29 Mayıs 2017 Pazartesi

Çürük Çeviriler (1) - NTV - Albatros - Yapı Kredi



Aylar önce bilgisayarda bir işle uğraşırken NTV’de bir açık oturum başladı. Moderatör Oğuz Haksever diye biri. Donald Trump’ın başkanlığı ve Amerika konuşulacak. “Önce bir bandımız var, onu izleyip konuşmaya başlayalım” denildi. Bantta Trump’ın konuşması üzerine Türkçe çeviri sesi koymuşlar. Ama simultane falan değil. Zaten İngilizce’yi kısmışlar, arkadan az duyuluyor. Trump diyor ki: “I will build a Great Wall”. Bizim çeviri şöyle: “Harika bir duvar yapacağım”. Sanırsın üç kat pasta falan yapmaya niyetlendi. Biliyorsunuz bizim Çin Seddi dediğimize onlar Great Wall derler. Yani Trump büyük bir duvar yapacağım falan demeye çalışıyor, bizimkiler Great’i harika olarak çeviriyor. Tam bu şoku kahkahalar eşliğinde atlatmaya çalışırken asıl bomba geldi. Trump’a Putin’i soruyorlar. O da şöyle diyor: “People like me, I like them”. Buyrun NTV Türkçesi: "Beni sevenleri ben de seviyorum” . Evet, daha ilkinin şokunu atlatamamışken bunu da duyduk. Aslında Trump’ın söylediği son derece basit: “Benim gibi insanları severim” diyor adamcağız. Putin ile kendisinin benzediğini ifade ediyor sadece. Ve bu basit hataları NTV gibi kaynakları sağlam ve zengin bir kanal, İngilizce gibi bileni nispeten çok olan bir dilde, prime time’da yayınladığı bir dakikalık bantta yapıyor. Vay halimize...

Bu olay beni biraz gerilere götürdü. İki binlerin ikinci yarısında Yapı Kredi’nin Doğan Kardeş ÇR dergisini yeniden yayınlamaya başlaması (Şubat 2006), en azından çocuk dergilerinin altın çağını yaşamış kesim için heyecan verici bir olaydı. Fransa-Belçika ekolüne ilgili ÇR okuyucuları için ise bulunmaz bir kaynak anlamına geliyordu. Artık devir değişmiş olsa da bu alandaki boşluk dolmamıştı henüz. Ben de dergi nostaljisi ile almaya başladım. En sevdiğim ÇR Albatros olmuştu. Devir değişti dedim ya, her ay dergiyi beklemeden bu ÇR’ın albümlerini edinmeye karar verdim. Sonra aklıma çevirisi ile orjinalini kıyaslamak geldi. Keşke bakmasaymışım. Bu mukayeseden sonra tadım kaçtı diyebilirim. Birkaç sayı sonra almayı bıraktım ve sadece orjinalinden bulabildiklerimle ÇR macerama devam etmeye başladım. Şimdi size o günler yaptığım mukayesenin sadece ilk kısmından bahsedeceğim. Zaten notlarım kaybolmuş ve tekrar bakmak zorunda kaldım.

Sadece ilk 4 sayfa için bu karşılaştırmayı yaparken minör önemdeki farklılıkları görmezden geldim. Anlam kaymadıktan sonra ifade biçimlerinin farklı olması kadar doğal bir durum olamaz. Örneğin bir yerde orjinalinde “her gün manşetlerde yeni ölümler boy gösteriyor” diyor, çeviride “her gün cesetlerden bir resmi geçit görüyoruz” şeklinde verilmiş ve gazete kısmı yutulmuş. Ya da orjinali “Voila ou nous mene vos methodes de demoiselle!” olan cümle, “Sizin yüzünüzden buralara kadar geldik’” şeklinde çevriliyor. Oysa orjinali “Yetersiz yöntemlerinizin bizi getirdiği yer ortada”. İşte tüm bu ifade tercihlerini çevirinin tabii bir sonucu olarak bir tarafa koyduğumda dahi daha ilk sayfalarda özensiz bir çeviriyle karşılaşıyoruz. Bunlardan ilk 4 sayfadaki 4 tanesini aşağıya aldım. Haydi bir göz atalım.


