Will Eisner |
“İş zekasının arkasında açlık yatar. Bence fikirler için de aynı şey geçerli. Yıllar önce bir konuşma yaparken birisi eserlerimdeki fikirleri nereden bulduğumu sordu. Cevabı basitti: kötü beslenme, yani kötü şartlar.”
1930’lara
gelindiğinde çizgiromanlar çok yaygınlaşmıştı. Bazen sadece bir iki sayı sürseler
de bir süre sonra farklı isimlerle ama aynı karakterleri kullanarak yeniden piyasaya
sürülebiliyorlardı. Strip’ler ise bu şekilde yeni düzenlemelerle ve konularla
farklı piyasalarda tekrar yayınlanmaya uygun değildi. Pulp dergilerinin artık
modası geçmişti ve bazıları çizgiroman işine giriyordu. Fiction House isimli bir pulp yayıncısı da bunlardan biriydi ve Jumbo Comics isimli 64 sayfalık büyük
boy bir çizgiroman dergisi çıkarmaya karar verdi. İlk sayının içeriğini tamamen
Eisner ve Iger stüdyosu sağladı. İşler açılmıştı ve Eisner artık tek başına
siparişlere yetişemiyordu. Dick Briefer, Jacob Kurtzberg (Jack Kirby), Mort Meskin gibi isimler de stüdyo için çalışmaya başladı. Tarzan’ın dişi versiyonu olan Sheena, Queen of
the Jungle bu dönemde sipariş üzerine yaratıldı ve Mort Meskin
illüstrasyonlarıyla hayat buldu. Fiction House’un eskiden çıkardığı Jungle
Stories pulp dergisinin çizgisine de uygundu. Stüdyoda çizgiromanlar grup halinde
yaratılıyordu. Herkes ortaya fikirler atıyor, son form verilene kadar çoğunun
bir katkısı olmuş oluyordu. Genelde karakteri ve ana konuyu Eisner bulur sonra
diğerlerine geliştirmeleri için havale ederdi. Çoğunlukla kapakları Eisner çizerdi.
1938’de artık Eisner ve Iger stüdyosu iyice büyümüş, piyasadaki neredeyse tüm çizgiroman kitaplarına iş üreten geniş bir ekip haline gelmişti. 1937 ile 1939 arasında çizgiroman dünyasının meşhurları arasına katılacak Bob Kane, Jack Kirby, Lou Fine gibi pek çok isim bazen tam zamanlı bazen serbest olarak Eisner ve Iger stüdyosunda çalıştı. Lou Fine çocukken suçiçeği geçirdiği için sol bacağı zayıf düşmüş ve okuldan uzak kalmıştı. İçine kapanık sessiz bir gençti. Hikaye yazmaktan çok verileni en titiz şekilde çizmeyi severdi. Kısa zamanda işleri herkesin dikkatini çekti. Fine’in hayranları arasında Joe Kubert de vardı.
Eisner
ile Fine’ın kimyası tuttu ve üretken bir işbirlikleri oldu. Eisner onunla
çalışmaları hakkında şunları söyler:
”There are writers capable of inspiring an
artist, bringing things out of him that he might not have known were there.
There has to be a kind of emotional welding between the two where trust takes
place. That’s why we worked so well together.”
Lou Fine |
Aslında
çizgiroman kitaplarının yeni yaygınlaştığı o günlerde eserlere uydurma imzalar
atılırdı ve böylece yayıncılar başka bir sanatçıyla çalışmaya başlasalar dahi yayıncı aynı
hikayeye ya da kahramana devam edebilirdi. Yani sanatçılar işlerinin sahibi
değildiler. Eisner dahi sayısını bile hatırlayamadığı takma isimle eserler
üretti.1938
yılının başlarında Eisner ve Iger stüdyosuna Cleveland’dan bir posta ulaştı.
İçinden bir mektup ve iki çizgiroman çıktı. Çizgiromanlardan biri casusluk hikayesi diğeri ise kostümlü bir süper kahramandı. İkisi de ne Eisner’in ne de
Iger’in hoşuna gitmedi. Standartların altında bir iş olduğunu düşündüler. Yazar
Jerry Siegel ve çizer Joe Shuster’in kendilerini geliştirmeleri gerektiğini
düşünüyordu Eisner. Uzun bir mektup yazarak henüz New York’a gelmeye hazır olmadıklarını
söyledi. Eisner o zamanlar söylendiği gibi kostümlü kahramanları sevmiyordu.
