Nur Salman. Amerika’da
49 kişiyi öldüren İslamcı gece kulübü saldırganı Ömer Metin’in eşi. "Kocasının
planladıklarından nasıl haberi olmaz, o da yardım etmiştir" falan deyip suçlandı, ABD'de mahkemelik oldu. İki
gün önce beraat etti. Kocası 49 kişiyi öldüren kadının olan bitenle ilgisi
olmadığına karar verildi. Serbest. İstediği ülkeyi ziyaret edebilir. İyi kötü bir hukuk var.
Can Dündar gerçek
olduğu anlaşılan bir haber yayınladı. Hapse atıldı. Çıktığı gün öldürülmek istendi. Sonunda yurtdışına kaçtı. Almanya’da yaşıyor. Türkiye, eşi
Dilek Dündar’ın pasaportuna o günden beri el koymuş durumda. Makul bir nedeni
yok. Maksat belli. Can Dündar’a ceza olsun. Daha da fenası, rehine olarak
ellerinde kalsın ki haddini bilsin. Dilek hanım’ın suçu ne? Orası devletin
umurunda değil. Hukuk varla yok arasında, ancak bir sarayın uşağı kadar sözü geçiyor.
Peki bunları arka
arkaya niye anlattım? Hafta içi önce Stephen Sackur’un yıllardır süren efsane
programı Hard Talk’ta Can Dündar’ı seyrettim. Sonrasında tesadüfen PBS
bülteninde Nur Salman’ın haberini dinledim. Üst üste gelince kendiliğinden
bir karşılaştırma doğdu.
Açıkçası Can Dündar’a
olumlu baktığımı söyleyemem. Zamanında AKP örgütünün yanında yer almış, artık
nasıl olduysa demokrasi getireceklerine falan inanmış kandırılan liberal
gazeteci modelinin çok zararı oldu ülkeye. Temiz
bir görüntüleri yok. Fakat karşılarında o kadar kirli bir kitle var ki, haktan yana kalmak için tüm hatalarına karşın Can Dündar’a yapılan haksızlıklara karşı çıkmak gerekiyor.
Bir devlet düşünün, kendisine karşı haber yapan gazetecinin karısını rehin alıyor! Kadın
gitse ne olacak, beraber sürgünde yaşayacaklar. E ne olur? “Olmaz, elimde koz
olarak tutacağım” diyor devlet. Bildiğin çete mantığı. Artık ister mafya deyin
ister kabile. Filmlerde kötü adamların en sık başvurduğu taktiği uyguluyor: “Karısını
kızını ele geçirip istediğimizi yaptırırız!” Ne kadar intikamcı ve ilkel bir
davranış. Hak hukuk yerle yeksan. Ama şaşırmıyorum. Kindarlığın kitabını yazanların değil mi bu
senaryo!
Devlete rağmen
yaşamaya çalışıyoruz Türkiye’de.
Eli
sopalı öğretmenin bakışlarına yakalanmamaya çalışan çocuklar gibiyiz.
Ne sınıfı terk
edebiliyoruz ne de ağzımızı açabiliyoruz
Dikkat çekmemek sağkalım siyaseti olmuş.
Varlıkla yokluk arasına saklamışız yaşamı
Zil çalsa da gitsek
durumu hakim.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.