16 Ağustos 2025 Cumartesi

"Memento Mori" ve "Vanitas Vanitatum"

Arnold Böcklin "Death Playing the Fiddle"

Bir anne kedi ikinci göbek çocukları karnında geldi evde doğurdu. Daha bir öncekileri bırakmamıştım. Yine 3 tane çocuk. Aslında dört taneydi ama biri ölü doğdu. Kenara ayırdım gözünü açamadan göçüp giden bebeği. Bir gün unutmuşum evde. Belki de unutmak istedim. İkinci gün torbayı açınca kurtlanmış bedeniyle karşılaştım. Hayata gözlerini açamadan kurtçukların içine kurulduğu bir minik cansız beden. Ötesi var mı? Her şey bu kadar işte. Memento Mori. 

Yırtmışım sizin havanızı da cakanızı da bre insanlar!
Kurtçuklarını bekleyen bedenleriz işte, hepsi o kadar..! 

Yaşam ne kadar kırılgan. Ve acımasız. Bana göre en azından. Yoksa kendi içinde bir devasa ilişkisi var her şeyin. Dönüşüp duran madde. Yaşam ve ölüm. İnsanın hayatı hikayeleştirerek çıldırmak yerine kaybolmayı seçmesi. Anlaşılabilir. Bazen din bazen şiir. Anlam arayışları. Ölümün de ölümsüzlüğün de çekilmez ağırlığı.  

Ölümü unutmamak. 
kendini bilmek aslında.
Her şeyi bilemeyeceğini bilmek. Kabullenmek. 
Hayatın kırılganlığını hissetmesi lazım insanın.
Kendi kırılganlığını. 
Cevapsızlıklar. Çaresizlikler. Acizlikler
Evet, hayatın geçiciliğini hissetmek lazım. 
Oysa her şeyi çözmüş gibi kalabalıklar 
Burada tanımlanmış makbul insanı gerçekleştirmek.
Öbür dünyada da cennetler hazır. 
Oldu da bitti maşallah.
Yazlık kışlık yapmış insan rahatlığı.

Yaşamak ölmüş, hayattan saklanırken bunlar.
Şu sokaktaki insanlara bakın, nasıl da zavallılar. 
Her an bir beyin kanaması geçirip toprağın altında böcek yuvası olabileceklerini bilmiyor gibi bir kibir. 
Malıyla makamıyla güzelliğiyle gösterişiyle övünen, övülmek için çabalayan zavallılar
Hayata gözlerini açamadan minnacık bedeni kurtçuk yuvası olmuş bir kedi bebeği
Unutamamak bazı sahneleri. Hafızanın laneti mi?

Hissettiklerim, fikirlerim ve yeteneklerim
sadece bunlardan ibaretim
Devasa bir boşluk gerisi, içine doğduğum
Daralttıkça daraltırken bizi, "vanitas vanitatum"

Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.

2 yorum:

  1. Masalların Masalı /Nazım Hikmet Ran

    Su başında durmuşuz,
    çınarla ben.
    Suda suretimiz çıkıyor,
    çınarla benim.
    Suyun şavkı vuruyor bize,
    çınarla bana.

    Su başında durmuşuz,
    çınarla ben, bir de kedi.
    Suda suretimiz çıkıyor,
    çınarla benim, bir de kedinin.
    Suyun şavkı vuruyor bize,
    çınarla bana, bir de kediye.

    Su başında durmuşuz,
    çınar, ben, kedi, bir de güneş.
    Suda suretimiz çıkıyor,
    çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
    Suyun şavkı vuruyor bize,
    çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

    Su başında durmuşuz,
    çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
    Suda suretimiz çıkıyor,
    çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
    Suyun şavkı vuruyor bize,
    çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

    ***

    Su başında durmuşuz.
    Önce kedi gidecek,
    kaybolacak suda sureti.
    Sonra ben gideceğim,
    kaybolacak suda suretim.
    Sonra çınar gidecek,
    kaybolacak suda sureti.
    Sonra su gidecek,
    güneş kalacak;
    sonra o da gidecek…

    ***

    Su başında durmuşuz.
    Su serin,
    Çınar ulu.
    Ben şiir yazıyorum,
    Kedi uyukluyor,
    Güneş sıcak.
    Çok şükür yaşıyoruz.
    Suyun şavkı vuruyor bize.
    Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze…

    NOT- bu şiiri çok severim. ve şahane anlatmıyor mu?
    tamam... memento mori - ölümlüyüz
    tamam... vanitas vanitatum - her şey boş/geçici
    ve devam ediyor şair... carpe diem... şu anda... çok şükür yaşıyoruz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Carpe Diem" çok istismar edilen bir deyim haline geldi. Hiçbir şeyi umursamayan, dünyası kendinden ibaret, bir elinde ayna bir elinde cımbız, bencillik anıtı insanların da sloganı oldu maalesef. Bundan da iyi yazı olur bak.

      Elbette şükredilecek anlar da vardır hayatta. Ve hayatın kendisi başlı başına bir "ihtimal" içini bizim doldurduğumuz. Ama insanın da doğanın da bize karanlık gelen yüzleri daha çok ilgimi çekiyor benim. Şiddet, nefret, hastalıklar, ölüm, dehşet. Karanlık duygular, karanlık düşünceler. Üstü örtülenler. "Karanlık Romantizm" diyorlar buna.

      Nazım Hikmet en sevdiğim Türk şairi.
      Canım istedi kendi sesinden bu kaydını dinledim hemen.
      Güzel şiir. Temalar benziyor gerçekten ama ben "günlük yazısı" tarzında zihnimden aktığı gibi yazmıştım, anlık minik şiirler serpiştirerek. Nasıl da hatırlayıp bağlantıyı kurabildin o da ayrı bir beceri.

      Son söz
      "Çok şükür yaşıyoruz ki yaşatabiliyoruz ve yaratabiliyoruz" şeklinde arkasını getirince benim için daha anlamlı oluyor hem cümle hem de hayat çünkü "asil azınlık" ile kalabalıkların farkının altını çizmek isterim her fırsatta.

      Ne yapayım, ben ustam Nazım Hikmet kadar sevecen bakamıyorum hayata.

      Sil

Yorumunuzu yazabilirsiniz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...