Inside Nature's Giants etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Inside Nature's Giants etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mart 2017 Pazar

Inside Nature's Giants - Kutup Ayısı


Inside Nature’s Giants serisinin en zayıf bölümüyle karşı karşıya olduğumuzu hemen duyuralım. İncelenecek kutup ayısı bulamayınca bir son dakika golü haricinde canlı bir teşrih izlemekten ziyade yerel avcıların avladığı kutup ayılarının etinden ve derisinden faydalanmasına tanıklık ediyoruz. İlk 15 dakika ekibin komşu olduğu bir başka araştırmacı gruptan aldığı çevre kirliliği ile ilgili bilgilerle geçti. Onlar da kutup ayılarının kanındaki toksik maddeleri inceleyerek dünya kirliliği hakkında çıkarımlar yapmak için gelmişler. İki ekip yerel avcılara para teklif etmelerine karşın inceleyecek örnek bulmakta çok zorlandı çünkü avcılar işbirliğine gitme konusunda çok isteksiz davranıyor. Son 10 dakika kutup ayısının sindirim sistemine genel bir bakış atacak kadar malzeme bulunabildi. Bu seferlik böyle oldu deyip, kutup ayılarına avcılara karşı haklı mücadelelerinde başarılar dileyerek notlarımızı buraya aktaralım.

Grönland


NOTLAR
Can fast for 8 months without food
-70 dereceye dayanır.
Subsistence hunters var çevrede. Kendine yetecek kadar yani.
Avcı tüfekle tek atışta öldürdü ayıyı. Gururlu bir havalarda. Ne var ki bunda gururlanacak. Köpeklerden biri ayıyı durdurdu, rahat vermedi. O arada bu da kızakla yetişip ateş etti. Avcının öldürdüğü kutup ayısını incelemek için almak istiyorlar. Pazarlıklar.
Ayının pençeleri krampona benziyor.
Av kotası konulmuş. 30 kadar avlayabiliyorlar.
Sonunda avcılar ödülü kabul etmediler, 30 dakikada dismembered the carcass.
Buzların altında en productive food chains var diyor.
Oksijenin yarısı denizden gelir aslında. Orman ayrı. Fitoplanktonlar. Görülmüyorlar. Phytoplankton blooms can be seen from space during arctic summer. Imperative that they stay near the surface close to the sun. Oil içindeki pollutants (lipid soluble) phytoplanktona geçer. Phytoplankton are eaten by zooplankton, tiny little animals like krills. Onları da fish yer. Onları da seal yer. Onları da polar bears. Kutup ayıları at the top of the food chain.

Ayı Pençesi


Sonra örnek almak isteyen (kirlenmeyi ölçmek için) bilim adamları toplantı yapıp yerel avcıları davet ettiler ve para teklif ettiler. Etleri de alacaksınız dediler. Yoksa kirlenmiş hayvanları yiyorsunuz falan diye bilgilendirdiler.

Kürkleri sayesinde o kadar az ısı kaybediyorlar ki thermal camerada neredeyse invisible olacaklar.
No need to hibernate. Don’t freeze in ice cold waters. Soft inner hair keeps the heat while long hairs insulate water. The skin is very black all over the body. Surprisingly, polar bear hairs are actually colorless. But looks white. Mesela bir bardak suyu havaya attığında da beyaz görünüyor şeffaf olmasına karşın. Bunun gibi bir optik yanılsama aslında.

Kürkün Mikroskopik Yapısı

Kutuplara gidildiğinde canlılarda body size artar. Isıyı daha kolay koruyabilmek için. Ama extremities, mesela external ears get smaller in polar. Afrika filinin kocaman kulaklarını hatırla. Oysa mamooth çok küçük kulaklara sahipti. Polar bears de çok küçük external ear’a sahip diğer türlere göre

Penis Kemiği - Os Penis

Köken açısından Alaskan Grizzly bear upstream yumurtlamaya giden salmon’ları yakalar. Bir teoriye göre sibiryada brown bear buzlar arasında kalınca survival için adapte olmak zorunda kaldı ve polar bear evrimleşti.

