Imagine Belgesel Serisi
– "You Have Been Warned"
“Benden Uyarması” (2017)
Son dönemde “Handmaid’s Tale” (Damızlık Kızın Öyküsü) dizisinin (ilk bölümü seyretmiştim, iyi dizi) furyasıyla gündeme
gelen Kanadalı yazar Margaret Atwood’un hayatı ve eserleri üzerine, burada daha
önce başka bölümlerini tanıttığımız BBC“Imagine” serisinden yine Alan Yentob’un
sunumuyla 2017 yapımı taptaze bir belgesel. Atwood’la yapılan röportajlar
doyurucuydu. Dizi uyarlaması olan romana değil yazara ağırlık verilmesi daha
iyi olmuş, popülizme kaçılmamış. Doğa aşığı ve muhalif bir kadın. Bir saat sürüyor. Görüntüler
harika. Okunan pasajlar iyi seçilmiş. Kendime yakın hissettiğim bir yazar oldu.
Atwood hakkında daha fazla bilgi edinmek, kitaplarını karıştırmak için insanda merak
yaratan başarılı bir çalışma.
NOTLAR
Atwood: “When ur in the middle of a story, it isnt a
story at all, but only a confusion, a dark roaming, a blackness, a wreckage of
shattered glass or splintered wood. Like a house in a whirlwind or else a boat
crushed by the icebergs or swept over the rapids and all aboard, powerless to
stop it. Its only afterwards that it becomes anything like a story at all, when
ur telling it to urself or to someone else. “
Canadian novelist, poet and critic.
Yentob: “I ve been reading a lot of stuff trying to find
out about Margaret Atwood, I still don’t know anything about Atwood. U have a
marvellous sense of not communicating anything about urself.”
Atwood: “U haven’t asked me anything about myself”
Yentob: “Do u think u frighten people?”
Atwood: Oh yeah sure I frighten people. Don’t ask me why,
its not my problem.
A literary pioneer, visionary, trailblazer blazing a trail
that others follow.
Atwood: “ Our country is large in extent but small in
population, which accounts for our fear of empty spaces. And also our need for
them. Much of it is covered in water, which accounts for our interest in
reflections….sudden vanishings..the dissolution of one thing into another .
Much of it however is rock, which accounts for our belief in fate. “
1939 Kanada doğumlu.
Canada, vast expanse of nothingness
Atwood: “Ben çocukken en yüksek bina Royal York
Hotel’di. Şimdi en kısalar arasında.”
Yentob: “Gençken Kanada’daki literature ya da culture’ın
“borrowed” ya da “acquired” olduğunu yani dış kaynaklı olduğunu görebiliyor
muydun?”
Atwood: “Basically I didnt much think about it untill I
was writing about it. I passed my teen years in a blissful oblivion”
Babası entomologist.
Daha çok backwoods’da yaşıyorlar. Kışın şehre dönüyorlar. Hep değişik
apartmanlar. Kırsalda elektrik ya da şebeke suyu yok. Tuvalet yok. Anne babası
lisede tanışmış.
Older brother Harold. Kırsalda mutlu bir çocukluk.
“Peggy nature”
derlermiş çocukken. Arkadaşıyla evlerine yuva yapan fareyi humane trap ile
yakalıyor. Kanoyla başka bir adaya götürüp bırakıyorlar.
From early age, received instructions about avoiding lethal
stupidity.
Squeamishness and whining were not encouraged.
Well-drilled in woodland survival and well taught at school.
Erkek çocuk gibi büyüyor. Tam tomboy.
Annie the Ant – her
first novel.
1945’de Toronto’ya taşındılar.
Bir süre taşındıktan sonra Leaside High School’da kaldı.
Home-schooling’e alışık bir kız olarak school routine sert bir şok oldu.
Atwood: “It was the military phase of schools. Kızlar ve
erkekler farklı kapılardan girerdi. Her şey çok yavaştı. Başka bir şeyi
düşünürken, anlatılanı dinler gibi görünme yeteneği geliştirdim okulda. Bu
deneyimlerini “Cat’s Eye” romanına
aktardı.
Atwood: “Cat’s Eye” is about a girl who comes to a new
environment. She’s from the country. Goes to school and can read no codes.
Codes of girlhood is as labyrinthine as boyhood’s. they’re mean. They’re set
for exclusion. İlk çıktığında “Lord of
the Flies” for girls dediler.
Atwood: “1950lerde future guidance textbooks verirlerdi.
Erkekler için yığınla seçenek varken kızlar için 5 tane iş vardı: nurse, public
school teacher, airline sterwardess, secretary and home economist.
