22 Aralık 2017 Cuma

Enid: Enid Blyton hakkında biyografik bir film. Afacan Beşler ve Gizli Yediler'in yazarı

Enid (2009)
“Enid”, epeydir izlemek istediğim bir filmdi. Çocukken “Afacan Beşler” ve “Gizli Yediler”in Koza yayınlarından çıkan maceralarını defalarca okudum. Sadece çocuklardan oluşan arkadaş gruplarının yaşadığı esrarengiz maceralar ve gizli toplantıları acayip hoşuma giderdi. Hatta kendi arkadaşlarımla böyle bir grup kurup onlar gibi rozetler yapmış, parolalar ezberlemiş, maceralar icat etmiştik. İtiraf edeyim o zamanlar yazarı erkek zannediyordum. Sonraları gerek yurtdışı seyahatleri gerek internet’in ortaya çıkışıyla Enid Blyton ve kitapları hakkında çok bilgi edindim. Ama bu ön bilgiler dahi filmi seyrettiğimde şaşırmama engel olamadı.

Film, Enid Blyton’ın yazı macerasından ziyade özel hayatına odaklanmış. Yaşamında etkili olduğu anlaşılan çocukluk dönemi ve babasının onları terk edip gitmesi, belki de fazla materyal olmadığı için hızla geçiliyor. Kendisine “çocuk yazarı” (children’s author) denmesini sevmiyor, çocuk kitapları yazarı denmesini istiyor. 750’nin üzerinde kitapla inanılması güç bir verimliliğe sahip. Çocukların ne istediğini bildiği söyleyerek bunu şöyle tarif ediyor bir röportajında:

“Familiarity, reassurance and escape to a magical world of adventure without the parents.”

İzlediğimiz Blyton son derece bencil, zaman zaman zalimliğe varacak ölçüde duygusuz ve menfaat düşkünü bir kadın. Her gün en az 6.000 kelime yazıyor olması ve diğer çocuklara sevecen yaklaşması sempati duymamıza yetmiyor. Kendi çocuklarına, ilk eşine, annesi ve kardeşlerine karşı davranışları korkunç. Filmin abartıp abartmadığını tahmin etmek zor ama bizzat kendi kızlarından biri olan Imogen’in 1989 yılında yayınladığı otobiyografi’de (A Childhood at Green Hedges) annesi için şu cümleleri kullanması ciddi bir destekleyici kanıt sayılabilir:

"Arrogant, insecure, pretentious, very skilled at putting difficult or unpleasant things out of her mind, and without a trace of maternal instinct. As a child, I viewed her as a rather strict authority. As an adult, I pitied her."

Ben eserleriyle yaratıcılarını baştan ayırırım genelde. Hayatımda birinden imza istemek falan gibi isteklerim hiç olmadı. Ne çocukken ne gençken. Oysa takip ettğim çok insan olmuştur. Nedense “işleriyle” kendilerini kafamda ayırırdım hep. Benim için önemli olan kitaptaki karakterler olur. Dolayısıyla bu filmle birlikte çoğu insanın yaşadığı hayal kırıklığı bana uğramadı. Evet, Blyton’ın filmdeki portresini hiç sevmedim, yolda görsem selam vermem ama bu Afacan Beşler ve Gizli Yedileri sevgiyle hatırlamama kesinlikle engel değil.   

Mary Poppins serisinin yazarı Pamela Lyndon Travers’ın biyografisi olan ve Emma Thompson ile Tom Hanks’in oynadığı Mr Banks (2013) filmi kadar sevmediğim ve tekrar seyretmeyeceğim kesin olsa da, izlediğim iyi oldu dedirtti.  

Filmle ilgili The Telegraph'tan bir yazı:

















































Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...