7 Ekim 2025 Salı

Öykülerim | "Sırılsıklam Yaşamak"

Aniden bastıran yağmur olanca hızıyla yağarken caddedeki çift kaçar adım en yakın kafeye sığındı. Hava kararmak üzereydi. Önce kadın içeri girdi ve dışarıyı görmeyen bir yerdeki ısıtıcının yanına oturmak istese de adam çok da uzak olmayan pencerenin önüne oturmaya ikna etti. 
Rahat ortamda paltolarını çıkarıp içecek sıcak bir şeyler söylediler. Kadının keyfi yerine gelmişti, o hafta iş yerinde yaşadıklarını anlatmaya başladı hemen. Adamın pek ilgisini çekmeyen konular olduğu belliydi. Fırsat buldukça bakışlarını pencereden dışarı kaçırıyordu. 
Bir ara bulvarın kafeye yakın kısmındaki yolda bir köpek gördü. Sağanak yağmurun altında caddede kimse kalmadığı için hemen fark ediliyordu. Köpek yağmurun ağırlığından hareket edemiyormuş gibi kıpırdamadan duruyordu nedense. Sanki her bir yağmur damlası onu olduğu yere sabitleyen bir raptiyeye dönüşmüştü.  Başını önüne eğmiş, kaderine razı bir idam mahkumunu andırıyordu.

Adamın dışarı kaçırdığı bakışlar sıklaşınca kadın durumu fark etti, neye baktığını görmeye çalıştı ama cadde bomboştu onun için, dayanamayıp sordu. Adam başıyla köpeği işaret etti. Kadının yüzü, karşısındaki endişeli yüzün tersine rahatladı ve birkaç sıradan cümleyle köpeği geçiştirip biraz önce anlattığı konuya devam etti.

Hayvan perişan vaziyetteydi. Gözlerini bile açamadan öylece duruyordu. Niye kuru bir yere kaçmadığı adamın zihninde tam bir muamma haline gelmiş, içinde yükselen rahatsızlıktan yerinde zor duruyordu. Üstelik sanki göz ucuyla ona bakıyor gibiydi hayvan. Kendinden önce hareketlenen kıpır kıpır ayakları ve el parmaklarına daha fazla karşı koyamayıp kadının şaşkın bakışlarına ve itirazlarına aldırmadan bir şeyler mırıldanıp dışarı çıktı. Yağmur tüm şiddetiyle devam ediyordu. Köpeğin yanına yürüdü. Hayvan ürkek bir baş hareketiyle adama baktı. Karşıdaki lüks giyim mağazasının tentesi altına gelmesini sağlamaya çalıştı köpeğin ama hala kıpırdamadan duruyordu. Daha fazla dayanamayıp köpeği kucakladı ve tentenin altına götürdü. Biraz ileriden dönerli bir sandviç alıp geldi ama mağazanın sahibi seslenip köpeği oradan götürmesini söyledi. Gözleriyle yeni bir yer bulmaya çalışırken yandaki pastanenin kapısı ışıklar eşliğinde açıldı ve kızıl saçlı bir kadın çıkıp eliyle onları çağırdı. Belli ki olanları izlemişti pencereden. Köpeği onun çıktığı dükkanın önündeki kuru alana götürdüler. Kadın içeriye çağıran sert bir erkek sesine karşın elindeki iki temiz bezden birini adama uzatıp diğeriyle köpeği kuruladı. Hayvan biraz kendine gelir gibi oldu ve etleri ekmekten ayırıp yemeye başladı. Titremesi hala geçmemişti.

Derken yağmur aniden durdu. Sanki ıslanmamışlar da, başka bir dünyaya ışınlanmışlar gibi oldu. Harika bir olayın altını çizmeye çalışan bir Tanrı varmış gibi, güneş tüm gücüyle onların bulunduğu yeri aydınlatıp ısıtmaya başladı. Köpek iyice kendine gelmişti, yemeğini bitirip, ikiliye teşekkür eden gözlerle bakarak yanlarına oturdu, kıpır kıpır kuyruğuna bakılırsa keyfi yerinde gibiydi. Yağmurun durduğunu gören adamın sevgilisi kafenin kapısında belirdi ve seslenmeye başladı. Pastaneden bir erkek sesi de kadını içeri çağırıyordu. Yağmurun ve köpeğin adeta yanlış hayatlara ve kararlara bir parantez açıp bir araya getirdiği bu iki insan birbirlerine bakıp düşünceli ve kaçamak bir gülümsemeyi paylaştılar, kadın çekingen ve aceleci bir ifadeyle içeri girmesi gerektiğini söyledi. Erkek mecbur bir yüz ifadesiyle onu başıyla selamlayarak bezi uzattı, teşekkür etti. Kadın tam kapıdan girecekken kısık bir sesle ve adamın yüzüne bakamadan, pastanenin harika bitki çayları olduğunu söyledi. Adam çoktan kafeye doğru mecbur adım yürümeye başladığı için bu fısıltıdan çığlığı kaçırdı. Adamın yine kafeye doğru yürümesi en çok köpeği üzmüş gibiydi, o biraz önceki mutlu hali değişiverdi ve arkasından çağırır gibi bir inilti çıkardı. Kafenin önüne geldiğinde adamın giysilerinden damlayan suları gören sevgilisi kupkuru üstünü başını korumak için mesafesini koruyarak yine önden içeri girdi. 

