahramanların aksine onun hiçbir insanüstü gücü yoktu, savunmasızdı. Ama yaşamı pahasına gördüklerini anlatmayı seçti. SSCB ardından kurulan Yeni Rusya’nın çürümüş yanlarını gözler önüne seren bu yürekli kadın, Çeçenistan’da yaşanan haksızlıklara odaklanınca devletin hedefi haline geldi.

Siyah-beyaz tasarlanmış bu biyografik ÇRda Francesko Matteuzzi ve Elisabetta Benfatto, Politkovskaya’nın yaşadıklarını kronolojik olarak ele alıyor ve çizgiroman yoluyla onun büyüklüğüne şahitlik ediyor.

KISACA POLİTKOVSKAYA’NIN GAZETECİLİK HAYATI
Gorbaçov 1990 yılında Nobel Barış ödülünü kazandığında verilen para ile Novaya Gazeta gazetesini kurmaya başladı, hatta ilk bilgisayarlarını o parayla aldı. Bu girişim iki haftada bir çıkan, bağımsız ve hükümeti eleştiren muhalif bir gazeteyi yaratırken beraberinde büyük bir trajediyi de getirdi. 2001 yılından beri 6 tane habercisi araştırdıkları konu sebebiyle öldürüldü.

Novaya Gazeta’da 1999-2006 arasında yazan Politkovskaya İkinci Çeçen savaşının hakikatlarından bahseder ve bu konuda kitaplar yayınlar. Bölgeye defalarca gider ve kötü durumdaki halka yardım etmeye çalışır. Sadece haksızlığa uğrayan, ezilenlerin yanındadır. Hem Çeçen asilerin hem Federal Rus ordusunun hem de Rus-destekli Çeçen hükümet güçlerinin zalimliklerini adeta haykırır ve arada ezilen halktan yana tavır alır. Tüm iktidarlar tarafından suçlanır. Başına gelmeyen kalmaz. Moskova’daki basın toplantılarına çağrılmaz. Beslan Rehine Krizinde çocukları kurtarmak için arabuluculuk yapmak amacıyla uçakla olay yerine gitmeye çalışır ama uçakta kendisine ikram edilen çayla gizemli bir şekilde zehirlenir. Rus güçlerinin eziyet ettiğine dair yerel ailelerin şikayetleri üzerine defalarca Çeçenistan’a gider. İşkence yapılmış yaşlı kadınlarla konuşur. Fabrika gibi gösterilen esir kamplarının varlığını öğrenir. Onu haber alan Ruslar tarafından yakalanır. İşkence görür. Yaptığı röportajların kasetlerine el konulur. Bu cesur gazetecinin şahitliği bazıları için artık dayanılmaz bir hal almıştır. Putin’in doğumgünü olan 7 Ekim günü apartmanında vurulur. Öldürüldüğü günlerde Kadirofçular olarak bilinen Çeçen Hükümetine bağlı milislerin halka uyguladığı işkencelerle ilgili bir dosya üzerinde çalışmaktadır. Davası iniş-çıkışlarla ve devletin isteksizliği gölgesinde devam eder ve hem ailesinin hem arkadaşlarının hem de uluslararası kuruluşların baskısıyla sonunda 2014 yılında 5 kişi hapis cezası alır. Ancak ceza alanlar sadece piyonlardır ve işin arkasındaki esas kişi ya da kurumlar belirsizliğini korur.

Savaş halinde kadın haklarını savunan bir orgüt olan Reach All Women in War her yıl Politkovskaya Ödülü vereceklerini duyurur. İlk ödül 2007 yılında Politkovskaya’nın da çalışma arkadaşı olan Natalya Estemirova’ya verilir. Hakikata şahitlik etmenin bedeli yine ağır olur. 2009 yılında, ödülden hemen iki sene sonra, Estemirova da vurularak öldürülür.