1950ler sock hops, going steady, Elvis, drive-in movies,
articles about the dangers of necking
and petting,. No pill in sight. Shotgun weddings. Homes for unwed mothers.
Toronto Uni’ye başlıyor. Çoğunluk sıradan tipler. Küçük bir
azınlık genç grubu var o dönem. Artsy-fartsy diyorlar. Kaplumbağa yaka
giyiyorlar. Sürekli yazıyor. İsmini değil baş harflerini kullanıyor. Önemli
birilerinin kız olduğunu anlamasını istemiyor.
First acceptance letter
Now defunct-mag called “The
Canadian Forum”
Late 1960s. Her first novel under her own name: “The Edible Woman”
A tale of a bright young woman who found herself pressured
into an ill-advised engagement. As a result she gradually became unable to eat.
Light comic touch.
Atwood: “Herkes benim böyle bir şey yaşadığımı ve
yaşadıklarımı yazdığımı düşünüyordu. Onlar böyle bir olay yaşamışlardı ve
yaşamadan yazılabileceğine ihtimal vermiyorlardı. Oysa Agatha Christie o
cinayetleri yaşamadan yazabilmişti. “
Ellen Williams: “The setting of Toronto really jumped
out at me. Later, as an academic and scholar, I learnt that earlier draft was
taking place in fictitious city named “Goronto”.
“Aw, that’s too bad” |
Expo 1967. A world
exhibition in Montreal. Kanada’nın kendine güvenini sağlayan ilk
organizasyonlardan.
Kanada bayrağı bile
1965 tarihli. What is the Can self-identity arayışı ve tartışmaları var.
Aynı soru edebiyattada var. Expo 67, Anansi
Press’in kuruluşuyla yaşıt. A progressive publishing house that championed
Canadian authors in their native country. Yayınladıkları How-to guide ları yeni
yazarların kitap yayın masraflarını finanse etti. Atwood baştan beri işin
içinde. İdiot’s Guide tarzı
kitaplar. Editorial board meeting’e katıldığına göre orada çalışıyor. Bir
sonraki kitaplarını tartışıyorlar. Kanada Edebiyatı üzerine direkt ve anlaşılır
bir kitap yok demiş. Herkes Second-rate Brit or American olarak görüyor. VD of
Canadian Literature yayınlanmasına karar verildi.
Kitabın ismi Survival
oldu. Atwood yazdı.
Excerpt from Survival: “Every country or culture has a single
unifying and informing symbol at its core. The central symbol for Canada is
undoubtedly survival. Our stories are likely to be tales from awful
experiences. North, snowstorm, sinking ship that killed everyone else. The
survivor has no triumph or victory, but the fact of his survival. He has little
after his ordeal that he did not have before. Escape gratitude for having
escaped with his life “
Atwood: “5000 tane satsa iyi diyorduk. “
1972’de basıldığında 30.000 kitap satıldı.
Aynı yıl ikinci romanını yayınladı: Surfacing. 1981’de filmi
de çekildi. A story of self-discovery set against the landscape she knew so
well. Ontario’da (lakes and woods) bir kadın. Prefeminism. Finding urself. Landscape’in ağırlığı anlatıda fazla.
Diving into urself.
Two broken engagements and one short-lived marriage. Sonra Graeme Gibson ile tanışır ve life-long
partner olurlar. Toronto’da bir partide tanışıyorlar. 1973 Alliston’da kırsala
taşınır. 3 yıl sonra kızları Jess. Çocuğuna little adult olarak davranıyor.
Çocuk saymıyor.
Atwood: “Parenting is not a job. It’s a condition of the
universe. “
“I began as a profoundly apolitical writer. But then I began
to do what all novelists and some poets do: I began to describe the world
around me. Women suffer in my novels because most women I talk to seem to have
suffered.”
1984’te cultural fellowship programıyla birkaç ay Berlin’de kaldı. A city divided.
Uluslararası şöhret getiren romanı Handmaid’s
Tale burada başladı. About a dystopian future where women were reduced to
reporoductive function. The Republic of
Gilead (gilıyed).
Atwood: “I wrote The handmaid’s tale partly in answer to
the question if u were going to put in a totalitarian regime in the US, what
kind of totalitarian regime it d be? As we know from the history of 20th century,
both the USSR and the Nazis came in as utopian plans. On the other hand, if u
have no plans for making things better, they get worse. So we re always caught
between these two things. What do we
mean by better? How do we get from here to that better? And does that better
involve a big hole with a lot of dead people in it? As has frequently been the
case. It was also partly in answer to the question if u were going to put women
back into the home like in 1980’s, how do u make them go back in? Kutudan serbest
kalmış kelebekleri tekrar nasıl içeri tıkabilirsin? By what method? “
Yentob: “Red coverups handmaids wearing where did it
come from?