Koku duyularıyla seal ların breathing holes u 20 mil uzaktan algılıyor
Kafatası, Grizliye göre daha streamlined, yani çıkıntısız, torpido gibi.  Böylece seal hole’a daha kolay sokuyor kafayı. Bir ayının walrus sürüsüne saldırışında enterasan sahneler vardı. Walrus’ların savunması yok gibi yahu. Duvar gibi dizilip arkalarını döndüler sadece. Walrus derisinin blubber kalınlığı 5cm

Bağırsaklar


Bir dişi ayı bulundu. Avcılar kan alınmasına izin verdi. Vena cava’dan alındı. Enlarged clitoris may look like penis. Tüm küçük canlıların top predator’ı olduğu için polar ayılar pollutant vaziyeti hakkında süper bilgi veriyor. Babies born with no subcut fat. Anne den kazar karın altına. Mağara gibi yapar. İyi bir yüzücü, 9 gün durmaksızın yüzen biliniyor.
Son 10 dakikada bir ayının sindirim sys.ne bakılabildi.

Safra Kesesi



Mesentery connects all tissue to the back wall ve bağırsaklardan nutrientları toplar.

Pup seals have a white color to blend in with the environment
Polar bears are root for blubber first, not muscle
Bu kadar yağı nasıl sindiriyor?
Gall bladder’ı çok büyük.
Walrus avı


Animation – Fat is hard to digest because it congeals into larger lumps that digestive enzymes cant penetrate. Bile is a detergent. Splits the lump into oil droplets allowing the enzymes to breakdown more fat molecules
Polar bear bile is more concentrated than most animals
Survival of the fattest denilebilir.

Buradan hareketle yağ çok yediğinde insanda da gall bladder büyür herhalde. 

Kar içindeki ayı ininin girişi

8 Mart 2017 Çarşamba

INSIDE NATURE'S GIANTS - Dev Mürekkep Balığı Anatomisi ve Fizyolojisi

8 kol ve 2 tentakül açıkça görülüyor
NOTLAR
Yeni Zelanda açıklarında avlanan balıkçıların trol ağlarına dev bir mürekkep balığının yakalandığını haber vermesiyle laboratuvarda tatlı bir telaş başlar. Bu bölümde son derece nadir bir hayvanın anatomi ve fizyolojisiyle tanışıyoruz: Dev mürekkep balığı. Yanında ahtapot ve küçük mürekkep balıklarının anatomisi de incelenerek verilen bilgilerin daha tam olması hedeflenmiş. Balıkçılar hemen mürekkep balığını dondurur. Getirildikten sonra bir gece çözülmesi beklenir ve teşrih (diseksiyon) laboratuvarına alınır. Derinlerde yaşayan hayvanlar genelde aşırı iri cüsselere sahip olur. Bu mürekkep balığı da buna bir örnek teşkil ediyor. Aslında küçük mürekkep balıkları yüzeye yakın yaşadığından daha sık görülüyor, hatta gıda olarak tüketilenler var. Mesela kalamar. 

Vantuzlar

Mürekkep balığının 8 kolu, 2 tentakülü (tentacle) var. Bu uzantılara dokunaç diyorlar Türkçe’de ama bir yetersizlik görüyorum. Mesela palp ve feeler kelimeleri için de dokunaç’ın kullanıldığını görüyoruz. Bence terminoloji oturana kadar herhangi bir kelimenin orjinalini dile uygun ufak modifikasyonlarla kullanmak daha sağlıklı bir iş. Dolayısıyla burada tentakül olarak kullanacağım.

Vantuzların yanında çengelleri var. Suckers and hooks.
Tentaküller kollardan daha uzun olduğu için dev mürekkep balığı önce tentakülleriyle avını yakalar ve kollarının ulaşabileceği menzile çeker. Kollar daha güçlü ve her birinin ağız kısmında gagası var. Gaga ağza yumuşak dokuyla tutunuyor ve elle rahatlıkla çıkarılabiliyor. Tentaküllerdeki vantuz benzeri yapışkan yapılarla (suckers) avı tutar ve kollardaki gagaya kadar ulaştırır. Bundan büyük colossal squid var. Onun tentaküllerinde hem sucker hem hook var.

Dijital mikroskopla kromatoforlar inceleniyor


Aniden renk ve desen değiştirebiliyor. Bukalemundan farkı bunu yavaş yavaş değil, birden yapabilmesi.Deriye dijital mikroskopla bakılınca siyah noktalarla dolu olduğu görülüyor. Bunlar kromatoforlar. Yani renk keseleri. Kamuflajı (crypsis) bunlarla yapıyor. 

Kromatoforlar (renk keseleri)
Radula: Her bir kol ağzının içinde üzeri dişlerle dolu dile benzer bir organ. Besinin öğütülmesinde görevli. Mideye giden parçacıklar küçük olmalı çünkü mideye giden yol beyinden geçiyor.

