26 Ocak 2021 Salı

"...Soğuk, Utangaç, Narsist ve Psikopat..."


“La Casa de Papel”in dördüncü sezonunun ikinci bölümünü seyrederken Profesör için polis kayıtlarında yapılan tarifi duyunca gülmeye başladım. Adamlar beni tarif edenleri tekrarlamıştı sanki :) Bakın ne demişler:

“Emotional coldness, compulsive narcissism, pathological shyness, psychopathic traits.”

Hahaha. Bu polislerden ve akademisyenlerden ancak böylesi beklenir. Yine de bu memur kafalı .avşaklardan olacağıma saydıkları sıfatların hepsini tercih ederim. 

E o zaman bu tanımın hakkını verdiğim bir minik yazımı buraya taşıyayım da altı boş kalmasın. Bakın ne demişim geçenlerde bir başka mecrada:

***

Korkunç şeyler yaşanmasından başka çare yok. Gerçek bu.

Bilinçlenme; okumayla, televizyonla, okulla, internet’le, sözle, yazıyla, aileyle, devrimle olmuyorsa o halkın dehşetli şeyler yaşayarak insanlaştırılmasından başka bir seçenek kalmıyor. Tabiat anladıkları dilden konuşuyor sonunda. Gerek ekonomik gerek toplumsal gerek tıbbi açıdan kırıp geçiriyor bu mahlukları.

Artık hiç üzülmüyorum çığlıklarını duyduğumda, perişanlıklarını gördüğümde. Ne yaşlılara ne çocuklara. Ne kadına ne erkeğe. Beter olun, beter olun ki bir an önce ya siz kurtulun ya biz diye geçiriyorum içimden. Biliyorum ki kolay bir yolu yok. Anladım ki iyilikle olmayacak. Hakikatin sopasını kafalarına vurmadığında, cehennem ateşine odun taşımış oluyorsun.

Hayat, asalaklara değil aklın peşinden gidenlere gülümsüyor. Memur kafalı bir toplumun hiçbir geleceği olamaz, olmuyor. Kendinizi kandırabiliyorsunuz ama yaşam silip atıyor yalanlarınızı da, yasalarınızı da. Torunlarınızı bile.

Diyeceğim o ki,

Güneşsiz günler göreceğiz çocuklar.
Kapkara günler görmeliyiz dostlar
Onlar güneşin kıymetini bilene kadar
Tek dostumuz bizi saklayan karanlıklar

Hakikat ancak hecelenebiliyor
Gece daha yeni başlıyor
Kapkara günler görmeliyiz dostlar 
Sıkı durun, henüz sabaha çok var.

***

Bu arada pusudaki kahpe kalabalığa karşı en büyük direniş neşeli olmaktır bence. İyice nefret ediyorlar senin hiçbirini takmadığını gördüklerinde. Çıldırıyorlar resmen! Ne büyük bir haz..!

Çok becerebildiğimi söyleyemem ama yine de ara sıra dansedip şarkılar söylemek insana iyi geliyor. Neşe iyi bir ilaç. Hatta bazen bir silah. Aşağıda linkini verdiğim sekans coşturucuydu, belki başkalarının da hoşuna gider, buraya bırakıp kaçıyorum.

Bendeniz soğuk, utangaç, narsist ve psikopat kale komutanınız. Bir daha ne zaman uğrarım bilmem. Sherwood'un şen asilerine selam olsun. 



...Cerco un centro di gravità permanente
Che non mi faccia mai cambiare idea sulle cose sulla gente...
Avrei bisogno di
Cerco un centro di gravità permanente
Che non mi faccia mai cambiare idea sulle cose sulla gente...

Ahahaa...harikasınız çocuklar...!! Günlerce söylerim ben bunu şimdi. Tam da İtalyanca'ya merak saldığım günlerde. 

Cerco un centro di gravita permanenteeee

Arrrrivederrrciiiii..!




Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.

9 Ocak 2021 Cumartesi

"Barbarları Beklerken" ve Kahpe Kalabalık


Coetzee'nin "Barbarları Beklerken" romanını birkaç yıl önce okumuştum. Filmini de geçenlerde seyrettim. Zaten fazla beklentim yoktu, düz bir uyarlama olmuş, bir katkı yapmıyor, sadece kitabı okumak yeterli bence. Ama hazır yeni seyretmişken neler düşündürdü  mümkün olduğu kadar az sansürlü içimi dökeyim, saklanmak ve saklamak büyük dert oluyor  bir süre sonra. Başıma gelmedik ne kaldı ki diye soruyor insan kendi kendine. 
 
Uygarlık hele de soyluluk, zalimliğe ya da adaletsizliğe benden senden demeden karşı koyan toplumlara has bir özellik. 

Adaletsizliğe karşı durmayan, hatta çanak tutarak küçük çıkarlarının peşinde sürtükleşen yaşatmamaya yeminli zavallı toplumların onurdan ya da haysiyetten söz etmesi ancak alay konusu oluyor.

Utanç verici bir sabıka kaydından başka bir şey olmayan öne çıkarttıkları tarihlerinden katlettikleri kurbanların çığlıkları hala duyuluyor.

Ne sanata ne bilime anlamlı bir katkılarını göremediğimiz bu habis haydutların ahlaksız ayinlerine alet etmedikleri değer kalmıyor.

Nankörlüklerinde birlik olup en alçak planlarda beraber olan barbar toplumların yeryüzünden silinip gitmesi, azalarak yok olması en büyük dileğim.

Ve onlar…

Tüm bu vahşetin ortasında, tasallut toplumlarının içinde akıl sağlığını ve şahsiyetini korumaya çalışan, azınlıkta kaldığı için türlü türlü fiziksel, psikolojik, ekonomik ve toplumsal işkenceye maruz kalan, mükemmel olmasa da vicdanlı ve haysiyetli olmaya gayret edenler…Hayata dair en basit hazların dahi zehir edildiği başına buyruklar…Hem içeriden hem dışarıdan darbe üstüne darbe yiyen o güzelim insanlar…O kadar kıymetlisiniz ki.


Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...