“DARKNESS ON THE EDGE
OF TOWN” ALBÜMÜNÜN HİKAYESİ (2010)
Bruce Springsteen ve E Street Band’in dördüncü albümü
“Darkness on the Edge of Town” 1977 yılında 3 senelik bir mahkeme
süercinin belirsizliği ardından yoğun çalışmaların ürünü olarak çıkartılabildi.
Springsteen’in müzikal ve ekonomik bağımsızlığını elde ettikten sonraki ilk albümü..Thom Zimny'nin çektiği belgeselde albümün yapım hikayesi bizzat Springsteen ve
grup üyelerinin ağzından sunulmuş.
NOTLAR
BS: “Bu iş 9-5’Lik değil, 24-7’lik. Bir misyon.”
Van Zandt: “Ne aile ne arkadaş. Hepimiz tüm zamanımızı bu
albüme verdik.”
“Bruce is a man with a vision but at the same time he is a
man in search of a mission”
BS: “Zenginliğin ötesinde, şöhretin ötesinde, mutluluğu nötesinde "müthiş" olmak istiyordum.”
Hayat memat (make-or-break) albümü deniyor.
BS: “Born to Run’dan sonra kendiminkine benzer küçük
kasabalardaki hayata dönüp buraları anlatmak istedim. 1977’de New Jersey’de bir
çiftlikte kalıyordum ve şarkıların çoğunu orada yazdım. 27 yaşındaydım. "Its My
Life” ve “We gotta get out of this place” gibi şarkılar (Animals) ile birlikte
ailemin geçim derdi peşinde koşturmalarından etkileniyordum. Doğduğum yere
bir şeyler borçlu olduğumu hissediyordum. “
BS: “Aslında yetişkin dünyasıyla bir hesaplaşmaydı. Tüm
sınırlamaları ve tavizlerin yanında bir direnç ve yaşamı ciddiye alma
üzerineydi. İnandıklarına nasıl sadık kalacaksın? Her şeye rağmen
inandıklarının hakkını nasıl vereceksin?
Darkness bunları anlamaya çalıştığım bir albümdü.”
BS: “1975’de “Born to Run” ile gelen şöhret beni şaşırttı.
Neler olduğunu anlayamadım. Benim için anlamı neydi bu başarının? Başarı
seyriciyle buluşturdu beni ama bir yandan da hayatım boyunca bağlantılar
kurmaya çalıştığım şeylerden koparttı. Bundan korktum biraz ve değerlerimin
köklerinin büyüdüğüm yerde beraber büyüdüğüm insanlarda ve yaşanmışlıklarda
olduğunu fark ettim. Tüm yaşadığım deneyimler, arkadaşlar…Eğer karşımda bana
sunulan mutlak özgürlüğe kapılsaydım, bu değerlerden kopacaktım. Bunu yapan ve
onları müthiş yapan köklerden uzaklaşan çok insan gördüm.”
BS: “There were two clouds that hung over the writing and
recording of Darkness on the Edge of Town. One was just the success we had. I
had to disregard my own mutation. The other one was just the lawsuit that I
ended up in with Mike.”
Ocak 1976’da menejeri Mike Appel ile mahkemelik oluyorlar.
BS: “The main problem was we could nt record. I was signed to
Mike’s prod. company. That gave Mike the power to decide basically all the
essentials. Adamın malı gibi olmuştum. Bu şartlarda stüdyoya giremezdim.”
Landau: “Mahkemenin ilk kararına göre Bruce, Appel’in
onaylamadığı bir prodüktörle stüdyoya giremiyordu. O da bunu protesto etmek
için hiç stüdyoya gitmemeye karar verdi”
BS: “It was not a lawsuit about money. It was about control.
Who was going to control of my work and my life. Daha başında bunun kendim
olması gerektiğine karar verdim. If I cant go in the studio. I don’t go in the
studio. But I don’t go in under somebody else’s rules”
Animals şarkısını
söylüyor “Its my life. And I do what I want. Its mym mind. And I’Ll think what
I want. Show me I’m wrong. Some day I’ll treat you real fine. Don’t push me.”
BS: “İşler zorlaştı. Konserlerde para kazanıp idare ettik. Ama
çok zorlaştı herşey.”
BS: “Her şeyi kaybedebilirsiniz. Şarkılarınızı sizden
alabilirler. Bir daha albüm çıkartamayabilirsiniz ama içinizdeki sizi
kaybedemezsiniz, onu birilerine kaptırmaya hakkınız yok. “
Bu dönem Bruce’un diğer evlere nispeten uzak olan evinde
prova yapıyorlar.