Solungaçlar dışarıdan görülmez, mantle (ana gövde örtüsü/manto) içinde. Su, yüzgeçlerden içeri girer. Ana kanaldan (funnel) dışarı çıkar. Jet engine’e benzetiliyor bu sistem. Bir avcıyla karşılaştığında kendini aniden ileri fırlatıp kaçabiliyor bu sayede. Jet propulsion (Jet Etkisi).

Aşağıdan yukarı doğru light organ (photophore) ve üstünde ink sac var. Işığı kamuflaj olarak kullanıyor. Ahtapot gibi sığ su cephalopod’larında mürekkep smoke-screen olarak kullanılıyor. Kaçış için. Ama avlanırken de işe yarıyor. Mürekekbi meşhur. Mesela Sepya terimi bir mürekkep balığı türünün isminden gelir. 


İki boynuzsu yapı solungaçlar. Mavi kitleler 3 kalp. 
Kaçışta füze gibi atılıyorlar. Arkalarında ink izi kalıyor. Uçakların bıraktığı iz gibi. Bunun için çok oksijen lazım. Belki de bunun için 3 tane kalpleri var. Kanları mavi. Bizdeki gibi hemoglobin yani demir balı değil. Bakır bazlı. Hemosiyanin deniliyor. Oksijenli haldeyken mavi, cansızken şeffaf oluyor. Makroskopik olarak kalbi bulmak zor. Biri sentral sistemik. Damara boya enjekte ederek bulunuyor. Sefalopodlarda da damarlar var.  Kan mavi.  

GÖRME
Dev mürekkep balığının gözleri hayvanlardaki en iyi akut görme sistemi olarak görülüyor. Fiziksel olarak da çok büyük. İki parça lensleri var gözde. Sadece lensler bizim gözümüz kadar.
Mürekkep balığında ışığa duyarlı hücreler dışarıya doğru sıralanmış ve bunları beyne bağlayan sinirler arka yani posterior taraftan çıkıyor. Omurgalılarda bu kadar iyi değil gözdeki mühendislik. Sinirler hücrelerin önünden dolaşarak beyne gidiyor. Alt ve üst olmak üzere iki koldan. İnsandaki kör nokta sendromu buradan kaynaklanıyor zaten.  

İnsan ve ahtapot göz kesitleri karşılaştırılıyor

Mürekkep balıkları duyar mı?
Pacific Radiology diye bir merkez var. Humboldt squid incelendi. CT’de tarandı. Kulak kemikleri var ama normalde gözükmüyor. Sonra başka bir fizyolojik testle küçük bir mürekkep balığının sesleri algıladığı gösterildi.

Bağırsaklar mide üst kısımda. U çiziyor. Aşağı inip yine mide yanından içerik atılıyor.
Ahtapotun kolunu kestiğinde reaksiyon vermeye devam eder. Ahtapotlar da arılar gibi yuvalarını bulabilir. Kollarıyla yüzeye dokunarak adeta yürürler. 

Simit şeklindeki beyin ve ortadan geçen yemek borusu
Üreme
Ahtapot
Sekiz koldan sadece bir kol penis görevi görür. O kolun ucunda suckers bir noktadan sonra olmaz. Spermatofor koldan aşağı peristaltikle iletilir. Oradaki sperm kesesi uzaktan kol uzatılarak dişinin deliğine sokulur. Birbirlerine yaklaşmazlar. Tehlikelidir. Biri diğerini yiyebilir.
Birkaç erkekle seks yapabilir. Topladığı sperm paketleri arasında tercih yapar. Dişilerde cinsel organ dışarıdan belli olmaz. Yaş ilerledikçe büyür, uzar. Mantle’ı açmadan göremezsin.
Ian Gleadall octopus specialist

İri ve etkili gözler
Dev Mürekkep Balığı
Dişi
Yumurta ve jolemsi madde karışımını büyük bir su topu gibi funnel’dan dışarı atar. Sonra bunu kollarıyla kavrar. adeta kucağında sallar. Hareketleri yoğurma gibi. İyice karıştırır. Yumurta kitlesini bıraktıktan sonra suyu emmeye başlar. Gittikçe büyür. Çapı 3-4 metreye kadar çıkar.
Mesela bir başka mürekkep balığı türünde yumurta topunu yoğurmanın son görevi olduğu ve sonrasında dibe çöküp öldüğü söyleniyor. Ama tür ismi verilmedi.

3D kamuflaj yeteneği. Dikensi çıkıntı oluşturuyor
Erkek
1,1.5 metre penisi var. Penisini bir enjektör gibi dişinin koluna saplar. Asistoli'de kalbe enjektörle epinefrin enjekte eder gibi. Bu şekilde spermini dişinin kolu içine gönderir.

