Dört sene hapiste yattıktan sonra şartlı tahliye edilen Dennis (Paul Giamatti) eve döndüğünde
yaşadığı ailevi, sosyal ve ekonomik darbelerin ardından, kızına çok istediği piyanoyu
alabilmek için son çare olarak yokluğunda karısını ayartmış arkadaşı Rene (Paul Rudd) ile beraber
şehre noel ağacı satmaya gider.
Paul Giamatti en
favori oyuncularımdan. Yüzünde olsun sesinde olsun canlandırdığı
karakterlerde olsun bana hitap eden bir şeyler hep var. İsmini gördüm mü, hele de
başroldeyse not alır en kısa sürede seyrederim. Mesela aklıma “Sideways” filmi geliyor. O da farklı tonda bir komedram bir “yol hikayesi”ydi ve bayılmıştım. Dennis’in şehirde tanıştığı ve arkadaş olduğu Olga rolünde ise “The Shape of Water”da başrolde olan Sally Hawkins var.
Şimdi düşünün, hapisten çıkmışsınız, küçük kızınızı görmek için
evinize gidiyorsunuz, karınız eve almıyor, "kızına öldü dedik uyuduktan sonra gel" diyor! Travmayı
hayal edebiliyor musunuz? İnsan gerisin geri hapse gitmek ister. Adamcağız
gidip köpek kulübesinde yatıyor. Sefiller
romanının başında Jean Valjean’ın
her yerden kovulduktan sonra bir köpek kulübesine sığınışı fakat köpeğin
gelişiyle orada da barınamamasını hatırlatan etkileyici bir sahneydi. Bu tarz
dokunaklı ve acıklı sahneler film boyunca komedram tonunda serpiştirilmiş. Filmin ismi Robert De Niro'nun son dönemki en iyi işlerinden olan "Everybody's Fine" filmini ve o ismin altında yatan hüzünlü anlamı akla getiriyor.
Hele eve alındıktan sonra karısıyla şu diyaloğu nasıl
insanın içini cız ettiriyor:
Dennis: “U dont want me to be a
thief? I will stop being a thief”
Karısı: “ What d be left of u?”
Dennis'in hayata tutunmasını sağlayan tek şey, kendisine hedef olarak belirlediği noel ağaçlarını satıp kızına bir piyano alabilmek. Bunun dışında artık dünya umurunda değil içinde bulunduğu
durumda. Haksız da değil, şartların berbat olduğu, perişanlığın tavan yaptığı hallerde somut bir saplantı
bulup tutunmaktan başka çaresi kalmaz insanın. Hem de hiç ötesini berisini
düşünmeden. Yoksa sürüklenir gidersin ölüm kokan bir yerlere.
Filmin artıları Giamatti ve sıradan insanların ekonomik ve
sosyal yaşam mücadelesini bazen masalsı bazen acı bir gerçekçilikle yansıtması.
Eksileri ise yan karakterlerin özellikle de Olga’nın iyi işlenememesi ve senaryodaki
teklemeler. Zaten senaristin tek film senaryosu bu gözüküyor.
Sevdim, arşive kattım ama bu malzemeyle daha iyi
olabilirmiş dedirtti.
Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.