1 Mayıs 2017 Pazartesi

Will Eisner Yazı Dizisi (3)

Will Eisner
Will Eisner Yazı Dizisi Ana Sayfa

“İş zekasının arkasında açlık yatar. Bence fikirler için de aynı şey geçerli. Yıllar önce bir konuşma yaparken  birisi eserlerimdeki fikirleri nereden bulduğumu sordu. Cevabı basitti: kötü beslenme, yani kötü şartlar.”

1930’lara gelindiğinde çizgiromanlar çok yaygınlaşmıştı. Bazen sadece bir iki sayı sürseler de bir süre sonra farklı isimlerle ama aynı karakterleri kullanarak yeniden piyasaya sürülebiliyorlardı. Strip’ler ise bu şekilde yeni düzenlemelerle ve konularla farklı piyasalarda tekrar yayınlanmaya uygun değildi. Pulp dergilerinin artık modası geçmişti ve bazıları çizgiroman işine giriyordu. Fiction House isimli bir pulp yayıncısı da bunlardan biriydi ve Jumbo Comics isimli 64 sayfalık büyük boy bir çizgiroman dergisi çıkarmaya karar verdi. İlk sayının içeriğini tamamen Eisner ve Iger stüdyosu sağladı. İşler açılmıştı ve Eisner artık tek başına siparişlere yetişemiyordu. Dick Briefer, Jacob Kurtzberg (Jack Kirby), Mort Meskin gibi isimler de stüdyo için çalışmaya başladı. Tarzan’ın dişi versiyonu olan Sheena, Queen of the Jungle bu dönemde sipariş üzerine yaratıldı ve Mort Meskin illüstrasyonlarıyla hayat buldu. Fiction House’un eskiden çıkardığı Jungle Stories pulp dergisinin çizgisine de uygundu. Stüdyoda çizgiromanlar grup halinde yaratılıyordu. Herkes ortaya fikirler atıyor, son form verilene kadar çoğunun bir katkısı olmuş oluyordu. Genelde karakteri ve ana konuyu Eisner bulur sonra diğerlerine geliştirmeleri için havale ederdi. Çoğunlukla kapakları Eisner çizerdi.  

1938’de artık Eisner ve Iger stüdyosu iyice büyümüş, piyasadaki neredeyse tüm çizgiroman kitaplarına iş üreten geniş bir ekip haline gelmişti. 1937 ile 1939 arasında çizgiroman dünyasının meşhurları arasına katılacak Bob Kane, Jack Kirby, Lou Fine gibi pek çok isim bazen tam zamanlı bazen serbest olarak Eisner ve Iger stüdyosunda çalıştı. Lou Fine çocukken suçiçeği geçirdiği için sol bacağı zayıf düşmüş ve okuldan uzak kalmıştı. İçine kapanık sessiz bir gençti. Hikaye yazmaktan çok verileni en titiz şekilde çizmeyi severdi. Kısa zamanda işleri herkesin dikkatini çekti. Fine’in hayranları arasında Joe Kubert de vardı.

Eisner ile Fine’ın kimyası tuttu ve üretken bir işbirlikleri oldu. Eisner onunla çalışmaları hakkında şunları söyler:

”There are writers capable of inspiring an artist, bringing things out of him that he might not have known were there. There has to be a kind of emotional welding between the two where trust takes place. That’s why we worked so well together.”

Lou Fine
O dönem stüdyoda çalışanlar arasında en meşhur olacak Jack Kirby idi. İleride Joe Simon ile birlikte Kaptan Amerika’yı yaratacak, sonrasında ise Stan Lee ile birlikte çalışarak Marvel’ın ağır toplarından Fantastik Dörtlü, X-men, Silver Surfer, ve Hulk’ı ortaya çıkaracaktı. Eisner ve Iger’da çalışmaya başladığında henüz 19 yaşında ama yeteneği belli olan bir gençti. Eisner’in onunla ilgili hatırladığı en çarpıcı anılardan birisinde Eisner stüdyonun yeni taşındığı binada havlu hizmetinden memnun kalmaz. Fakat o işi yürüten ortalıkta takım elbiseyle dolaşan dönemin çetelerinden birisidir. Adamlarından biri stüdyoyu ziyaret eder ve sorunu çözmek istediklerini söyler. Eisner başka bir firmayla çalışmakta diretir. Adamsa binanın hizmetini kendilerinin verdiğini söyler. Bağrışmaya başlarlar. O sırada Jack Kirby çizim masasından kalkar ve bir hışımla odaya girerek “Sizden hiçbir halt istemiyoruz. Alın hizmetinizi de çekin gidin lan” diye bağırır. Karşısındaki adamdan çok daha kısa boylu olan Jack Kirby New York’un tehlikeli mahallelerinden birinde büyüdüğü için caydırıcı saldırgan tavırlar sergilemeye alışıktır. Eisner o kısacık boyuyla Jack Kirby’nin adama diklenişini hala gülümseyerek hatırlar.

