Biyoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Biyoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2019 Salı

"Animal Life": Hayvan Yaşamları (Kitap) (2008)

Çocukluğumdan beri hayvanlara meraklıyımdır. Önce kendini yakın hissetme, yemek verme, sevme gibi davranışlarla kendini belli etti, hayvan - insan arkadaşlığını konu alan filmlere kitaplara daha fazla ilgi duymaya başladım, sonra işin öğrenme boyutu da eklenince iyice zevkli bir hal aldı. Mesela çocukken Gelişim yayınlarından "Hayvanlar Ansiklopedisi" diye bir kaynak fasikül fasikül yayınlanırdı. Haftalıktı galiba. Bakkallara bile dağıtılırdı bu tip yayınlar o dönem, ben de koşa koşa gidip alırdım çizgiroman, dergi, ansiklopedileri. O zamanlar daha oyun bilgisayarları bile yoktu, yani bu yayınlar dünyayla tek bağımız gibiydi. Hayvanlar Ansiklopedisinin dili ağırdı ama özellikle resimlerine bayılırdım. Sonradan Frankfurt hayvanat bahçesinin de müdürlüğünü yapmış meşhur bir Alman zoolog olan Bernhard Grzimek'in eseri olduğunu öğrendim. Bir gün ondan da bahsetmek isterim. 


Hayvanlar alemi uçsuz bucaksız bir alan, her yeni bilgi kırıntısı yepyeni meraklar uyandıran bir devasa bilim dalı. Hele işin içine fizyoloji, anatomi ya da etoloji gibi dalları da dahil ettiğinizde karşınızdaki muazzam çeşitlilik hayran bırakıyor ve bitmek bilmez bir öğrenme isteği doğuruyor. 

Ülkemizde de hayvansever insanlar var. Sayıları az değil. Fakat bunlarda bir eksiklik gözlemliyorum. Bakın bir olay üzerinden anlatacağım. Bir sahil kasabasında yaşarken sabahları yürüyüş yapıyordum. Yolumun üstünde martılara ekmek atan insanlar oluyordu. Onları gördükçe içimi bir mutluluk kaplar, yürüyüşüm daha da keyifli olurdu. Sonra bu insanlarla konuşmaya başladım. Aralarında genci yaşlısı kadını adamı her türlü insan vardı. Hoşbeşten sonra konuyu ekmek attıkları martıların farklarına getirdim. Bazılarının daha küçük, bazılarının sarı gagalı, bazılarının siyah ayaklı, bazılarının lekeli kanatlı olduğunu ve farklı türler olup olmadığını sordum. Hiçbirinden bir cevap alamadım. Hatta 30 küsur yıldır martıları besliyorum diyen adam bile bir şey diyemedi.

Foto net'ten, karşılaştıklarımdan biri değil. 

Yanlarından ayrılıp daha ıssız kesimlere doğru yürürken düşündüm. Sabahın köründe kalkıp martıları beslemeleri ne kadar saygıdeğer bir işti. Kedi köpek besleyenler de çok vardı. Kesinlikle değerli bir davranıştı. Fakat bu sevginin niye bir merak yaratmadığını sorguladım. 30 yıl martılara yemek vereceksin ve farklılıklarını merak etmeyeceksin. İnternet çağında olmamıza karşın evinde bir bakmayacaksın. Bunların ayağı kırmızıyken diğerinin niye sarı diye belki 300 yıl devam etse 300 yıl merak etmeyecek. Evinde iki tuşa basıp öğrenme ihtiyacı duymayacak. Burada bir eksiklik olmalıydı.

Belki de sadece martılarla ya da hayvanlarla ilgili bir durum değil bu. Bilgiye yönelik merak konusunda bir zayıflığımız var. Böyle bir geleneğimiz yok gibi gözüküyor. Oysa olmalı. Ülkede kaynak kitap sektörünün durumuna baktığımızda kolayca görülebilecek bir toplumsal gerçeğimiz bu. Halbuki sevmek bir başlangıç olmalı, bizi öğrenmeye götüren kutsal bir başlangıç. Sevdiğimiz konular ne olursa olsun bilgi açlığı hissettirmeli. Öğrenmekten zevk alan insanlara dönüştürmeli bizi. Sevgi bir köprü görevi görmeli, yakınlaştırmalı, başkalaştırmalı, donatmalı bizleri.