BS: ”Bu dönemin faydası ait olduğum hayata ve özgürlüğe
dönebilme şansını yakalamam oldu”
BS: “O zamanlar yılda iki albüm çıkması normaldi. Benim ilk
2 albümüm de böyle oldu.”
June 1977’de mahkeme
sonuçlandı nihayet. Şarkılarına ve albüm yapma hakkına kavuşur.
BS: “Bu yaşamımı ortaya koymaya değer bir mücadeleydi aksi
takdirde zaten kendime ait bir yaşamım olamayacağını hissediyordum. Yani başıma
ne gelirse gelsin göze almıştım”
Herkes born to run’a benzer bir albüm bekliyor ama sonuç
bambaşka.
BS: “Öfkeli ve isyankar ama aynı zamanda olgun bir müzik
ortaya çıkartmaya çalışıyordum. Albümü bu düşünce şekillendirdi. Albümdeki
sound’u “sound picture” olarak tanımlıyorlar.”
Max Weinberg: “Cinematic landscape” ortaya çıktı şarkılarda.
Lufgren: “The record maintains that kind of ominuous potentially
hopeful feel throughout.”
Landau: “One phrase that we would use to discuss the sound
of the record as it evolved was the “sound
picture” . What kind of picture was the sound of the record suggesting? We
did want a certain feeling of loneliness. A certain unglamourised, to mix
languages, u know, sound. There was no
sweetening. Like coffee black. ”
Van Zandt: “His first two albums were in truth solo records
and that was the first E Street Band record. “
BS: “In the seventies somebody thought that all this ambient
sound was bad. Stüdyolarda doğal olmayan, sesin izole edildiği ortamlar vardı.
Biz canlı müzik yapar gibi kaydetmek istiyorduk. There was not a hint of a
reverberant sound coming from anything. If u listen to a lot of records from
seventies, the deadness on them, It makes my skin crawl.”
BS: “I need echo. This song is best in the demo. The one
thing this song had was it idid not have class, it had a certain rawness.”
Bateriden çıkan sesi beğenmiyor, haftalarca uğraşıyorlar.
BS: “The problem was this I fantasised these huge sounds. And
so we went to pursue them but they were always bigger in my head. And so we
constantly were chasing something that …was somewhat unattainable. The thing
that I ddnt understand was the fundamental equation at the time. If u get big
drums, the guitars sound smaller. If u get big guitars, the drums get smaller.
Something has to give. Theres only so much sonic range but we ddnt know this.
We just assumed everything could sound huge”
BS: “The sax became an issue on that record. “Born to run” was
more of a urban album. In Darkness, it was a little more heartland, rural. So I
began to say how do I use sax, its very urban.
BS: “Badlands’te önce sax yok, sadece guitar solo vardı.
Kayıttan sorna sax’i yetericne kullanmadıklarını düşünüp gitar solo yerien sax
solo koyduk. “
Bruce sanki patlar gibi onlarca şarkı yazıyor. Born to run”da
9 şarkı vardı, 8’i albüme girdi. Darkness’da belki 70 şarkı vardı,
Clarence: “Bruce tek şarkı için 5 şarkı yazar gibiydi”
BS: “There was a lot of multiversions of all kinds of things.
We were always pulling things apart. I had a big junkyard of stuff as the year
went by. If something wasn’t complete, I pulled out the parts I liked, Like
pulling the parts u need from one car and putting them in the other car so that
car runs.”
“Bruce to this day has notebooks. He’s always diddling , always writing, very aware of things around him. “
Şarkıları defterlere yazıyor ve sürekli açıp okuyor
kayıtlarda. “Zandt Book of Ideas”
diyor.
Zandt ile harika bir prova düeti var. Burada kullanamadıkları şarkıların bir kısmını River albümünde ve Tracks setinde kullanmışlar.
Zandt: “It’s a bit tragic in a way, Cause he woud have been
one of the great pop song writers of all time”
Zandt ile provaları müthişti. Kaptırmışlar kendilerini.
Severek yaptıkları o kadar belli ki…
BS: “I think part of what pop promised and rock promised
was the “never ending now”. The “always”. Its about “living now”. U need to “be
alive right now”..!”
Zandt: “He can write anything for anybody. He ju8st very
much take that for granted. Which is how a lot of our popular songs ended up in
not being released. One great example that would have fit on Darkens was “Because
the Night”, Şarkı yazma kabiliyeti müthişti. Ama bunu yeterince kullanmadı.
Jimmy Iovine (Recording engineer) Patti Smith’in ve Bruce’un
albümünde çalışıyor o sırada. Record producer olmak istiyor. Patti’nin
albümünde sona yaklaşırken otelde Bruce Patti’yle nasıl gidiyor dedi. Ben de
herkesi yakalayabilecek bir şarkı henüz bulamadığımı söyledim. Yani single
bulamadın öyle mi diye sorar. Evet dedim. Ne yapacaksın diye sordu.
