William Blake'in hayatı ve eserleri üzerine bir belgesel. Canlandırma ile hayatından kesitler de sunulmuş. Eski tarihli olduğu için çözünürlük iyi değil ama Blake ile ilgilenenlerin hoşuna gidebilir.
NOTLAR
Tiger tiger poem
Spent his life almost entirely in London
Gündüzleri engraver olarak geceleri kendi sevdiği işte
çalışıyor
Eccentric ve mad diyor çevresindekiler
Ruhlarla konuşuyor
Ona göre imagination ve reason, concrete ve spiritual worlds
were connected.
Peter Ackroyd yeni bir biyografi yayınladı.
Jerusalem, one of his most complicated poems
Sadece bir kez Londra dışına çıkmış.
Jerusalem herkesin bildiği bir gayrıresmi milli marş
Britanya’da.
Jerusalem aslında bir ilahi ya da şiir değil, it’s a preface
to one of his prophetic books. Emanation of the giant albion
Bugünkü gibi celebration of national consciousness şeklinde
kullanılmasını istemezdi muhtemelen. Monarşiye karşı. Established church’e
karşı. Otorite tüm kurumlarıyla sıkıyor.
Karışıklıklarla dolu bir Londra'da yaşadı.
Disparaged, ignored, ridiculed, isolated bir yaşamı
var.
Gravürcü, geceleri yazıyla ilgileniyor.
İnatçı ve inançlı. Yazmaya ve resme devam ediyor. “I may
converse with my friends of eternity”
“ labor upwards to futurity”
Deli, aptal diyorlar. O dönemde Londra’da kasap
dükkanlarının sayısı kadar kitapçı varmış.
“Men of talent does what he can, men of genius does what he
must”
Şiirlerini yakınlarına şarkı gibi söylemeyi severmiş.
Street ballads, methodist hymns falan dinliyor müzik olarak o
dönem.
“As a boy I could stand for hours looking at pictures in
simple fascination”
14 yaşında gravürcünün yanında çıraklığa başlamış.
Created his own religious iconography. A spiritual art of
his own understanding. Druids ve Myth of Albion gibi ancient inanışlarla ilgili.
Albion, England’ın eski ismi. Medieval gothic English tradition. Sık sık
Westminster Abbey’ye gidip ilham alıyor.
Annesi okuma yazma öğretir.Kendisi Latin ve Greek öğrenip Hebrew
a başlar.
Okula gitmediği için mutlu olduğunu söylüyor.
Robert Blake küçük kardeşi. Kendine en yakın gördüğü aile
bireyi.
Kardeşi ölüyor. 15
gün yatağının yanında bekliyor.
Şiirinde kardeşinin kanatlanıp göğe yükseldiğini gördüğünü
yazıyor hasta yatağının başında. Bloomsbury’de radical cults, occultism, magic
ile ilgili topluluklar var.
Swedenborg society – a new hristiyanlık yorumu. Blake
katılmış. Swedenborg bu hayatı bir hazırlık olarak görüyor. Ruhlar etrafımızda.
Eşi Catherine Blake – 45 yıllık evli. Hiç şikayet etmediğini
yazıyor. Ruhların yazdırdığını kabul edermiş. Her şeyiyle ilgilenirmiş.
Polygamy ve promiscuity’nin importance’ı hakkında konuşuyor yaşamının son
yıllarında dahi. Kendisinin ihanet ettiğine dair bir bulgu yok. 1789’da
Swedenborg New Church hareketine katıldı. The enemy was the established church
for him.
Şiirlerinde kiliseyi kasvetli, uninviting, lifeless bir yer olarak tasvir ediyor. Çiçek bahçesi olması gereken yerlerin mezarlık olduğunu söylüyor.
Kendi resimlerini beğenmiyorlar. Portray painting revaçta.
İsyanlarda
Durer said: “My figures come from within”
Throughout his life, Blake emphasized sexual energy.
Thomas Newton’ın tam tersi. Antimaterialist
Enlightment döneminde yaşıyor. Herşeyde mantık aranıyor.
Antimaterialism o zamanlar marjinal. Every cry from hunted hair şiirindeki gibi
hayvanlara kötü davranılmamasın gerektiğini savunuyor.
The Little Black Boy şiirinde herkesin kardeş olduğu fikri
He believed he can build a modern Jerusalem in London.
Jerusalem şiiri.