İsim değiştirme o yıllarda sadece çizgiroman piyasasında değil, Hollywood’da da sık rastlanan bir durumdu. Bunun sebebi genelde Yahudi’lere iyi gözle bakılmamasıydı. Ama Stan Lee gibi bu durumu farklı şekilde açıklayanlar da vardır: “Çizgiroman yazdığım için utanıyordum ve ileride yazacağım romanları kötü etkilememesi için Stanley Lieber yerine Stan Lee ismini kullandım”. Örneğin Nicholas Viscardi İtalyan ismini Nick Cardy olarak değiştirdi çünkü İtalyan-karşıtı şakalar duymaktan gına gelmişti.

Aslında çizgiroman kitaplarının yeni yaygınlaştığı o günlerde eserlere uydurma imzalar atılırdı ve böylece yayıncılar başka bir sanatçıyla çalışmaya başlasalar dahi yayıncı aynı hikayeye ya da kahramana devam edebilirdi. Yani sanatçılar işlerinin sahibi değildiler. Eisner dahi sayısını bile hatırlayamadığı takma isimle eserler üretti.1938 yılının başlarında Eisner ve Iger stüdyosuna Cleveland’dan bir posta ulaştı. İçinden bir mektup ve iki çizgiroman çıktı. Çizgiromanlardan biri casusluk hikayesi diğeri ise kostümlü bir süper kahramandı. İkisi de ne Eisner’in ne de Iger’in hoşuna gitmedi. Standartların altında bir iş olduğunu düşündüler. Yazar Jerry Siegel ve çizer Joe Shuster’in kendilerini geliştirmeleri gerektiğini düşünüyordu Eisner. Uzun bir mektup yazarak henüz New York’a gelmeye hazır olmadıklarını söyledi. Eisner o zamanlar söylendiği gibi kostümlü kahramanları sevmiyordu. Lisedeyken daha erişkinlere yönelik bir şeyler yapmak istemiş ama ne resim ne de edebiyatta istediği etkiyi yapabilecek kadar yetenekli olmadığını düşünmüştü. Çizgiroman ise fark yaratabileceği bir alandı. Böylece kariyerinde aldığı isabetli kararlarla anılan Eisner bilmeden önemli bir fırsatı tepmiş oldu. Aslında bu konuda yalnız değildi. Süpermen o dönem neredeyse tüm çizgiroman editörlerine gitti ama hiçbirinden olumlu yanıt alamadı.

Eisner, Jack Kirby ve eşi
Danny Fingeroth, Clark Kent: Jews, Comics, and the Creation of Superhero kitabında süpermen ve diğer süper kahramanların Hitler’e ve Nazizm’e karşı bir tepki olduğunu yazdı:

"The creation of a legion of special beings, self-appointed to protect the weak, innocent, and victimized at a time when fascism was dominating the European continent from which the creators of the heroes hailed, seems like a task that Jews were uniquely positioned to take on. One might say they were cornered into it. The fantasy of godlike beings who could solve our problems was a cry of hope as well as of despair, as the Jews were the canaries in the coal mine of hate that was Nazism, sounding a simultaneous cry for help and a warning that you could be next."

