20 Mayıs 2017 Cumartesi

Valerian Çizgiroman Serisi (1967-2010)



İkinci dünya savaşı yılları. Luftwaffe, yani Alman Hava Kuvvetleri Fransa’yı her fırsatta bombalamaktaydı. Bu saldırıları haber veren sirenin çalmasıyla aileler yakınlarındaki bir mağaraya koşup saldırının bitmesini bekliyordu. Mağaranın korku dolu atmosferinde aynı yaşta iki çocuğun bakışları ara sıra birbiriyle buluşuyor ve aralarında tuhaf bir iletişim gerçekleşiyordu. Bombalar altında başlayan bu dostluğun ömür boyu süreceğini söyleseler ikisi de buna inanmazdı, ama tam da öyle oldu. Valerian ÇRının yazarı Pierre Christin (Linus) ve çizeri Jean-Claude Mezieres (Mezi) bilimkurgu’nun en has örneklerinden birini verecek kadar üretken bir ikili olarak yaşamayı sürdürecek ve birbirlerinin yaşamında kritik önem taşımaya devam edeceklerdi. Yıllar sonra çocukluğundan beri merak ettiği “kovboylar diyarı” Amerika’ya cebinde üç kuruş parayla giden Mezieres, o sırada Utah Üniversitesinde ders veren arkadaşında kalacak ve onun öğrencisi olan Linda ile ileride hayatını birleştirecekti. Yine Mezieres’in kardeşi Evelyne Tranle de en tanınmış ÇRlarının renklendiricisi olarak onlara destek verecekti.

İkilinin arkadaşlıkları ortak ilgi alanları sayesinde zengin bir fikir alışverişi imkanı da sunuyordu. Sinema ve caza merakları beraber yapacak pek çok proje bulmalarını kolaylaştırıyordu. Bunlardan biri de ÇRdı. Christin arkadaşına bir ÇR yapmayı teklif etti. Aslında ikisi de Vahşi Batı hayranıydı ama o dönem bu konu çok revaçtaydı ve bir sürü popüler ÇR vardı. Blueberry ve Red Kit ortalığı kasıp kavuruyordu. İki arkadaş bilim-kurgu türünü denemeye karar verdi. O sırada Asteriks, Achille Talon gibi ÇRları ilk kez okuyucuyla buluşturan Pilote dergisinin başında Rene Goscinny vardı ve derginin farklı türden ÇRlar sunmasını istiyordu. Mezieres, Goscinny ile buluştu ve projeleri Valerian’ı sundu. Goscinny onaylarak haftalık çıkan dergilerinde iki sayfa ayırmayı kabul etti. 1967 yılının Pilote dergisinde ilk kez okuyucuyla buluşan Valerian, 2010 yılına kadar, yani 43 sene yeni maceralarla ve yazar-çizer değiştirmeden yayın hayatına devam etti.

Valerian’ın konusu uzay-operası olarak tanımlanan bir içeriğe sahipti. 28.yy’da Dünya artık galaktik bir güç haline gelmiştir. Galaktik İmparatorluğun dünya gezegenindeki merkezi Galaksite kentinde ajan olarak çalışan iki gencin hem farklı gezegenlerdeki hem de farklı zamanlardaki maceraları anlatılıyordu. Hikaye Valerian isimli delikanlı ile başlıyor, Ortaçağa bir seyahati sonrası hayatını kurtaran Laureline’in de ona katılmasıyla ikili bir ekip ekseninde ilerliyordu.

Valerian serisi çok beğenildi ve günümüze kadar 2.5 milyonu aşkın albüm satıldı. Farklı edisyonları basılmaya devam edildi. Çıktığı 1967 yılından beri pek çok diğer ÇRa ve filme ilham verdi. Valerian dünyasını anlatan atlaslar çıkarıldı: Atlas cosmique de Valérian et Laureline, Les Habitants du ciel 1 and 2. Bu atlasta renklendirici Tranle’nin oğlu da illüstratör olarak görev aldı. Bunca tanıtımdan sonra keşke okuma şansım olsa diyenlerinizin bir kısmı için iyi bir haberim var. İngiliz Cinebook yayınevi Valerian serisini altı ayda bir albüm sıklığında İngilizce olarak yayınlamaya başlamış. Dolayısıyla bugün epey bir albümü İngilizce olarak edinebilirsiniz.

STAR WARS BENZERLİĞİ
Pek çok kişiye göre Star Wars filminin ciddi ilham kaynaklarından birisi bu seridir. Bu duruma pek çok delil gösterilir. Gerçekten de Han Solo ile Valerian ve Laureline’in gemilerinin benzerliğinden pek çok noktaya kadar benzerlikler vardır.