Diseksiyon seansının sonunda Arthur C Clarke’ın okyanusların derinlikleri hakkında uzaydan daha az şey bildiğimizi söylerken ne kadar haklı olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.  


Kolların ağzındaki gaga

Mantle (manto) kısmı açılıyor

1 Mart 2017 Çarşamba

"Inside Nature's Giants" Belgesel Serisi (S3E1): - Deve anatomi ve fizyolojisi



İlk kez 2009 yılında Channel 4'de gösterilen müthiş bir İngiliz belgesel serisinden bahsedeceğim. Sonraları Amerikan PBS de yayınladı. Her bölümde bir başka cüsseli hayvan anatomik olarak teşrih edilerek (diseksiyon), yani açılarak çarpıcı özellikleri hakkında bilgi veriliyor. Programı Mark Evans isimli veteriner hekim sunuyor. Eşlik eden isimler ise komparatif anatomist Joy Reidenberg ve evrim biyologları Richard Dawkins ile Simon Watt. 2009-2012 arasında 4 sezon olarak çekildi. Toplamı 18 bölüm ediyor. İncelenen başlıca hayvanlar şunlar: 

Fil, Balina, Timsah, Zürafa, Köpekbalığı, Piton yılanı, Büyük kediler, Dev Mürekkep balığı, Kutup Ayısı, Deve, Dinozor Kuşu, Kaplumbağa, Yarış Atı, Babun, Hipopotam, ve Kanguru. 

Bu seriye bayılıyorum, seyretmediğim çok az bölümü kaldı. İleride tekrar etmeyi düşündüğüm nefis bir çalışma. İşte develerle ilgili bölümde aldığım notlar.









Mürekkep Balığı   Kutup Ayısı

DEVE - S3E1 (2011)

Develer 500 kg’dan ağır çeker. Yarım ton civarı yani. Tek damla su içmeden 6 ay yaşayabilir. Sanıldığı gibi Arap yarımadasıyla sınırlı değiller. Mesela Avustralya’da 1 milyonu aşkın deve var. Hatta sayıları o kadar artmış ki devlet artık bunları belli aralıklarla itlaf ediyor. Develer tek seferde kendi ağırlığının 1/3’ü kadar su içebilir. Avustralya’da çok işe yararlar, hatta Avustralya deve sırtında inşa edildi demek yanlış olmaz. Belli bir noktadan sonra ihtiyaç kalmayınca serbest bırakılmışlar. Çölde serbest çok deve var şu anda.  Deve, Avustralya topraklarında introduced species sayılıyor. Yani yerli değil, sonradan getirilmiş. İzole coğrafyalarda yeni bir türün getirilmesi çok tehlikeli. Mesela Avustralya’ya tavşan getirilmesi sonucu da işler kontrolden çıkmış. Yerli türlerden bazıları yok olma noktasına gelmiş ve tavşan sayısı çok artmış. Denge bozuluyor ve tabiat binlerce yılda kurduğu hassas dengeyi bu müdahaleye karşı korumakta zorlanıyor. Yine dingo’nun Avustralya’ya getirilmesiyle Tasmanian wolf nesli tükenmiş. Avustralya’da Abu Dhabi prensinin kurdurttuğu bir Camel Research center var.

OTURMA ŞEKLİ

Diseksiyona arap usulü başlanıyor. Hayvan oturur pozisyonda. İlk dikkati çeken sternum’daki pedestal (heykel kaidesi) adı verilen callous (sertleşmiş doku) üzerine oturması. Fakat sternum boydan boya yere değmiyor. Arka tarafta bir boşluk kalıyor kavisten dolayı. Burada hava dolaşımı meydana gelerek hayvanı serinleten bir mekanizma olarak iş görüyor. Bunun bir başka faydası da toprağın çok sıcak olduğu zamanlarda otururken temas noktasının azaltılmış olması. Evrimsel adaptasyon. 

Develer huysuz olarak biliniyor.
Tek hörgüçlü (Arabian) dromedary (hecin devesi), çift hörgüçlü (Central Asian) deve Bactrian olarak isimlendiriliyor. Yandan baktığında tekte “D” harfi, çiftte “B” harfi gözüküyor. Develerin derileri çok kalın.

HÖRGÜÇ
Hörgüç en önemli özelliklerinden biri. Burada besin ya da su depo edilmez. İnsan ve diğer hayvanlarda yağ tüm vücuda yayılır. Oysa develerde yağ dokunun toplandığı özel bir yer vardır. İşte buraya hörgüç denir ve dışarıdan kambur olarak gözükür. Oysa içinde ne besin ne kemik yoktur. Ayrıca yağ doku ısıyı tutar. Vücudun genelindeki yağ dokunun burada toplanması hayati organların daha serin tutulmasını sağlar. Bir başka faydası da sırtta kalın bir tabaka olarak güneşe karşı koruma sağlamasıdır.