Süpermen’in doğmadan yok olup gitmesine sürpriz olaylar engel oldu. 1938 başında Wheeler-Nicholson'ın işleri pek iyi gitmiyordu Yeni çıkarttığı Detective Comics de başarılı olamamış, borçlarına yenileri eklenmişti. Bunun üzerine Action Comics isimli yeni bir çizgiroman kitabı üzerinde çalışmaya başladı. Başarılı olursa durumu biraz daha idare edebileceğini düşünüyordu. Ucuz işler alıyor ama bunları kalitelilerle aynı fiyata satıyordu. Action Comics’e gelecek vaad eden yeni işler ararken Superman eline geçti. Jerry Siegel ve Joe Shuster ile daha önce farklı işlerde çalışmıştı. Süpermen gazete strip’i olarak planlanmıştı ama çizgiroman kitabına da uyarlanabilirdi. Fakat Wheeler bunların hiçbirini gerçekleştiremedi. Çalışma arkadaşlarından Donenfeld borçlarına karşı dava açınca Wheeler firmasını ona satmak zorunda kaldı. Kimse Süpermen’in ya da Action Comics’in fark yaratacağını ummuyordu. Yaratıcıları bile 130 dolarlık bir çek karşılığı tüm haklarını devretmişlerdi. Action Comics çıkar çıkmaz kimsenin beklemediği bir şekilde patladı. Satışların başarısı gittikçe yükseldi. Bu durum  Donenfeld ve Liebowitz için tam bir piyango olmuştu. Sürpriz başarı aynı zamanda Amerkan çizgiroman piyasasında süper kahramanların ortaya çıkışının da ilk habercisiydi.

Toni Blum
Eisner belki Süpermen’i reddederek büyük bir hata yapmıştı ama Süpermen satışlarının patlaması onun da işine yaradı. Hem de birçok açıdan. Çizgiroman piyasası müthiş bir genişleme gösteriyor, tüm yayıncılar yeni kostümlü kahramanlar ısmarlıyordu. İşler iyice açılmıştı. Stüdyoya yeni sanatçılar aldı. Bunlardan biri Alex Blum diğeri ise onun yazar kızı Toni Blum’du. O zamanlar sekreterlik dışında kadınlar çizgiroman piyasasında yok gibiydi. Sanatçıların stüdyo ortamındaki erkeksi şakalaşmaları, küfürlü konuşmaları, ve içki içmeleri kadınlar için uygunsuz bir ortam oluşturuyordu. Toni Blum stüdyoya adım attıktan sonra herkesin dikkatini çekti. Eisner fikirlerini Toni Blum’a anlatıyor, o da bunları hikayeleştiriyordu. Eisner’in hayatında işinden başka bir şey yoktu ama Toni ile yakınlaştılar. Kısa bir süre çıkmaya başladılar ama sonrasında ilişki bitti. Eisner bu konuya The Dreamer albümünde yer verdi ama Toni’nin ismini Andrea olarak değiştirdi.

Eisner’in hayatında iş dışında hiçbir şeye yer yoktu. Bir keresinde ortağı Jerry Iger tanıdığı olarak sunduğu bir kadını ayarlayarak Eisner’le çıkmalarını sağladı. Eisner kadınla yemeğe çıktı ve sonra yattılar. Ertesi gün Iger’ı gördüğünde tanıştırdığı için çok teşekkür etti. Iger ise Eisner’in saflığı karşısında bir kez daha şaşkınlık içindeydi çünkü randevuyu bir fahişeyle ayarlamıştı.

Çizgiroman işinin patlamasının bazı olumsuz sonuçları da oldu. Sadece para kazanmak için çizgiroman işine girmek isteyen iş adamları ve özenti sanatçılar türedi. Fox Publications bunlardan biriydi. Victor Fox, National Comics’ten ayrılarak Süpermen gibi bir piyango yakalayabileceğini düşündü ve kendi yayınevini kurdu. Eisner ve Iger ile çalıştılar. Eisner’e göre kendini çok büyük gören bir adamdı. Piyasaya borç takıp duruyordu. Matbaaya o kadar çok borcu vardı ki, iflas ederse alacaklarını hiç kurtaramayacağını düşünen matbaacılar işe dönebilmesi için onu tekrar finanse ediyordu. Altın çağın efsanesi Joe Simon kısa bir süre baş editörü olarak çalıştığı için anılarını yazdığı The Comic Book Makers kitabında ondan bahseder  ve onu çizgiromandan hiç anlamayan ama piyasanın kralı olduğunu düşünen biri olarak tanımladıktan sonra Kooba Kola mevzusuna değinir: “Fox ne olduğu belli olmayan ürünlerini tanıtımını çizgiroman kitapları aracılığıyla yapardı. Bunlardan en tuhafı Kooba Kolaydı. Coca Cola’Nın 1940 yılında revaçta olmasından hareketle çizgiromanların iç kapaklarında Kooba kola reklamları çıkmaya başladı. Bununla da kalmadı kapaklarını getirenlere küçük oyuncak hediyeler verileceği duyuruldu. Dünyanın en yeni ve en iyi içeceği olarak tanıtılıyordu. Fakat sonunda Kooba kola diye bir ürünü kimse göremedi. Biz bile tek bir şişesine dahi rastlamadık.”