BİR BASIN ŞEHİDİ
“Aslında tüm problem, benim olan biteni görüyor olmam”.
Anna Politkovskaya

Cinayeti görmesi ve susmayıp failler aleyhine gazetesi aracılığıyla şahitlik etmesi sebebiyle katledilen Rus gazeteci Anna Politkovskaya, şehitliğin dillendirilmeyen gerçek tanımına tam bir örnek teşkil eder. Şehadet, savaş/çatışma meydanlarının bilinçsizliğine hapsedilmekten münezzeh bir kavramdır. Yaşamın her anında, ölüm de dahil olmak üzere tüm muhtemel kötülüklere maruz kalmayı göze alarak, bazen gözler önündeki bazen de sezilen hakikata, yani Ruslar’ın deyimiyle “pravda”ya, şahitlik etmektir. Giordano Bruno’nun yaşamı pahasına dünya görüşüne şahitlik etmesidir mesela. Kendinden vazgeçip, kendi sesini gerçeğin sesine katmaktır. Şahitliğin şahikasıdır adeta. İmam-ı Azam olmaktır. Yeri geldiğinde herkesin taşladığı çaresize vücudunu siper etmektir. Kendi yokoluşun uğruna, hakikatin varoluşuna destek çıkmaktır. Sokrat olmaktır. Canını ortaya koyarak yalanı delik deşik edebilmektir. Çıkar katılmamış vicdanın sesidir. Hakka yürümenin en asil yoludur şehitlik.

Politkovskaya ezilen ve zulüm altında başvuracak hiçbir yeri olmayan azınlığın sesi olmayı seçti, öldürebileceklerini bile bile bu yolda kararlı adımlarla güçlü zorbaların üzerine yürüdü, sonunda şehitlik kelimesini sonuna kadar hak eden onurlu bir duruşun Rusya’daki temsilcilerinden biri olarak aramızdan ayrıldı. Politkovskaya, televizyonlarda gazetecilik adına övgü yarıştırarak kendini ayrıcalıklı kılmaya yönelik şovlar sergileyen zavallılarla kıyaslanmayacak hakiki bir gazeteci olarak yaşadı ve anıt bir isim olarak şahitliğiyle tarihe geçti. Şimdi ise tarih onun büyüklüğüne şahitlik ediyor.

Bazen düşünürüm…Acaba hakikata canını siper edenlerin sayısı, ön saflara ittirilerek kurbanlık yerine konulan insanların yüzde biri kadar olsaydı, dünya bu halde olur muydu..?

TÜRK ÇİZGİROMANCILIĞI VE BASIN ŞEHİTLERİMİZ
“Bir elinde kılıç, bir elinde balta
Umurunda mı dünya…”

Türk basın tarihinde de korkusuzca yaşamış basın şehitlerine maalesef sık rastlıyoruz. Aslında nereden baksanız üzücü bir durum olsa da keşke bu yazıyı Türkiye’nin geçmişte verdiği basın şehitleri ile ilgili bir ÇR için yazabilseydim. Bir kez daha anabilseydik bu yürekli şehitlerimizi. Fakat 2016 yılında hala bu konuda elle tutulur bir ÇR çalışmamız yok. Dünyada dokuzuncu sanat olarak kabul edilen çizgiroman Türkiye’de ergenliğe dahi ulaşamadı. Alın size güdük bile olamamış özenti çizgiromancılığımızın alnındaki pek çok lekeden biri daha. İmkanların kısıtlı olması gibi bahanelere sığınmayalım artık. Bunca yıldır bir çizerin bu alanda 40-50 sayfalık bir albüm yapması çok mu zordu? 80 milyonuz yahu, bir kişi çıkmaz mı? Milyonlarca dolar mı gerekiyordu? Ayda bir sayfa çizse 5 senede hayatını aksatmadan bitirirdi. Hiçbir şey yapamasa bu albümü sitesinden bedava dağıtarak adeta bir sosyal sorumluluk projesi olarak sunmasına engel neydi? Değerlerimize her alanda sahip çıkmadıkça Kürk Mantolu Madonna’yı şarkıcı Madonna’nın hayatını anlatıyor diye tartışmaya devam eden güruhun sayıca artmasından şikayet etmemek daha mantıklı olacak belki de…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...