Yaşarken tuhaf bir unutma korkusu ve kendini ifade etme dürtüsüyle olur olmaz zamanlarda not almak uzun yıllardır vazgeçemediğim bir takıntı. Not dediğim her türlü bilgi ya da fikir kırıntısı olabiliyor. Bazen de çeşitli alanlarda yazılmış denemeleri bunlara dahil ediyorum. Aynı zamanda bir günlük gibi de kullanıyorum. Bu durumun patavatsız yanları da var. Mesela işi abartıp alakasız bir yerde kendimi sesli olarak notlarımı tekrarlarken ya da düşünürken bulabiliyorum. Ya da karşılaştığım veya aklıma gelen bir konuyu not almak için krize girebiliyorum. Garipsenen bu dalgınlık ya da ani telaş atakları insanın sosyal hayatında tatlı-kaçık muamelesi görmesine kadar götürüyor. Hele bu notların bin türlü sebeple kaybolması ilave üzüntüler getirebiliyor. Bundan sonra notlarımdan bazılarını ara sıra buraya aktarmayı deneyeceğim. Aynı zamanda ilgimi çeken konular arasında paslaşarak ilerleyen bir köşe olarak da kullanmayı düşünüyorum. Sözün kısası içimizden geçen şarkıları söylemek üzere, "Mama" Cass Elliot’ın o muhteşem parçası “Make your own kind of music” eşliğinde yeni köşemin geleneksel açılışını yapıyorum. Görüşmek üzere