Albatros’un birinci sayfasında, dakika bir gol 1 durumuyla karşı karşıyayız.
Orjinalinde “Les ames, comme on les appele ici” cümlesi verilmiş. Yani (deniz kuşlarını kastederek) “Burada onlara ruhlar denir” diyor. Bu cümle “Ruhlar …Buralarda onlara şöyle denir: “ şeklinde çevrilmiş. Yanlış. Orjinalinde onlara ruhlar denir dedikten sonra cümle bitiyor. Sonrasında bunu tasvir eden/tamamlayan şairane bir tavır gözeterek yeni cümlelerle devam ediyor yazar. Yapı Kredi Türkçesindeyse kuşların ruhlara benzetildiği bile havada kalıyor. Siz bu hatayı yapınca anlam bozuluyor ve arkası da kopuklaşıyor. Şiirselliğin canına okunması da cabası.


Devamında “Onların gökyüzü cennetlerinden düşen parıltılı bulutlar”cümlesi var. Yanlış. Onların bizzat kendisi, gökyüzündeki cennetten düşmüş bulutlara benzetiliyor: “Des nuees d’eclats blancs tombee de leur paradis aerien”. Bu şekilde verince yine anlam kaybolup gidiyor. Aslında anlam olarak martıların gökyüzünden düşüp yeryüzünde kirlenen canlılara dönüşmesiyle Ombeline arasında bir paralellik kurularak hikayeye giriş yapılmak isteniyor.



Dördüncü sayfaya geldiğimizde orjinalde şu cümle var. "La Panique…Et tout ça a quinze jours de ma reelection !!" YK çevirisi: “Panik ! Korku ! Yeniden seçildiğim şu 15 günde olup bitene bakın !”. Yanlış. Üstelik basit ve ciddi bir yanlış. Fransızca orjinalinde "Seçimlere 15 gün kala" diyor. Zaten bu kadar sinirlenmesi için daha mantıklı bir durum bu. “Herkes panik içinde. Seçimlere sadece 15 gün kala şu duruma bak!” gibi bir çeviri olmalıydı.


Yine dördüncü sayfaya dönüyoruz. Ombeline, arkadaşlarıyla bir müşterinin dedikodusunu yaparken makyajını yapıyor. İki balonu var. İlki arkadaşlarına verdiği cevap. İkinci kapıya vurulması üzerine "Evet?" demesi. Çeviride ikisi birleştirilmiş ve ikisi de kapıya vurana yöneltilmiş gibi anlaşılmaz bir ifade ortaya çıkmış.

Aslında buradan da bir mantık hatası olduğu anlaşılabiliyor ama orjinali şöyle:
“Hihi! Sauterelle, Sauterelle! Qu’il t’appelait!” Burada arkadaşlarıyla çağıran adamı çekiştiriyorlar ve “Sana çekirge gibi kız diyor” deyip gülüyor. Sonra ikinci balonda “Oui?” diyor. Yani kapıya vurulunca bizim "Evet?" dememize benzer bir ifade. Sadece bu söz kapıyı vurana yöneltilmiş aslında. Oysa çeviride Kimi kimin çağırdığı da kimin kim olduğu da birbirine girmiş durumda.

Fazla yazı olmayan ilk 4 sayfada bile bu hataları görünce zaten insanın canı devam etmek istemiyor. TR’de çevirilerde ciddi hatalara her alanda çok sık rastlandığını görüyoruz. ÇR okurlarının en büyük şansı çizimlerin tercüme edilmesine gerek olmaması herhalde. En azından görüntüyü kurtarıyoruz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...