Lisedeyken daha erişkinlere yönelik bir şeyler yapmak istemiş ama ne resim ne
de edebiyatta istediği etkiyi yapabilecek kadar yetenekli olmadığını
düşünmüştü. Çizgiroman ise fark yaratabileceği bir alandı. Böylece kariyerinde
aldığı isabetli kararlarla anılan Eisner bilmeden önemli bir fırsatı tepmiş
oldu. Aslında bu konuda yalnız değildi. Süpermen o dönem neredeyse tüm
çizgiroman editörlerine gitti ama hiçbirinden olumlu yanıt alamadı.
Danny
Fingeroth, Clark Kent: Jews, Comics, and the Creation of Superhero kitabında
süpermen ve diğer süper kahramanların Hitler’e ve Nazizm’e karşı bir tepki
olduğunu yazdı:
"The creation of a legion of special beings, self-appointed to protect the weak, innocent, and victimized at a time when fascism was dominating the European continent from which the creators of the heroes hailed, seems like a task that Jews were uniquely positioned to take on. One might say they were cornered into it. The fantasy of godlike beings who could solve our problems was a cry of hope as well as of despair, as the Jews were the canaries in the coal mine of hate that was Nazism, sounding a simultaneous cry for help and a warning that you could be next."
"The creation of a legion of special beings, self-appointed to protect the weak, innocent, and victimized at a time when fascism was dominating the European continent from which the creators of the heroes hailed, seems like a task that Jews were uniquely positioned to take on. One might say they were cornered into it. The fantasy of godlike beings who could solve our problems was a cry of hope as well as of despair, as the Jews were the canaries in the coal mine of hate that was Nazism, sounding a simultaneous cry for help and a warning that you could be next."
Süpermen’in
doğmadan yok olup gitmesine sürpriz olaylar engel oldu. 1938 başında
Wheeler-Nicholson'ın işleri pek iyi gitmiyordu Yeni çıkarttığı
Detective Comics de başarılı olamamış, borçlarına yenileri eklenmişti. Bunun
üzerine Action Comics isimli yeni bir çizgiroman kitabı üzerinde çalışmaya
başladı. Başarılı olursa durumu biraz daha idare edebileceğini düşünüyordu. Ucuz işler alıyor ama bunları kalitelilerle aynı fiyata satıyordu.
Action Comics’e gelecek vaad eden yeni işler ararken Superman eline geçti.
Jerry Siegel ve Joe Shuster ile daha önce farklı işlerde çalışmıştı. Süpermen
gazete strip’i olarak planlanmıştı ama çizgiroman kitabına da uyarlanabilirdi.
Fakat Wheeler bunların hiçbirini gerçekleştiremedi. Çalışma arkadaşlarından
Donenfeld borçlarına karşı dava açınca Wheeler firmasını ona satmak zorunda
kaldı. Kimse Süpermen’in ya da Action Comics’in fark yaratacağını ummuyordu.
Yaratıcıları bile 130 dolarlık bir çek karşılığı tüm haklarını devretmişlerdi.
Action Comics çıkar çıkmaz kimsenin beklemediği bir şekilde patladı. Satışların
başarısı gittikçe yükseldi. Bu durum Donenfeld ve Liebowitz için tam bir piyango olmuştu. Sürpriz başarı aynı zamanda Amerkan çizgiroman
piyasasında süper kahramanların ortaya çıkışının da ilk habercisiydi.
Toni Blum |
Eisner’in
hayatında iş dışında hiçbir şeye yer yoktu. Bir keresinde ortağı Jerry Iger
tanıdığı olarak sunduğu bir kadını ayarlayarak Eisner’le çıkmalarını sağladı.
Eisner kadınla yemeğe çıktı ve sonra yattılar. Ertesi gün Iger’ı gördüğünde tanıştırdığı için çok teşekkür etti. Iger ise Eisner’in saflığı karşısında bir
kez daha şaşkınlık içindeydi çünkü randevuyu bir fahişeyle ayarlamıştı.