Victor Fox
Victor Fox, Eisner ve Iger’la de çalışıyordu. Bir gün Eisner’in hiç hoşlanmadığı bir teklifle geldi. Süpermen’in bir taklidini yapmalarını istiyordu. İsmi Wonder Man olacaktı. Eisner teklifi duyar duymaz huzursuz oldu. Iger herhangi bir iş gibi baktı ve Fox’un talebi olduğu için risk olmadığını savundu. İyi kazanıyor olmalarına karşın geniş kadrolarını tutabilmek için müşteri kaybetmeyi göze almaya gerek olmayacağını düşünüyordu Iger.

Fox ne istediğini tarif eden bir not verdi. Eisner burada yazılanlara harfiyen riayet etti. Ortaya çıkan sonuç Süpermen’in tıpatıp aynısıydı. Eisner Wonder Man’in saçlarını sarı yapmış, kostümünün renkleriyle oynamıştı oynamasına ama bu da durumu kurtarmaya yetmiyordu. Wonder Man’in süper güçlerini bir yüzükten alması dışında her şeyi Süpermen'le aynıydı. Hatta kapak resmi bile Action Comics birinci sayısı ile benziyordu. Süpermen’in yayıncısı Donenfeld Eisner’in korktuğu gibi Fox’u mahkemeye verdi. Eisner ifadeye çağrıldı. Mahkemeden önce Fox Eisner’le buluşup neler söylemesi gerektiğini söyledi. Kopya niyeti olmadığını söylemesini istedi.
Mort Meskin
Eisner benim kopya niyetim yoktu, senin talimatlarını uyguladım deyince Fox niyetini anladı. Eğer mahkeme aleyhlerinde sonuçlanırsa onlara borcu olan parayı asla alamayacağını söyleyerek üstükapalı tehdit etti. Eisner her zamanki gibi bu konuşmayı Iger’la tartıştı. Iger işlerinin selameti açısından Fox’un söylediği gibi ifade vermesinin daha iyi olacağını söyledi. Peki  mahkemede ne oldu? Eisner’e göre genç bir idealist gibi davrandı ve gerçeği söyledi. Hatta The Dreamer isimli otobiyografik eserinde olayı böyle yansıttı. Buna karşın çizgiroman gazeteciliği yapan Ken Quattro 2010 yılında Eisner’in 1939 Kasım’ında verdiği ifadeye ulaştı ve yayınladı. Burada yazılanlara göre Eisner aynen Victor Fox’un istediği şekilde bir ifade vermişti. Action Comics’i okumadığını, Wonder Man’i Kızılmaske’yi temel alarak yarattığını söylüyordu. Sonuçta Fox mahkemeyi kaybetti ve Eisner ile Iger’a beş kuruş para ödemedi.

Wonder Man olayı Eisner'in ortağı Iger’la da aralarının soğumasına yol açtı. Jerry Iger’ı pek önemsemediğini ve sadece işin ticaret kısmından anladığını daha önce etrafına söylemişti. Aynı dönemde Eisner’in eski okul arkadaşı ve o dönemde de serbest olarak beraber çalıştığı Bob Kane, Bill Finger ile birlikte Bat-man karakterini yarattı. İlk kez Detective Comics dergisinin 27. sayısında okurla buluştu. Süpermen’deki gibi bir patlama olmadı ama tepkiler iyiydi. Eisner de artık ses getirecek bir iş yaratmak istiyordu. Bu sefer beklediği fırsat ayağına gelecekti.

Gelecek Yazı: Spirit başlıyor  
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...