BS: “ O şarkıyı bitiremeyeceğimi biliyordum çünkü aşk
şarkısıydı. O zamanlar bu tarz şarkıları nasıl yazmayı bildiğimi düşünmüyordum.”
Patti Smith sonradan kocası olarak sevgilisinin aramasını
beklerken dinliyor ilk kez Bruce'un verdiği şarkıyı. Çok etkileniyor. Tekrar tekrar dinliyor.
Kendi tarzına ve hislerine yakın buluyor. “Anthemic tone. It was in my key.”
Patti Smith: “Sevgilim Fred geç aradı ama sinirlenmedim ona
çünkü o arada şarkıya kendi istediğim sözleri eklemiştim. Tek hit parçam bu
oldu. “
Landau:”Darkness için yazılmış iki büyük hit “Fire” ve “Because
the Night” albüme giremedi. Bence Bruce hit olacağını düşündüğü bir şarkının kendisini
temsil etmesini istemiyorsa albüme koymaktan vazgeçiyordu.
Daha çok Landau , Bruce ve Zandt dümende kayıtlarda.
BS: "Landau is a pop formalist , roots in gospel and soul. Steve likes thngs noisier and thrashier"
BS: “I enjoyed their discussions and opposing opinions. I didn’t
want any one person to have too much control over the direction the music was
taking. So I yin-yanged a little bit. It was just the way I played it.”
BS: “The explosion of punk dawning in 1977 hoşuma giden
şeyler vardı. Similarity in spirit somewhere. “
BS: “İlk defa country music dinlemeye başladım. Hank Williams
şarkıları dinledim. Konuları daha yetişkinlere yönelikti.”
Max Weinberg: “Born to run’da “haydi bebeğim kaçıp gidelim”
diyorduk. Darkness’da ise “böyle kaçıp gidemeyiz”e döndü olay.
BS: “Darkness on the Edge of Town” is a meditation on where
u’re going to stand. With who and where are u gonna stand? Not forsaking. Your
inner lief force. How do u hold on to these things. How do we do justice and
honor to these things. That was the question the record asked over and over and
over again.”
Promised land – How do we honor the community?
Factory – How do we honor the life that our parents sisters
live?"
BS: “For some reason that was something that really mattered
to me…and that mattered to me a lot.”
BS: “Factory – that was just the paradox of earning ur
living and getting life from a place that also takes a lot out of u. Which is
just something I saw as a kid. My dad lost his hearing. As a child I’d brign
him his lunch. He was worjing in the plastics factory at the time. The machines
were whirring and whirring, huge machines, and he was cutting big long pieces
of plastic. These days people’d wear these big headsets but in those days no.
He didn’t even see me for minutes because the noise was so great. His back was
to me and I was saying Dad but he couldn’t hear me because the machines were so
loud.”
BS: “Greetings öncesi yazdıklarıma bakınca hiç beğenmiyorum. Bad
words. Bad verses. Ama bu şekilde öğreniyorsun. Sanatçı içgüdülerinle
yürüyorsun başta çünkü sanatçı aklın henüz gelişmemiş. Deneyip duruyorsun ve “that
doesn’t feel right “ diyorsun. Kararlarını böyle içgüdü yordamıyla veriyorsun.”
BS. “Racing in the Night’ın yığınla farklı versiyonu vardı.
Hatta birinde kız yoktu.Sonunda kızı da ekleyince gencin yolculuğu anlam
kazandı. Sorduklarım hep kızlı versiyonu beğendi.”
BS: “A lot of the songs deal with my obsession with the idea
of sin. What is it? What is it in a good life? Because it plays an important
place in a good life also. How do u deal with it? U don’t get rid of it. How do
u carry ur sins. That’s what the people in the Racing in the street are trying
to do.”
BS: “Life is no longer wide open. Adult life is a life of a
lot of compromises. But theres some essential things u don’t want to
compromise. So figuring those things out. “
BS: “Whats the part of life where u head to compromise to whatever, pay your bills, get along, feed ur kids, make ur way through the world? Whats the part where theres a part of urself u cant compromise with or lose urself? “
50-60 şarkı kaydettikten sonra kimse hangilerinin albüme
gireceğini bilmiyor.
BS: “After recording and listening to all the stuff, I
stirpped the record down to its barest and most austere elements. And I decided
I wanted something that felt like a tone poem. I didn’t want any distractions
from the narrative of the stories that I was telling.Also I wanted to have a
sort of apocalyptic grandeur. “
BS: “I think born to run and darkness were beginnings of the
story. I was beginning to tell the story that I will tell for most of the rest
of my work life.”
Radio Interview: 1978