Atwood: “From different sources. Number one, I was
frightened as a child by the Old Dutch
Cleanser (klensır) packet. Another one, in Canada during the war, in
prisoner of war camps, the outfits were red because u could see anybody trying
to run away across the snow. The other idea is from Hristiyan iconography.
European painting. Virgin Mary always
wears blue. Mary Magdalene wears red. Red’s a very sexualized color.”
“Kitabı yazarken kurallarımdan biri bugüne kadar olmamış hiçbir
şeyi uydurmayacaktım. So there was a precedent for every single thing in it.
Hepsini alıp supposedly liberal democracy’nin kalbi olan Cambridge,
Massachusetts’e koydum. Why is that? Because having been born in 1939, I never
believe it cant happen here.”
Donald Trump seçildikten sonra protesto yürüyüşlerinde
kullanıldı Handmaids Tale. Quotations. Slogans. Bilimkurguya merakı çocukluğa gidiyor. Kendi yaptığı
resimler.
Atwood: “Çocukken creepily ultra normal Dick and Jane’i hiç sevmezdim. Saturn
was more my speed. Outlandish realms ilgimi çekiyordu. Our earliest loves, like
revenants, have a way of coming back in other forms. Or to paraphrase Wordsworth: ‘The child is mother to the woman.””
First storytelling
ventures kardeşi Harold’la birlikte yapıyor. Çizgiroman çiziyorlar. Savaş
dönemleri olduğu için 3 yaş büyük abisi daha çok war-like epic sagas yazıp
çiziyor.
Bugün 5 sci-fi novel
written.
MaddAdam trilogy.
Takes place in a nearish future. Teknoloji kötü amaçlı kullanılmış.
Post-apokaliptik. Bu event sonrası neler olduğunu anlatıyor.
Atwood bu üçlemede impending
death’in hayvanlardan farklı olarak insanda aphrodisiac etkisi olduğunu
söylüyor. Bu konuda yanılıyor bence çünkü evimizdeki karafatmaların dahi basit
bir mekanizması var. Öleceğini anlayınca yumurtlarlar.
Both she and her
husband Graeme ara passionate environmental campaigners
Honorary presidents of Canada’s rare bird club
Every year , they return to Pelee island, a bird watchers paradise in lake Eerie.
Kuş gözlemine bayılıyorlar.
Atwood: “Mesela Kuzey Amerika’da migratory bird deaths’in büyük oranda kediler yüzünden olduğu
belirtilir ama hayvan koruma dernekleri pek bir şey yapamaz çünkü kedi
sahipleri zordur. “
Son uğraştığı iş Kanada’nın cat-bird problem’ı hakkında bir comic book. Part cat part bird bir
super hero var. Angel catbird. Çizer
Johnie Christmas ile çalışıyor. Gene
splicing formula üzerinde çalışan bir bilgin var. Bir gece bir araba çarpar. O
sırada etrafta olan kedi ve baykuşla elindeki formül karışır ve üçünün karışımı
bir canlı olur.
Atwood çocukken de uçan kedi kahramanlar çizmiş. Kırsalda
yaşadıkları için kedisi olmasına imkan olmamış.
Atwood: “U might say I was fated to be a writer because
I was endowed at birth with a double identity. Due to the romanticism of my
father, I was named after my mother. But then there were two of us. So I had to
be called something else: Thus I grew up with a nickname Peggy.”
Atwood: “Waste not, bound not, I was bound to do
something. With this extra name of mine sooner or later. So the author’s the
name on the books, I am the other one.”
Üçüncü adaylığında Booker’ı kazanıyor (2000). 21.yy’ın ilk
Booker’ı.
Atwood: “Why is it we want so badly to memorialise
ourselves? We wish to assert our existence like dogs peeing on fire hydrants…At
the very least, we want a witness”
Excerpt from The
Blind Assassin
Charles Pachter – arkadaşı – defalarca resmini yapmış.
Bir TV progrmaında sunucu kadın “Margaret, ur stories make
me very sad” deyince karşısındakinin şikayetçi ve alık tondaki sorusuna harika
bir yüz ifadesiyle cevap verdi: “Aw, that’s too bad”. Kadın bu sefer de “Also
I thought ur characters are very lonely?”. Cevap: “Well, a lot of people are…”
Anne ve babası |
Annesi |
Eşi |
Old Dutch Cleanser |
Virgin Mary |
Mary Magdalene |
Çocukluk çizimleri |