20 Mayıs 2017 Cumartesi

L'Exil - Cumhuriyetçi Sürgünü - Fabuel / Minguez







EXIL (Sürgün)
Yazar: Henri Fabuel, Jean-Marie Minguez
Çizer: Jean-Marie Minguez
Siyah-beyaz
104 sayfa
2013

KONU
Noel arifesi. Fransa’da kendini kapana kısılmış gibi hisseden bir adam pencerede ailesini beklerken yağan karı seyrediyor. Karşısındaki bembeyaz manzara huzur vermek yerine acı dolu anıları depreştirdikçe çaresizlik çöküyor üzerine.

Sürgün ÇRı, bir ailenin yaşadığı çalkantıların ve ayrılıkların hikayesi olsa da, İspanyol iç savaşı ve sonuçları da başrolde diyebiliriz. Francisco Parilla Almenara faşist darbecilerden kurtulmak için hem memleketinden hem de eşi ve çocuklarından ayrılarak kaçmak zorunda kalır. Olayların birbirini kovaladığı çetin bir yolculuk olacaktır bu. Adil ve mutlu bir İspanya hayali paramparça olmuştur. Cumhuriyetçiler vatansız kalmışlardır adeta. Ellerinde kalan sadece sağ kalabilme umududur artık. Bu uğurda İspanyol Cumhuriyetçi’lerin çıktıkları kaçış yolculuğu Pirene dağlarını aşarak vardıkları Fransa’da esir muamelesi görmeleriyle sonlanır. Kamplara tıkılırlar. Horlanırlar. Onlar için Fransa artık yağmurdan kaçarken tutulan doludur.

YAPIM AŞAMASI
“Anneanne, biz İspanyol değil miyiz? Fransa’ya nasıl geldik?”
“Jean-Marie, gel yanıma otur bakalım, artık büyüdün sayılır, şimdi anlatacaklarımı iyi dinle ve asla unutma…”

Jean-Marie Minguez çocukkken ninesinin bir yemekten sonra anlattığı dedesiyle ilgili hikayeyi hiç unutmaz. Adeta ikinci bir kimlik gibi bu hikayeyi de zihninin bir köşesinde hep tutar. Minguez bir ÇR festivali vasıtasıyla rastladığı yazar Henri Fabuel’le sohbet etmeye başlar. İkisi de İspanyol asıllı olduğundan konu Fransa’ya yerleşme sebeplerine geldiğinde, ailelerinin aynı korkunç olay sonrası Fransa’ya kaçmış olduğunu öğrenirler. Artık bu konuda beraber bir çalışma yapmalarının kaçınılmaz bir sorumluluk haline geldiğini hissederler. Retirada adı verilen ve Barselona’nın faşistlerin eline geçtiği 1939 kışında başlayan o korkunç “Cumhuriyetçi Göçü”, ÇR alanında da sesini duyurabilecek iki vicdanla sonunda karşılaşmıştır.

ÇR sanatçılığı konusunda kendi kendini yetiştiren ve bu albümde gerçekçi bir çizgi takip eden Minguez bir röportajında yapım aşamasıyla ilgili şu cümleleri kullanır: “Bu ÇR üzerinde çalışırken çok şey öğrendim. Öğrendikçe daha fazla öğrenme isteği duydum içimde. Sonunda bu albüm adeta bir "çizgi-belgesel" haline geldi diyebilirim.”

TARİHİ FON VE BELGESEL ÇİZGİLER
İspanyol iç savaşı 1936-1939 yılları arasında meydana geldi ve binlerce kişinin ölümünün üstüne 500.000’i aşkın Cumhuriyetçi’nin Franko’nun zalim diktatörlüğünden Fransa’ya kaçmasına sebep oldu. Bu kaçış hiç kolay olmadı. Sınırdaki amansız Pirene dağlarından yokluk içinde göç eden Cumhuriyetçiler kayıplar verdiler. İşin kötüsü Fransa’da da onları iyi günler beklemiyordu. Günümüzde haber bültenlerine de konu olduğu üzere (Calais kampının boşaltılması), topraklarına vuran bu göç dalgasına Fransızların tepkisi hoşgörülü ve konukseverce olmadı. İspanyol göçmenlerin çoğu adeta köle gibi çalıştırıldı ve insan yerine konmadı.

#DirenCumhuriyet
Tanıtımında “un exode sans precedent” yani “daha önce görülmemiş bir sürgün” olarak verilse de Türklerin hem Balkanlarda hem Kafkaslarda uğradığı katliam ve tehcirler gibi daha büyük boyutlu pek çok trajediyi bizler yakından biliyoruz. Çoğumuz büyük ebeveynlerimizden benzer hikayeleri dinledik. Sanat kaliteli bir hatırlama ve hatırlatma aracı olarak kullanılmadıkça, tarih ders kitaplarına gömülmeye mahkum edildikçe, geçmişin kabuslarından kitlesel dersler alınması mümkün olmuyor ve aynı trajediler tekrarlanıp duruyor.

Cumhuriyetsiz kalmanın vatansız kalmakla eş anlamlı olduğu bu gerçek hikayede özellikle biz Türkler için ibret alınacak hayati yönler olduğunu düşünüyorum. Bu ülkenin Cumhuriyetçi’lerinin asla bir "Retirada" yaşamaması dileğiyle...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...