İnsanlık sonunda çevrenin canına okur. Ormanları bırakın,
gezegende bitki dahi kalmaz. Kurtarılabilen son bitki ve hayvanlar Valley Forge gemisine bağlı kubbe
şeklindeki dev herbarium’larda yaşatılmak ve geliştirilmek için uzaya
kaçırılır. Fakat planlarda değişiklik olup da bu rezervlerin yok edilmesi
emredilince geminin botanisti çevre dostu Freeman
Lowell (Bruce Dern) sadece kendi
arkadaşlarına değil insan türüne karşı da isyan bayrağını açar.
Çevrecilikle uzayda sağkalım, yalnızlık, kıyamet sonrası şartlar temalarını harmanlayan bir bilimkurgu. 1972 tarihli olması tesadüf değil.
70lerin başı çevre hareketlerinin ete kemiğe büründüğü, somut adımların atıldığı bir dönem. Mesela 1970 yılında ilk kez Earth Day kutlandı. Bugün artık tüm dünyada milyonlarca insanın
kutladığı bir evrensel gün olmuş durumda. Greenpeace örgütünün kuruluşu da 1971 yılında gerçekleştirildi. İki sene
sonraki 1973 tarihli meşhur Soylent Green filminde de yine bitkisel
ürünlerin çok azaldığı ve elmas gibi değerli olduğu bir başka dünya tasvir
ediliyor ve bu sefer uzay gemileri değil de
işin içine polisiye katılıyordu. Dolayısıyla hızla yükselen bir çevre
bilinci ile bunun edebiyata/sinemaya/topluma yansımalarının söz konusu olduğu
dönemin eseri olan bir film.
Freeman Lowell
daha filmin başında sosyal açıdan ayrıksı duran bir adam. Yapısı böyle.
Asperger’lilerin bazılarında olan tarzda bir sosyal beceriksizliği var. Film
bir yandan çevreci bir yaklaşım sergilerken diğer yandan da insan-insan ve
insan-robot arkadaşlığı gibi günümüzde de popülerliğini koruyan konuları da
işliyor ve kolaycılığa kaçarak ucuz teknoloji karşıtlığı yapmıyor, meseleye daha
doğru yerden yani insanların hem teknolojiyi hem çevreyi kötü kullanmasından, suistimal
etmesinden yaklaşıyor.
Bilimkurgunun ve çevresel mesajların haricinde tek başına
bir adamın psikolojik yolculuğunu da seyrediyoruz. Freeman Lowell, bitkileri ve
hayvanları kurtarmak için başka çaresi kalmayınca insanları hatta arkadaşlarını
gözden çıkarabilecek bir psikolojiye, kozmik
bir adalet duygusuna sahip. Kendi türünün ötesine geçip onu yargılayabiliyor,
kendisinden olanın hatalarını görebiliyor.
Vak vak amcanın
yeğenlerinin (Huey, Dewey, ve Louie) ismi verilen üç robot (drones) filmin
farklı bir boyutu. Diğer pek çok bilimkurgunun aksine canavarlaştırılmadan, programlanmış,
insana destek olan makineler olarak resmediliyorlar. DVD ekstrasını seyrettim, robotların
içine bacakları ampüte edilmiş insanlar yerleştirilmesi enteresan bir ayrıntı. .
Yönetmen Douglas
Trumball. İlk filmi, 29 yaşında çekmiş. Özel efekt uzmanı olduğu için film
bu konuda zamanına göre gayet başarılı. Birkaç sene önce Kubrick’in “2001: A Space
Odyssey” filminde özel efekt sorumlusu olarak çalıştığından bazı
esinlenmeler var. İki tane çevre konulu Joan
Baez şarkısı kullanılmış.Filmi USS Valley Forge isimli ıskartaya çıkarılmış
bir uçak gemisinde çekmişler.
Tears of sorrow running deep
Running silent in my sleep
Running silent in my sleep.
Özellikle dönemin bilimkurgularına hakim uzaylılar,
canavarlar, aksiyon, korku bu filmde yok. Çok sevdiğim "Moon" tarzı bilimkurguların
öncülerinden diyebilirim. Yalnız tüm olumlu referanslarına rağmen tekrar
seyrettiğimde eskisi kadar tat alamadım. Senaryosunun zayıf kaldığını ve potansiyelini
yeterince değerlendiremediğini düşünsem de kendini yine seyrettirdi ve farklı,
duygusal, çok yönlü bir bilimkurgu yaklaşımı olarak zihnimdeki ve arşivimdeki yerini korudu.
Rejoice in the Sun
Silent Running
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.