Dünyada hayvanlarla ve başka bir çok konuyla ilgili ekip çalışması ürünü şahane kitaplardan çok var. Zaten bu gevezeliğimin sebebi de bunlardan birinden haberdar etmek insanları. Kitabımızın ismi “Animal Life”. American Museum and Natural History’nin hazırladığı bu eser konuya ilgi duyanlar için başucu kitabı olabilir. Roman gibi baştan sona da, ilginizi çeken kısımları parça parça da okuyabilirsiniz. Yaşadığımız görsel çağa uygun olarak nefis fotoğraflarla bezeli ve yazı kısmı tadında tutulmuş. Neredeyse her sayfada ortalama 3-4 foto var. Süs kitabı kadar cazip görselleri olmasına karşın kısa ama öz metinleriyle bir kaynak kitap. Hiç sıkılmadan sayfalarca okuyuveriyorsunuz. 

Charlotte Uhlenbroek

"Animal Life" kitabının ilk edisyonu 2008 yılında çıktı. Baş Editör Charlotte Uhlenbroek. Bir zoolog. Dünyanın dört yanında hayvanlarla ilgili projelerde görev almış bir isim. BBC'nin efsane Natural History Unit kısmında yıllarca belgesel hazırladı ve sundu. Yığınla belgeseli ve kitapları var. Kendini TV'den geri çekmeden önce bayrağı Attenborough'dan alacak diye yazılıyordu.  

İşin taksonomisinden (sınıflandırma) başlıyor, evrim, anatomi, davranış, üreme, avlanma gibi pek çok ana konuda yüzlerce hayvandan örnekler veriyor. Toplamda 500 küsur sayfa. 

Fotoğraf yönünden alabildiğine zengin olmasının yanında ilüstrasyonlar, şemalar, bilgi kutucukları, tablolar ve diyagramlarla anlamayı kolaylaştıran bir ekip çalışmasının ürünü. Bazen sayfalarca yazının anlatamadığını bir şema hemen anlamanızı sağlayabiliyor.100 tane belgesel seyretseniz alamayacağınız teorik bilgi derli toplu bir şekilde verilmiş.


Sadece yetişkinler için değil, çocuklar ya da gençler için de değerli bir çalışma. Okullardaki biyoloji kitapları diğer derslerde olduğu gibi insanı biyolojiden soğutacak kadar berbat. Öğretmenlerin çoğunun ruhsuzluğunu söylemeye bile gerek yok. Zoolojiye ilgi duyan, hayvanları seven çocukları işin farklı bir boyutuyla tanıştırması açısından da bu tarz kitaplar çok faydalı. Belki bir çocuğun hayatta ne yapmak istediğine karar vermesine, yaşamını düzenlemesine, anlam katmasına yardımcı olabilir. Hala tekrar tekrar karıştırıyorsam, çocukken elime geçse herhalde Kur'an hatmedenler gibi ezberlerdim böyle bir kitabı. Aslında buna benzer çok kitap var ve bu sadece birisi. Hepsini temsilen burada yer vermek istedim. Artık blogda yavaş yavaş kitaplardan bahsetme zamanı da geldi. 

Çinlilerin 2014 yılında çevirdiği bu kitabın Türkçesi yok. Daha da kötüsü bu konuda benim bildiğim doğru dürüst tek bir Türkçe kitap yok..! Dolayısıyla bir kez daha tekrarlayalım. Dil öğrenin arkadaşlar. Türkçe'yi korumak ayrıdır, Türkçe'ye hapsolmak ayrı. Turiste yol tarif etmek, gezilerinizde anlaşabilmek, kız tavlayabilmek ya da daha kolay iş bulabilmek için değil, öncelikle yaşamınızı uygarlaştırmak ve bilgiyle donatmak için, sevdiğiniz alanlarda kendinizi geliştirebilmek için, eleştirel bir bakış kazanabilmek için, dilin düşüncelerinize bulaştırdığı zihniyetlerden kurtulabilmek için,  medeni dünyanın konuştuklarından geri kalmamak için dil öğrenmek zorundasınız. Geçmişimizle övünüp duruyoruz ama anadiliyle yetinebilecek kalitede işler ortaya koyabilmiş bir milletin çocukları değiliz ne yazık ki. Böyle söyleyince aklıma Bedri Rahmi Eyüboğlu geldi.  O unutulmaz şiirindeki gibi 3 tane olmasa da bir tane bilmeye, hem de çok iyi bilmeye mecbursun genç kardeşim. Sırası gelmişken o acı gerçeği ifade eden şiirinin son kısmını da buraya alıntılayalım:  

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernuş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
                                                Bedri Rahmi Eyüboğlu

Charlotte Uhlenbroek'in sunuş yazısı, bu tanıtımın kapanış cümleleri olsun. Hayvanlarla ilgili bir şeyler öğrenmek isteyen herkese bu kitabı tavsiye ederim. 

