12 Eylül 2019 Perşembe

Fright Night Part 2 (Korku Gecesi 2) (1990)

Charlie Brewster (William Ragsdale) ve Peter Vincent’ın (Roddy McDowall) yeni bir vampir grubuna karşı mücadelesi.

İlk film 80lerin korku/komedi tarzındaydı ve alanında “Lost Boys” ile beraber efsanelerimdendi. Bu filmin senaryosu da Tom Holland’a ait ama yönetmenliği Tommy Lee Wallace’a bırakmış (1990 yapımı efsane IT filminin de yönetmeni).    

Genel olarak eski dostları yeni bir macerada görmek keyifli olsa da ilk filmin çıtasının altında kalıyor. Score yine Brad Fiedel imzalı olmasına karşın OST bu kez daha zayıf. Vampir grubunda Brian Thompson (Cobra, Lionheart) gibi tanıdık isimler var ama yine ilk filmdeki tad yok. Bunları söylerken Julie Carmen (In the Mouth of Madness) baş vampir rolünde başarılı. Traci Lind, Charlie’nin yeni sevgilisini oynuyor ve yakışmış.

IMDB’den Trivia’lara baktım. Özellikle iki bilgi gözüme çarptı. İlk filmdeki kız arkadaşı  Amanda Bearse (Married with Children) ve arkadaşını canlandıran Stephen Geoffreys’e (Evil Ed) teklif götürülmüş ama kabul etmemişler. İkincisi de filmin dağıtımcısı Menendez’le üçüncü bir film daha düşünüyorlarmış ama daha bu film gösterime girmeden adam oğulları tarafından öldürülünce hem o film yatmış hem de bu film sinemalarda çok sınırlı gösterilip tanıtılamamış.

İlk filmi sevenlere ya da 80ler vampirli korku komedilerinden hoşlananlara tavsiye ederim. İlki kadar iyi değil ama “Lost Boys”un devam filmleri gibi dandik olmadığı da ortada. Hele ilk filmi sevdiyseniz eğlendiriyor.    








Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.

10 Eylül 2019 Salı

"Yorumsuz"

Vrir - "Talking to an Empty Chair"























“Yorumlar” kısmının olmadığından haberim var, özellikle kaldırdım. Dolayısıyla bu konuda mesaj atmanıza gerek yok. Zaten yaklaşık 6 aydır böyle. 

Gelen mesajların büyük çoğunluğu abuk sabuk, bir katkısı olmuyor. 
Yayınlasan bir dert, yayınlamasan ayrı dert. 
Müsaadenizle hiç değilse kişisel bloglarda ne yapacağımıza kendimiz karar verelim. 

Burası ne “kadınlar matinesi” ne “erkekler kıraathanesi” ne de “okul kantini”. Boş konuşulmasına tahammülüm yok. 

Özet:
Yorumları beğenmedim ve kapattım.
“Yorumsuz” devam edilecek. 

Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.

4 Eylül 2019 Çarşamba

"Belki biz birbirimize yalan söylüyoruzdur"


Çalmadık kapı bırakmayan 2 çocuk annesi Yasemin Ayverdi Gülseren bir türlü iş bulamaz. Sonunda Diyarbakır sokaklarında seyyar ciğercilik yapmaya başlar. Hem de gecenin karanlığında. Akşam çocuklarını doyurduktan sonra kendi güzel tabiriyle ciğere giderek aile bütçesine katkıda bulunur.

Gittikçe yapmacıklaşan va yalancılaşan toplumun arasında samimi konuşan insanların doğallığı ve mücadeleciliği insana umut veriyor. Yasemin hanım klişeleri tekrarlamaya tenezzül etmemiş, sözü söyleme kurban etmemiş, belli ki ne hissediyorsa ne düşünüyorsa allayıp pullamadan onu söylemiş. Tespitleri çoğumuzun içinde kıvrandığı ama vitrinden kaçırdığı “çaresizlik girdabı”nı birebir yansıtmaktan çekinmiyor. Aslında kendi durumu üzerine düşünürken, toplumun haline de uyarlanabilecek gerçekçi gözlemler yapıyor.

Son derece başarılı hazırlanmış ve sunulmuş bu ajitasyonsuz haberi dört beş kez arka arkaya seyrettim. Nedense özellikle ensemi ter bastı. Suçluluk mu hissettim çaresizlik mi duygudaşlık mı bilemiyorum. Belki hepsinden biraz vardı.

Umarım çocuklarına bakmaktan başka bir isteği olmayan bu Diyarbakır'daki hanımefendi emeklerinin karşılığını alır ve daha az yorucu bir işle yaşamına devam eder.

Birkaç kere seyredip ilham aldığım ve etkilendiğim bir haber videosu ve “yaşam kesiti” oldu. 



Birkaç alıntı:

“Ben ne kadar onlara bu durumun zorluğunu yasıtmasam da onlar aslında bu işin zorluğunun farkındalar. Belki de onlar bana yansıtmıyordur. Bilemem. Belki biz birbirimize yalan söylüyoruzdur.  Onlar evcilik oynuyor, ben de evcilik oynuyorum.”

Aslında kendi ailevi durumu üzerine düşürken toplumun haline de uyarlanabilecek gözlem dolu ve gerçekçi bir tespit yapıyor. Nefis. 

“Sorumluluğun cinsiyeti olmaz”

“Bu bir ekonomik sıkıntı. Ben bu saatte çocuklarımla evde oturmayı isterdim.”

“Herkes her şeyi söylüyor ama kimse benim ne şartlarda buraya geldiğimi göz önünde bulundurmuyor. “

“Ben işimi seviyor muyum? Hayır, daha iyi yerlerde olabilirdi. Yaptığım işi sevmeye çalışıyorum.”

“Şu an yaptığım iş beni gocunduruyor mu? Hayır, kesinlikle hayır. Zorluyor mu? Kolay değil. Ruhen de bedenen de kolay değil. Yoruluyorum. Çocuklarımla vakit geçirmek istiyorum. Ben bunu istiyorum ya, çocuklarımın elinden tutup gezmek için çıkmak istiyorum. Ben niye gecenin bir yarısı çıkıp gelip burada bunu yapayım ki? Niye yapayım? Demek ki şartlar bunu gerektiriyor. İmkanım bu. İyi şartlarda olmuş olsam, iyi işim, imkanım olsa yapmam herhalde.”

“Demem o ki aslında biz bir girdabın içindeyiz. İçinde bulunduğumuz durumu güzelleştirmeye çalışıyoruz”


Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...