1977 yılında Star Wars’u seyrettikten sonra Mezieres’in dayanamayıp şöyle dediği nakledilir: “Bunlar Valerian’ın filmini çekmişler yahu…”

Christin kendisiyle yapılan bir söyleşide George Lucas’la iyi niyetli olarak birkaç kez irtibat kurmaya çalıştıklarını ama yanıt alamadıklarını belirtir. Hatta bu konuda bir kareyi de Pilote dergisinde yayınlarlar. Valerian ile Laureline, Luke ile Leia’nın karşısında oturmakta ve onlara "Biz sizden önce buralardaydık" demektedir. Aslında bu benzerlikler onları hem mutlu etmiş hem de üzmüştür. Yine Christin bu durumu esprili bir dille şöyle anlatıyor: “Bizim serimizin Star Wars üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum ama filmin de bizim serimiz üzerinde etkileri oldu. Onlara benzememek için gezegenlerarası yolculuklardan ziyade zamanda yolculuk temasını kullanmaya başladık…”.



VALERIAN FİLMİ
Daha önce yine bir Valerian öyküsünden (Les Cercles de Pouvoir) yola çıkarak Fifth Element filmini çeken Luc Besson’un yönettiği Valerian filmi 2017 yılında, yani Valerian’ın yayına başlama tarihinin 50. yıldönümünde adeta bir saygı duruşu gibi gösterime girecek. Filmde hangi maceranın konu alındığını merak edenlerinize hemen cevap verelim. Albüm sıralamasında ikinci albüme denk gelen L’Empire des Mille Planetes, yani Bin Gezegen İmparatorluğu.

BİN GEZEGEN İMPARATORLUĞU
Dilerseniz önce iyi haberi verelim ve bu maceranın TR’de albüm olarak Remzi Kitabevi tarafından yayınlandığını söyleyelim. Yani ulaşma şansınız diğer albümlere göre çok daha fazla. Yine aynı kitabevinin tanıtım bülteninde paylaşılan konuyu da burada bir kez daha tekrarlayalım:

Valerian ve Laureline, Bin Gezegen İmparatorluğu'nda, serüvenlerle dolu ilk büyük kozmik araştırma ve inceleme gezilerine çıkıyorlar. Harikalar Gezegeni Syrte ve onun girilmesi yasak İmparatorluk Sarayı, renk cümbüşü çarşıları, huzursuz Tüccarlar Loncası ve korkusuz Marsiyam avcıları, hem Valerian ve Laureline'in hem de okurlarının unutulmaz anıları arasına girecek. Laureline, Syrte çarşısından o eski saati neden aldı? Bu gezegende ve tüm İmparatorluk'ta güçlerini yaymak isteyen Biliciler o saate neden böylesine önem veriyor?

Karmaşık bir toplumu, tüm girdisi çıktısıyla anlatan bir öykü, heyecan ve sağduyuyu birleştiren iki genç kahramanın olağanüstü renklerle bezeli yeni serüveni.

BİTİRİRKEN
Bu yaz iki tane klasik bilimkurgu serisinden okumalar yaptım. Bunlardan biri Hans diğeri de Valerian’dı. İkisi de hayal kırıklığına uğratmadı ve günümüzde hala zevkle okunabilecek kalitede ÇRlar olduklarını gösterdi. Genelde bilimkurgudan beklenen korku ve gerilim unsurları Valerian’da asgari seviyede. Hatta yok. Mizah derseniz o da Red Kit’teki gibi bir ana damar değil. Öyleyse Valerian’ı diğerlerinden ayıran ve yıllardır tutulmasını sağlayan özelliği nedir? Bu yazıyı yazarken durup birkaç dakika düşündüğümde bana göre Valerian’ın en güçlü olduğu yan dünya, mekan ve karakterlerin yaratımındaki ustalık ve çeşitlilik. Gerçekçilik çocuksu bir tona sahip olmasına karşın hem senaryo hem de çizimlerdeki inanılmaz özenin katkısıyla yetişkin bir insana dahi kendini okutacak ağırlığa sahip. Linus ve Mezi farklı dünyaları ayrıntısıyla yaratıp sonra da bunu akıcı bir tempo ve sade bir dille anlatma konusunda ciddi bir maharete sahip. Hele o dönemi düşündüğümüzde bu ustalık daha da belirgin gözüküyor.

2010 yılında Linus ve Mezi seriyi zayıflatmadan sona erdirmeye karar verdi. Ama Christin 270 sayfalık Lininil a disparu isimli bir Valerian romanı çıkardığında bu yazının da kapanışı olacak şu sözleri söylemişti: : “Valerian ve Laureline çeşitli şekiller alarak yaşamaya devam edeceklerdir…”

Not (1): Filmden sonra Yapı Kredi yayınları Valerian serisini yayınlamaya başladı. Bu konu ve daha fazla güncel haber için:
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...