KÖKEN
Köken olarak 50 milyon önce Kuzey Amerika'dan çıktıkları biliniyor. Güney Amerika’ya iniyorlar. Burada lama, alpaca, vicuna gibi çeşitlere ayrılıyorlar. Kuzey Amerika’dakilerin bir kısmı da Bering üzerinden Asya’ya yayılır.

DEVE ISIRIĞI
Deve yarışları düzenleniyor Avustralya’da. Özel camel jockeys var. Kementle ehlileştirilmeleri atlardakine benziyor. Çifte atıyor. Dişleri kuvvetli, ısırığı öldürücü olabilir. Bazen aralarında kavga edip birbirlerini dişleriyle öldürebilirler. Karın altı hassas, dokunduğunda hemen çifte reaksiyonu verir. Dizlerde deri daha kalınlaşmış, dizlik var gibi görünüyor.

PAPILLAE
İntraoral yanak kısmı ilginç. Kocaman dikensi yapılar var: papillae. Besin defalarca çiğnendiği için bu sırada dışarı kaçmamasına hizmet eder diyorlar. İşlevsel olarak balinalardaki baleen plates (humpback whale mesela) gibi geldi bana.

DULLA

Üst dudak yarıklı. Tek hörgüçlülerde rotting yani çiftleşme mevsiminde yumuşak damak kökenli dulla denilen bir yapı var. Normalde sönük bir balon gibi ama bu dönem şişiyor ve ağızdan ikinci bir dil gibi sarkar. Genelde köpük de eşlik eder. Dişileri çeker. Bir çeşit inflatable sack. Aslında Hooded seal’da da buna benzer bir durum var. Nazal mukoza şişerek burundan dışarı çıkıyor. Hem iletişim hem gözdağı hem de üreme konusunda işlevi var.

Deve sürekli kendi ağzına kusarak yemeği tekrar tekrar çiğner. Rahatsız edildiğinde hemen tükürmesi bunları da kapsayabilir. Aslında develer dev bir recycling sistemine sahip diyebiliriz.

EXPLOSIVE HEAT DEATH
Çölde terledikçe kaybedilen su yerine konamazsa kanınız da su kaybederek akışkanlığını gittikçe kaybediyor ve sonu ölüme kadar gidebiliyor. Buna explosive heat death denir. Develer su kaybını asgarileştiren mekanizmalarıyla bu durumdan çok az etkilenir.

KAN
İnsan ve pek çok memelide  eritrositler içe basık disk şeklinde. Hipo- ya da hiper-osmotik ortamlarda şişebiliyor ya da büzüşebliyorlar. Bunun sonucu içerikleri dışarı saçılabiliyor, ya da tıkanma meydana gelebiliyor ve işlevlerini kaybedebiliyorlar. Develerde eritrositler smaller, flatter and more oval.

KALIN BAĞIRSAK

Develerde kalın bağırsak aşırı uzun. Bu adaptasyonun sebebi de suyun geri emiliminin daha etkin yapılabilmesi.

BURUN KONKALARI (turbinates)

Devede konkalar büyük ve nemli yüzey alanları fazla. Burundan hava çekildiğinde nem buharlaşır, konhaları kaplayan damarları soğutur. Bu soğumuş kan, beyne sıcak kan taşıyan damarın etrafında rete yani bir ağsı yapı oluşturarak beyne ulaşmadan sıcaklığı düşürülerek beyin fazla ısınmaktan korunmuş olur. Bilgisayarda CPU’nun korunması gibi bir mekanizma.

MESANE
Develerde mesane insandakinden bile ufak. Su deve fizyolojisinde çok kıymetli ve çarçur etmemek için her türlü anatomik ve fizyolojik adaptasyonu sergiliyor. O derece ki sinekten su çıkartmak diye bir tabir kullanılabilir bence. Tam bir recycling mucizesi. Üç gün su içmedikten sonra bir seferde 100 litreden fazla su içebilir.

AYAK
İki toe ventralinde pad dokuları var. Shock-absorber olarak görev yapıyorlar. Ayrıca tendonları çok güçlü. Bu sayede kasların yükü azalıyor ki bu da enerji tasarrufu ve daha az sıcaklık ortaya çıkması anlamına geliyor. Mesela aşil tendonları çok güçlü.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...