This book reflects the extraordinary body of work carried out by biologists who have devoted years, often whole lifetimes, to the patient observation of animals in the field and in the lab and to designing ingenious experiments to learn why animals behave in the ways they do. Some species have been very well studied and we know an extraordinary amount of detail about their behavior; others are barely known and as yet we only have tantalizing glimpses into their lives.

Written by a team of respected biologists and illustrated with fantastic photography that jumps off the page at you, this book really puts the “life” into wildlife. The great biologist E.O. Wilson said, “Once you know an animal’s behavior… you know its essence.” I hope that this book helps capture the essence of animal life on this planet and makes us ever more determined and equipped to protect it.



http://www.kolbykirk.com/news/2008/09/22/first-look-animal-life-by-charlotte-uhlenbroek/

http://www.kolbykirk.com/news/2008/09/22/first-look-animal-life-by-charlotte-uhlenbroek/

Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.

1 Mart 2018 Perşembe

Son Alice Roberts Kitabı: Tamed (2017)

İmza günü - hardcover edisyonu

Belgesellerini yıllardır takip ettiğimiz Prof. Alice Roberts’ın son kitabı geçen yılın sonuna doğru çıktı. 10 tane hayvan ve bitkinin yabani kökeninden bugünkü “evcil ya da ehil” diyebileceğimiz haline evrilişi üzerinde duruluyor. 

İncelemek için köpek, buğday, mısır, sığır, tavuk, patates, at, pirinç, elma ve insan seçilmiş. 
En son genom analizlerinden arkeolojik bulgulara çeşitli bilim dallarının vardıkları ortak sonuçlar teknik bir dile kaçmadan mümkün olduğu kadar basit şekilde özetlenerek aktarılmış. Özellikle genetik incelemelerin ağırlığı köken araştırmalarında gittikçe ağırlık kazanıyor. 

paperback 
Konular bağımsız olduğu için kitap parça parça da okunabiliyor, sırayla gitmenize gerek yok. Ben henüz köpek ve atı okudum. Fırsat buldukça devam ediyorum.

Bir eleştirim olabilir; böyle geniş zamana yayılmış bir konu verilirken şema ve timeline kullanılsaydı anlaşılırlığın artacağını düşündürttü. Düz yazı bu tarz “süreç” analizlerinde kesinlikle desteğe ihtiyaç duyuyor. Aksi takdirde on binlerce yılı kapsayan bir aralıkta ileri geri gidip gelirken kafa karışıklığı oluşması işten bile değil. Buna karşın 2017 yılı literatürünün dahi çoğunun sonuçlarını içermesi açısından olabildiğince güncel bilgiler içeren bir çalışma.

Alice kitaptan sonra bir de Britanya turuna açıktı. Konferanslar, imza günleri;koşturdu epey.   
Paperback, hardcover ve ekitap olarak piyasaya sürüldü.  
Konuya ilgi duyanların çok şey öğrenecekleri kesin olan güncel bilgilerle dolu bir kitap.


Kapanıştan anlamlı iki paragrafı buraya alıntılıyorum:

***
"We understand domestication much better today than we did just a decade ago. The boundaries we’d drawn between the tamed and the wild back then were too robust and rigid. As we’ve been unravelling the stories of our allies, we’ve also illuminated the evolutionary history of our own species. Like them, we’re hybrids. Moving around the world, colonising new landscapes, we interbred with our ‘wild’ relatives, just as horses, cattle, chickens, apples, wheat and rice did too.


Now we’re everywhere – and our domesticated species are global phenomena alongside us. It’s obvious that the evolutionary success of our domesticates depends a great deal on us, but the success of other species which have not been sown, grafted, bred and bridled by us also depends on their ability to survive in a world profoundly influenced by our existence – and that of our domesticated allies. We don’t just need to tend the species that have teamed up with us. We need to nurture the untamed wildness – now, more than ever. We can’t plough on with the idea that we can separate ourselves from the rest of nature; we need to learn how to live with it. It feels like the challenge of this century is learning how to accept those interrelationships, to thrive with the wildness, not always to fight it."