Eski yerlerine oturdular, eski konuşmalar tekrarlandılar. Sevgilisinin anlattıklarını duyuyor ama anlamlandırmaya üşeniyor ya da tiksiniyor gibiydi zihni. Artık her şey eskisinden daha çekilmez bir hal almıştı. Birkaç dakika geçmeden yağmur yine bastırdı. Sanki tabiatın bir şeylere itirazı vardı. Sanki yüzlerce yağmur damlası sesini duyuramayan bir şeyleri haykıran, bir şeylere çağıran ısrarcı bir koroya dönüşmüştü. Adam karşısındakinin sözlerini değil o koroyu büyülenmiş gibi dinlemeye başladı. O da ne? Köpek yine yağmurun altında oturmuş bekliyordu. Karşı sıradaki pastanenin ışığı fırtınada bir deniz feneri gibi köpeğin olduğu yere kadar aydınlatıyordu caddeyi. İçinde bir şeyler kabardıkça kabarıyordu adamın. Herkesi içeri girmeye zorlayan yağmur nedense onu dışarı çağırmaktan vazgeçmiyordu bir türlü. Köpek, pastane, yağmur, sokak ve kızıl saçlı kadın. Daha fazla dayanamayacaktı. Dişlerini sıkarak bir şeyler mırıldandı. Sevgilisinin önce şaşkınlık sonra öfke dolu bakışlarına aldırmadan masaya para koyup tek kelime etmeden ve arkasına bir kere bile bakmadan dışarı çıktı. Köpek adamı görünce çok sevinip ayaklandı, kuyruğunu sallamasıyla daha hızlı gelsene der gibiydi sanki. Baştan beri onu bekliyormuş, onun için gelmiş gibiydi hali. Biraz ıslanacaksın ama yaşam burada diyordu sanki gülen gözleri köpeğin.

Yağmur şiddetlenmiş, çeri çöpü önüne katmış sürüklüyordu. Atık sular biraz önce adamın çıktığı kafenin önündeki mazgallara doğru gürül gürül akmaktaydı. Tabiat, milyonlarca yıldır tohumları, larvaları, yumurtaları uyandıran sonsuz belleği ve bilgeliğiyle o eşsiz tabiat,  tüm canlıları da cansızları da önüne katmış özüne, yaşama, gerçeğine çağırıyordu.

Adam köpeğin yanına vardığında tam ona doğru eğilecekken korkunç bir patlama yeri göğü inletti. BAAAMMMMMM...!!! Sanki hayat o güne kadar söylenmeyen her şeyi haykırmanın bir yolunu bulmuş gibi kulakları sağır eden bir gümbürtü duyuldu. Artık yağmur damlaları ile birlikte gökten ateş parçacıkları da yağmaya başlamış, caddenin çoğu bir enkaz yağmuruna ev sahipliği yapar hale gelmişti. 

Adam köpeğe sarılmış halde, inanmaz bakışlarla olanlara bir anlam vermeye çabalayarak yerde yatıyordu. Biraz önce çıktığı üç katlı kafenin yerinde, hayaletler gibi oynaşıp duran devasa alevler ve duman vardı şimdi. 

Kızılca kıyamet kopmuştu. Kafe harabeye dönmüş, yağmurun bile söndürmeye gücünün yetmediği koca bir kamp ateşine dönüşmüştü. İnsanlar çığlık çığlığa sokağı dolduruyor, siren sesleri her yandan yaklaşıyordu. Adamın gözleri telaşla karşıya baktığında pastanenin kapısı açılıverdi. 

Kızıl saçlı kadın, sırtında bir spor çantayla dışarı çıktı, göz ucuyla bir an onlara baktı ve hızlı adımlarla karanlık arka sokaklara doğru uzaklaştı.  

Yazan: L. KIZILTOPRAK
Görseller: ChatGPT Yapay Zekası

Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.

