5 Mayıs 2017 Cuma

Birdy (1984)

NOTLAR
Biri içine kapanık (Birdy), diğeri sosyal (Al Columbato) iki genci buluşturan bir dostluk hikayesi. Philadelphia’da büyüyen iki arkadaşın Vietnam’dan geldikten sonra yaşadığı travmalar. Psikiyatri kliniğindeki otoriter ve doğal olarak mankafa askeri hekim Binbaşı Weiss’a karşı mücadeleleri. İçine sıkıştırıldıkları açmazlara kendilerine göre isyanlar. Şiddet karşıtı. Şiddetin en yaygın ve yoğun kutsanma hali olan savaş karşıtı. Gençlik problemleri. William Wharton’ın romanından uyarlama. Duyguların ön plana çıktığı kuvvetli bir film. Matthew Modine ve Nicholas Cage iyiydi. Prodüktör Alan Marshall ve yönetmen Alan Parker'ın birlikte çalıştığı 7 filmden birisi (Angel Heart, Midnight Express vs..) 

Kavramlaşan Kelimeler: Pigeon Suit – Beyzbol topları - Uçmak

MÜZİK
IMDB’ye göre Peter Gabriel’ın ilk OST işi. Beğenmedim. Ama finaldeki La Bamba iyi geldi, catharsis yaşattı.

SAHNELER
Sokak köpeklerini toplayan adam için çalışmaya başladılar ama köpeklerin mezbahaya satılıp kesileceğini anlayınca adama saldırıp köpekleri serbest bıraktılar. Kötü birşeylere bilmeden alet olmak. Red tuşuna basabilmek. Savaş için mevcut olmayan bir seçenek. 


Birdy odasına girdiğinde evin kedisinin kanaryasını ağzına aldığını gördü dehşetle. Hemen üstüne atladı ve kuşu kurtardı. Kuş ölmemişti. Aslında Vietnam’dan gelen askerlerin hepsinin durumu o kuşun yaşadığında özetlenmiş. Özellikle de Birdy’yi adeta kedinin ağzından kurtarmaya çalışan Columbato.  

Columbato askere giderken Birdy pencereden onu seyrediyordu. Kanarya pencerenin altındaki boşluktan kaçtı. Birdy pencereyi açmaya çalıştı ama yapamadı, sıkışmıştı. Kanarya geri döndü ve camı fark etmeyerek kırarak içeri girdi. Öldü. Vietnam’dan dönen askerlerin dönüşte yaşadıkları olumsuzlukları akla getiriyor. 


Son sahnede ağlamayla gülme arası bir psikolojiye sokuyor insanı. Tuhaf ama güzel bir histi.

ESİNTİLER
Birdy akıl hastanesindeki hücrelerde kendini kafeste hissederek rahatlıyor olmalı.  Zaten oturuşu tünemeye benziyordu. İstemediğim ortamda oturuyorsam sandalyenin kenarına daha yakın oturduğumu fark etmiştim yıllar önce, buna benzettim biraz.  İçe kapanık olanın travması  içeriden, dışa dönük olanınki ise yüzünden yani dışarıdan sunulmuş.

Babası, Birdy’nin okulunda orderly. İyi bir adamdı. Annesinin cadılıklarını dengelemeye çalışıyordu. Filmde yeterince işlenememiş sanki. Kitaba bakmak lazım.

Birdy özellikle güvercinlere ve kanaryalara düşkün bir çocuk. En yakın arkadaşının ismi de Columbato. Yine güvercin (Columba) kelimesinden türetilmiş bir kelime.


Bazen insan bir tercih olarak insanların arasına karışmak istemeyebilir. Self-isolation. Diğerleri onu davet etmesine karşın kendi tercihi bu yönde olabilir. Her self-isolation’ın temelinde diğerlerinin dışlaması yok aslında. Dolayısıyla üzücü bir durum olarak görülmemeli ya da “acınası bir yalnızlık” olarak bakılmamalı her zaman.

Psikiyatri kliniğinin ortamını tercih etmesinde, kendini kafes içindeki kuşlar gibi hissetmesine yardımcı olmasının rolü olabilir.

Özgürlük yoksa, özgürlüğü özleyerek yaşamayı seçmek de bir tercihtir.