***

NOT: Kitap notlarını matbu kitapsa satırların altının çizilmesi ve derkenarlar, ekitapsa üstünün renklendirilmesi ile tuttuğum ve bu notlar TV/belgeseldeki gibi görsel desteğe ihtiyaç duymadığı için genelde buraya aktarmayı düşünmüyorum.  







Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır. .

3 Nisan 2017 Pazartesi

100 Büyük Buluş - Biyoloji


100 Greatest Discoveries: Biology
Genelde Discovery'nin tüm belgesellerinde olduğu gibi burada da yapı sorunlu. Konular dağınık. Swish-swoosh fazla. Yeterince kafa yorulmamış. Zaten mümkün değil bu kadar zamanda Biyoloji Tarihini anlatmak ama daha iyisi olabilirdi. Üç beş bir şey öğreniliyor yine :)  

NOTLAR
Carnegie Institution – Joseph Gall - Cell Biologist
Antonie van leeuvanhoek’s (leuvınhuğk)primitive microscope replikasını gösteriyor.


First Microscope
Discovered protozoa in the pond water, bacteria and sperm. Pirinç bir metal levhaya lens takılmış. Portatif.

1831 – cell nucleus
Robert Brown – nucleus ismini koydu ortadaki yapıya. Bitki hücresinde.
Schwann tadpole’da aynı yapıyı aradı. Onlarda da vardı. 

Archaea
Prokaryot (genetik materyali hücre zarı içinde) ve ökaryot (genetik materyali çekirdek içinde) olan canlılar olarak ikiye ayrılıyor canlılar 1900’lerin başında.
1970’de Carl Woese – molecular scientist
Single-celled organisms called archaea
A life form that can live everywhere on the planet including the most extreme environments
Hydrothermal vents on the ocean floor. Very extreme environment. Temperatures here fluctuate wildly within just a few inches. From schorching to freezing. They live miles into eart, thriving where even iron minerals dissolve.
Bazıları archaea’nın ökaryotların atası olduğunu düşünüyor. 

Carl Woese
Mitosis
German Walther Fleming ilk kez yayınlamış. 1881 (tadpole tail’de gösterdi.
Meiosis
Meiosis ismini Alman Weismann koyar.

Cell Differentiation
Bir noktada stem cells (pluripotent cells) farklılaşmaya gidiyor ama bu değişimin mekanizması açıklanabilmiş değil.

They showed that after a cell becomes a liver cell, it is not irreversible. Not irreversibly determined. By perturbing their environment inside the cell, u could activate gene that were usually never used. 



Yani bir plasticity var. Değişebilme anlamında. Bu hücrelerin programlanma mekanizmalarını araştırarak tedavi arayışına regenerative medicine diyorlar. Mesela kan hücrelerinin farklı organlarda farklı görevler de üstlenebileceği gösterilmiş.


Deney
Tüm hücrelerinde green fluorescent protein olan bir fare. Jellyfish geni aktarmışlar. Ears, eye, tail. Bu parlaklığı markör olarak kullanıp nerelere gidip ne yaptıklarını araştırıyorlar.

Krebs Cycle
Hans Krebs. Broke-off cells by grindin animal tissue.
Sugar’dan ATP üretimi paternini gözlemliyor.
Mitochondria
Phenomenon of respiratory control (Mitochondria has to use the energy very efficiently)
Aynı zamanda olympic medalist in sailing
Dr. Britton Chance
Mitochondriologist diyebiliriz. Biochemist
Hala bisikletle geliyor işe :)


Neurotransmission
Nerve cell communication
Henry Dale (Studying physiology of nerve signals)
Kediye adrenalin verip kalp ritmindeki değişikliğe bakacak ama değişmediğini görüyor. Birden hatırlıyor ki biraz önce kalp ritmini yavaşlatan ilaç verdiği kediyi kullanmış yanlışlıkla. Aklına bir fikir gelmiş. Demek ki nöronlar arasındaki bağlantı kimyasaldır, elektriksel değil. Lois ile beraber çalışmış. İlk kurbağayı saline a koyup vagus nerve’i stimüle etmiş. Heart beat slowed. Sonra bu solüsyonu diğer frog’un kalbine uygulamış. Elektrik uygulamadan kalp yavaşlamış. Demek ki ilk kurbağanın salgıladığı bir madde etkili oldu ikincide. Kimyasal iletişim olduğu anlaşılmış.