2 Ekim 2025 Perşembe

Yeni "Memleketim"


Memleketim şarkısını bilirsiniz. 
Bir Yahudi şarkısı aslında.
Türkçe söz yazmışlar üstüne.
Aranjman dediklerinden
Önce yüz vermese de ahalimiz
Kıbrıs Barış Harekatıyla tutuyor halk arasında.
Sonrasını biliyorsunuz
Adeta ikinci milli marşımız oldu yıllarca
Coştukça coştuğumuz bir şarkı. 

Güfte meşhur söz yazarı Fikret Şeneş'e ait. 
Başka başarılı işleri de var zaten.
Ayten Alpman da güzel söyler
Herkesin hakkını verelim önce.
Fakat dünya değişirken TR de değişiyor.
Ve bu şarkı en azından benim için gerçeği yansıtmıyor artık.

Yeni Türkiye dedikleri ülkenin benim memleketim olmadığını görüyorum.
Ortada memleket falan görmüyorum hatta. 
Binlerce olay bunu haykırıyor adeta.
"Yeni Türkiye"niz hakkındaki düşüncelerimi de
eski Türkiye için yazılmış sözler üzerine yazmak istedim.
Tıpkı sizin eski Türkiye'den çaldıklarınızla "Yeni Türkiye" uydurmanız gibi
ben de yeni bir memleketim uydurdum eskisinin üzerine.
Nazire işte.

YENİ "MEMLEKETİM" 
Hayvanına ağacına, çocuğuna kadınına, 
Binbir acı bedava her yanında
Her köşesi cehennemim, ezilir yanar içim
Bir kabustur benim memleketim

Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.

30 Eylül 2025 Salı

İhtişamla İtibar Olmaz


İtibar nedir konuşuyorlar.
İtimattır en güvenilmez ortamda.
İstidattır en çorak kültürlü topraklarda.
Feragattır sevdiklerin uğruna, adalet adına.

İhtişamla itibar olmaz, 
ihtimam lazım.
İnsanına, tabiatına, yaşama, sanata, akla, vicdana.
hatta inancına.

Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.

26 Eylül 2025 Cuma

Kaliopi ve "Crno i Belo" | Bir Makedon Şarkısı


Црно и бело е сè
Добро и лошо ништо не ги дели

Kaliopi (Калиопи Букле). 1966 doğumlu bir Makedon kadın şarkıcı. Wiki'den baktım, 80lerde hem Makedonya'da hem Yugoslavya'da müzikal başarıları varmış.
Црно и бело diye bir şarkısı ilgimi çekti. "Sırno i belo" diye okunuyor. Siyah ve beyaz demek. Sözleri Kaliopi yazmış. Romeo Grill bestesi. Eski eşi ve grup arkadaşıymış. İkisi de ilk kez duyduğum isimler. Kaliopi bu parçayla Azerbaycan'daki 2012 yılı Eurovision şarkı yarışmasında 13. olmuş.

Ајде сега гушни ме, до небо дигни ме

Ara sıra yeni şarkılar, müzikler keşfetmeyi severim. Bu arayışlardan birinde denk geldim. Sırp şarkı yarışmasında bir kız söylerken duydum ilk kez, hoşuma gitti. Aslı nasılmış diye bakınca tanışmış olduk. Son birkaç ayda yüz kereden fazla dinlemişimdir. Buraya da not düşmek istedim. 
Muhtemelen duygu dünyamın notalara aktarılmış bir hali. 
İlk bir dakika lirik, duygusal bir tonda, sonra sertleşiyor.
Ses çatallanıyor, çığlıklaşıyor, öfkeleniyor, elektro gitar devreye giriyor. Yaylılar bile bu müzikal haykırışa ayak uyduruyor.
Ve şiddetli bir isyanın ardından son 30 saniyede yine duygusal bir tonda sona eriyor. 

Црно и бело е сè
Една вистина и една лага

Kaliopi'nin diğer şarkılarına da bir göz attım. Hiçbiri bu parça gibi etkili olmadı. 
Çoğu kısmını ezberledim dinleye dinleye. Özellikle bir şeyler düşünürken açıp dinlediğimde coşkulu fikirlerin önünü açan bir etkisi var üzerimde. Kısacası son müzikal aşkım diyebilirim bu şarkıya.

Neyin kimi ne kadar etkileyeceği hiç belli olmaz. Artık takip bile etmediğim Eurovision'a 2012'de Makedonya'dan katılıp 13. olan şarkı, insana defalarca dinlenecek bir ilham kaynağı, bir "duygu arkadaşı" olabiliyor.  

Не се предавам до крај
Нема раѓање без паѓање



Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...