ALINTILAR

“O John Wayne özentisi davranışların bizi buralara getireceğini bilemezdik…” Columbato

“I’m starting to worry that I’ll never really fly the way I been goin. Scary is a bird’s life must be, at least they have that. They can always fly away” Birdy


“It was always hard to hurt u Birdy. Real losers never hurt” Columbato

Finalde Columbato yere oturur ve Birdy’ye sarılır:
“I figured out what ur doing Birdy, ur right, We should just hide out and not talk with anybody. And every so often, go crazy.”

“The dream is as real to me now as my waking life. I don't know where one begins and the other ends. I wish I could tell Al, but I'm afraid to. In my dreams, nothing holds me down. Everything's out and away. There's nothing in my life to keep me here anymore. I wish I could die and be born again as a bird.” Birdy


“In a dream, I'm trying to decide what I am. When I sleep I'm givin myself strength. I'm reaching for the force to fly. Perta waits, cups herself to receive me. I hover then lower myself into her. Perta and I become one. I see through her eyes, fly on her wings. Im no longer alone.” Birdy

“I don't trust the guy. Everything's too interesting to him.” Columbato Başhekim için.

“Flying is much more than flapping wings. A bird can flap its wings and not move an inch then when it wants to fly the slightest flick of its wings sends it up against the sky. You have to feel that air has substance and can hold you up. It's mostly a matter of confidence.”  Sınıfta kuşları anlatan Birdy.

“There's nothing in my life to keep me here anymore. I wish I could die and be born again as a bird.” Birdy


WILLIAM WHARTON
(Kaynak: New York Times)
1979 yılında 53 yaşındayken ilk romanı Birdy’yi yayınlıyor. Ozgün ismi Albert du Aime. Aslında ressam. Renkli bir hayatı olmuş. 1925 Philadelphia doğumlu. 17 yaşındayken kendisinin de 250 tane kanaryası vardı ve hayatı boyunca kuş beslemeye devam etti.  Ranzanın üstündeki yatağının altını kafese dönüştürmüş, annesi çok kızarmış ama filmdeki gibi babası arayı bulurmuş, özellikle oğlunun kanarya satışından kazandığı paranın kendisinin marangozluktan kazandığından daha fazla kazandığını görünce. İkinci dünya savaşında kötü şekilde yaralandı. Dönüşte California üniversitesinde Sanat okudu. Sonra psikoloji doktorası yaptı. Los Angeles’ta devlet okullarında sanat öğretmenliği yapmış. Avrupa’ya ressamlık yapmak için gitti. Paris’te eşiyle gemi-evlerde yaşadı ve sokaklarda resim yaptı.Eşi anaokulunda öğretmenlik yapıyordu. İki kere parasız kaldılar ve ABD’ye döndüler.  Uzun süre yazdıklarıyla kimse ilgilenmedi. Resimle geçindi. 1986’da verdiği bir röportajda şöyle der: "Kendimi bir yazar olarak düşünmemem, bana yazar olabilme özgürlüğünü verdi”.  Birdy romanı çok beğenildi. Balinalar için Moby Dick neyse, kanaryalar için de Birdy odur denildi. Romanda kanaryalar hakkında gözlerinin beyninden daha ağır olması gibi her türlü bilgi veriliyordu. 1988’de kızı Kate, kocası ve çocukları bir araba kazasında ölür. Ever After: A Father’s True Story kitabında bu olayı anlatır (1995).

Kate evleneceği çocukla tanıştığında telefonla babasını arar ve sorar:
“Baba, aşk nedir?”
Ödemeli aradığı için Wharton kısaca cevap verir: “Bence tutku, hayranlık ve saygının karışımı. İki tanesi varsa, yürümesine yeter. Üçü de varsa, cennete gitmek için ölümü beklemene gerek kalmaz”.

Diğer kitapları:
Dad (1981) – nesil çatışmaları hakkında. Oğul baba ve dede.
A Midnight Clear (1982) – Amerikalı ve Alman askerlerinin noel ağacı, kardan adam ve korkuluk kullaranarak barışı sağlamaya çalışması
Pride (1985) – Depresyon devrindeki alegorik bir hikaye

Dad ve Midnight Clear romanları da filme çekilmiş. Özellikle Polonya’da kitapları çok sevilmiş.    







Pigeon Suit



Kafesler




Hard-on esprisi







Yasal katliamlar


Rebirth













Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...