Hormones
1903. İki Brit physiologist. Bayliss and Starling food digestion process’I araştırıyor. Digestive juices’ın mideden geçtikten sonra salındığını anladılar ama mekanizma neydi?
Deney planladılar. Yeni yemek yemiş köpeğin kanını midesi boş olan bir kediye verdiler. İkinci köpeğin pankreası digestive juice salgılamaya başladı.
Small intestine’e ulaşınca ince bağırsak bir chemical madde üretir bu pancreasa gider, pankreas secretion produce helping digestion (secretin adı verilir bu kimyasala). Yeni bir kimyasal madde grubu. Hormonlar demişler bunlara. Şimdiye kadar 50’den fazla hormon tanımlanmış.

MACROSCOPIC BIOLOGY
Photosynthesis
1771 Joseph Priestley . Mum fanus konduğunda sönünce “air injured” demiş. Jar içine mint leaf koydu bu sefer. 10 gün bıraktı. Sonunda yaprak hala yeşildi. "Air was fresh" olarak ifade etti durumu. Nedenini tam anlayamadı.
Dutch Ingenhousz duplicated the xperiment. Yaprağın güneş görmesi gerektiğini anladı.
1774’te Priestley O2’yi keşfetti.


Tropical Biodiversity
Tropical reinforests are the richest source of biodiversity on the planet.
Tüm türlerin %50’si tropical rainforest’ta. Earth surface’ın %2’sine tekabül ediyor.
Kanser ilaçlarının çoğu tropical rainforest’taki birkilerden yapılıyor.

Ecosystems
1930’ların dustbowl’u. American midwest became a wasteland afetr years of draught.
Top soil turned to dust.
British Ecologist Arthur Tansely, dustbowl karşısında biyolojiye dar bakıldığını ortaya atıyor. Çevreyi tüm faktörleriyle bütün olarak değerlendirmek lazım diyor. Ecosystem terimini ortaya atıyor. Güneş sistemi gibi ekolojinin de üstünde ve altında bağlı olduğu pek çok sistem olduğunu söylüyor.
Ecosystem approach

2 Nisan 2017 Pazar

Omurgalıların Yükselişi - Triumph of the Vertebrates E1/2


OMURGALILARIN ZAFERİ - SUDAN KARAYA GEÇİŞ SÜRECİ - E1/2
Sunucu: David Attenborough

Evrim, Paleontoloji. Sudan çıkış süreci gibi konularda fosil bulgularına dayanarak yapılan bilimsel tahminler. Konunun meraklısı dışındakiler için sıkıcı ama ilgilenenler için seyredilmesi gereken bir belgesel. İki bölümlük. İlkinin notları aşağıda. 

NOTLAR

First signs of a backbone when?
China’da bir kalıntı var. China is the new frontier for fossile discoveries.
Güneyde Yunan province
Hayvan denizde ölürse bakteriler hızla yer, iskelet kalır.
Şimdiye kadar 200 farklı tür bulunmuş bu yatakta.fsdfgCambrian dönemi
Sadece suda yaşam olan çağ
Notocord is the forerunner of the backbone

Myllokunmingia 




Myllokunmingia
the first known vertebrate. 500 milyon yıl önce
Sağa sola dalgalandıkça omurgada dalgalanıyor. İleri hareket gerçekleşiyor.

Fish – amphibian – reptiles (can survive driest places)- birds – mammals -

Lamprey eel




Lamprey eel
İngiltere’de  sonraki bir aşama.
Solucan gibi ve normal bir ağzı yok. Kuyruğu yassı bir yüzgeci andırıyor.
İlk vertebrate’in de bu tarz olduğu düşünülüyor.Sudan çıkmış balık modeli.
Mouth, only a simple opening. No jaws. fsdf

Maine, New England
Shark and rays, and skate fish appeared 420 milyon yıl önce. Cartilage var. 
Aradaki 80 milyon yılda çene gelişimi incelenebilir diye düşünüyorlar. Simple opening’den çene’ye evrim.
mermaid pouch
Embryo döneminde vertebrate’leri izleyerek bu soruya cevap arıyorlar.