Çizgiroman işinin patlamasının bazı olumsuz sonuçları da oldu. Sadece para kazanmak için çizgiroman işine girmek isteyen iş adamları ve özenti sanatçılar türedi. Fox Publications bunlardan biriydi. Victor Fox, National Comics’ten ayrılarak Süpermen gibi bir piyango yakalayabileceğini düşündü ve kendi yayınevini kurdu. Eisner ve Iger ile çalıştılar. Eisner’e göre kendini çok büyük gören bir adamdı. Piyasaya borç takıp duruyordu. Matbaaya o kadar çok borcu vardı ki, iflas ederse alacaklarını hiç kurtaramayacağını düşünen matbaacılar işe dönebilmesi için onu tekrar finanse ediyordu. Altın çağın efsanesi Joe Simon kısa bir süre baş editörü olarak çalıştığı için anılarını yazdığı The Comic Book Makers kitabında ondan bahseder ve onu çizgiromandan hiç anlamayan ama piyasanın kralı olduğunu düşünen biri olarak tanımladıktan sonra Kooba Kola mevzusuna değinir: “Fox ne olduğu belli olmayan ürünlerini tanıtımını çizgiroman kitapları aracılığıyla yapardı. Bunlardan en tuhafı Kooba Kolaydı. Coca Cola’Nın 1940 yılında revaçta olmasından hareketle çizgiromanların iç kapaklarında Kooba kola reklamları çıkmaya başladı. Bununla da kalmadı kapaklarını getirenlere küçük oyuncak hediyeler verileceği duyuruldu. Dünyanın en yeni ve en iyi içeceği olarak tanıtılıyordu. Fakat sonunda Kooba kola diye bir ürünü kimse göremedi. Biz bile tek bir şişesine dahi rastlamadık.”
Victor Fox |
Fox
ne istediğini tarif eden bir not verdi. Eisner burada yazılanlara harfiyen riayet
etti. Ortaya çıkan sonuç Süpermen’in tıpatıp aynısıydı. Eisner Wonder Man’in
saçlarını sarı yapmış, kostümünün renkleriyle oynamıştı oynamasına ama bu da
durumu kurtarmaya yetmiyordu. Wonder Man’in süper güçlerini bir yüzükten alması
dışında her şeyi Süpermen'le aynıydı. Hatta kapak resmi bile Action Comics
birinci sayısı ile benziyordu. Süpermen’in yayıncısı Donenfeld Eisner’in
korktuğu gibi Fox’u mahkemeye verdi. Eisner ifadeye çağrıldı. Mahkemeden önce
Fox Eisner’le buluşup neler söylemesi gerektiğini söyledi. Kopya niyeti
olmadığını söylemesini istedi.
Eisner benim kopya niyetim yoktu, senin
talimatlarını uyguladım deyince Fox niyetini anladı. Eğer mahkeme aleyhlerinde
sonuçlanırsa onlara borcu olan parayı asla alamayacağını söyleyerek üstükapalı
tehdit etti. Eisner her zamanki gibi bu konuşmayı Iger’la tartıştı. Iger
işlerinin selameti açısından Fox’un söylediği gibi ifade vermesinin daha iyi
olacağını söyledi. Peki mahkemede ne
oldu? Eisner’e göre genç bir idealist gibi davrandı ve gerçeği söyledi. Hatta The
Dreamer isimli otobiyografik eserinde olayı böyle yansıttı. Buna karşın çizgiroman
gazeteciliği yapan Ken Quattro 2010 yılında Eisner’in 1939 Kasım’ında verdiği
ifadeye ulaştı ve yayınladı. Burada yazılanlara göre Eisner aynen Victor Fox’un
istediği şekilde bir ifade vermişti. Action Comics’i okumadığını, Wonder Man’i
Kızılmaske’yi temel alarak yarattığını söylüyordu. Sonuçta Fox mahkemeyi
kaybetti ve Eisner ile Iger’a beş kuruş para ödemedi.
Mort Meskin |
Wonder
Man olayı Eisner'in ortağı Iger’la da aralarının soğumasına yol açtı. Jerry Iger’ı pek
önemsemediğini ve sadece işin ticaret kısmından anladığını daha önce etrafına söylemişti. Aynı
dönemde Eisner’in eski okul arkadaşı ve o dönemde de serbest olarak beraber
çalıştığı Bob Kane, Bill Finger ile birlikte Bat-man karakterini yarattı. İlk
kez Detective Comics dergisinin 27. sayısında okurla buluştu. Süpermen’deki
gibi bir patlama olmadı ama tepkiler iyiydi. Eisner de artık ses
getirecek bir iş yaratmak istiyordu. Bu sefer beklediği fırsat
ayağına gelecekti.
Gelecek
Yazı: Spirit başlıyor