Skate's eggs deniz dibine mermaid pouch denilen derimsi keseler içinde bırakır. Bu keseyi açıp yumurta sarısı ile besleyerek gelişimini gözlüyorlar.
Foldlar var toraksta. Skate’te those furthest from the head form the rigid arches of the gills, üstteki iki tane alt ve üst jaw ı meydana getiriyor.
Skate fish fetüsü

İnsan Fetüsü

Skate fish
İnsanda alttakiler (alt resimde renkli olanlardan) larynx ve throat forms. Superior olanlar (iki kırmızı) ise yine çeneleri oluşturur.

solda skate fish, sağda insan. 















Prayunnanolepis
410 milyon year old
Çeneler var.
Fore-fins önde belli oluyor. 
Daha eskilerde de fin görülmüş ama bunda pelvic fins de var.

Prayunnanolepis fosili


Prayunnanolepis reconstruction
Unlike, sharks, carp have skeleton of Ca phosphate
Animation Bone: collagens var. Hard Ca add strength. The collagen can still bend slightly under pressure.

 Collagens with Ca
Şu anda 35.000 balık türü varmış.

450 milyon yıl önce ilk plantlar sonra wormlar sonra insects colonized earth. 
Polonya’da önemli bir fosil site var.
Peki vertebrates nasıl sudan karaya çıktı? Appendages ne zaman nasıl kazanıldı?
British Natural History Museum 

British Natural History Museum 

British Natural History Museum 
British Natural History Museum dünyadaki en geniş bitki ve hayvan türü örneği içeren müze

Coelocanth – belki bunun yüzgeçleri ekstremiteye dönüşmüş olabilir mi?
Plants karada yaşamaya başlayınca bir yaşam ortamı oluşuyor ve sudaki canlılar için cazibe merkezi oluyor.
Coelocanth


Tiktaalik

Tiktaalik

Tiktaalik
Tiktaalik
A local inuit name
Flexible jaw a sahip.
Limb yapısı sadece yüzenlerden farklı ve kara hayvanlarının anatomisine en benzeyen örnek.

İlk karaya çıkış sonrası amphibians evrimleşiyor.
Artık oksijeni sudan değil havadan almak zorundalar. Yeni bir evrimleşme lazım yani.
Gills karada kurur ve çalışmaz.

Chinese giant salamander – biggest living amphibian (Wild China E1'de görmüştük)
Suda derisiyle oksijen alıyor. Kafasını çıkardığında burun deliklerinden de havadan o2 alabiliyor. İki pouch var, basit lung görevi gören. 

Newt

Chinese giant salamander

Chinese giant salamander
7000 amphibian var şu anda
Salamanders, frogs and newts
İki ana özellikleri var. Derileri moist olmalı. Yoksa ölürler ve yumurtaları jelly benzeri sıvıyla moist içinde, en iyisi suda olmalı.
Lizard'la amphibian farkı, amphibian’ın derisinin moist olması.
Derileri mikroskop altında kıyaslıyor
Lizard’da keratin fazla. Scales oluşmuş dışarıdan. Su beden içine izole edilmiş.

Reptiles’ın sudan çıktıktan sonra ikinci challenge, yumurtalarını nasıl su olmadan saklayacakları?
Günümüzde dışta kalsiyum içte fibrous inner shell var egg shell'de
9500 reptile species var

230 milyon yıl önce dinozorlar
Sadece Çindeki kayalıklarda 150den fazla dinozor türü bulundu
Dünyada ise 1000 den fazla türKalçada radikal bir değişiklik var.
İlk reptillerde bacaklar iki yana açıldığı için yere yakın kalıyordu beden. Bacaklar vücudun altına çekildi.

Sinosauropteryx
The missing link between dinosaurs and birds?
Çinde bir kalıntı var.
Two legged cat-size dinosaur kalıntısı çıkmış mesela

Sinosauropteryx
Beijing’de dinosaur evolution inceleyen iyi bir merkez var
Kısmi fur var kemik üzerinde. Kuşluğa gidiş?

Beijing Museum of National History
Anchiornis

Filaments turned into feathers here
Can it fly?
Ağaçta beslendikten sonra aşağı yavaş düşmek için kullandı diyor. Not flying but gliding
9000’den fazla kuş türü var bugün
Meteor çarpması sonucu mass extinction of dinosaurs inanılıyor.
65 milyon yıl önce.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...