Dün gece bilgisayar başında bir şeylerin peşinde kaybolup
gitmiştim her zamanki gibi. Odada televizyon açık. National Geographic TR kanalına ayarlamışım. Kısık bir ses
geliyor.. Biliyorsunuz NG, “Genius” (Deha) isminde Einstein’ın
hayatını konu alan bir dizi yayınlıyor. Üstelik diziyi A Beautiful Mind gibi bir şaheserin yönetmeni Ron Howard çekiyor. Einstein ve eşi rollerini ise Geoffrey Rush ve Emily Watson gibi bayıldığım oyuncular üstlenmiş. Henüz seyredemedim ama vaktim olduğunda izlemek için not aldığım bir dizi. Daha da iyisi Einstein'ın ardından ikinci sezonda bilim ve sanat dünyasından başka dahilerle devam edecek
bir seri olması düşünülüyor. Neyse, işte bu dizinin fragmanı döne döne ekranda verilirken bir yerinde
kulağıma şöyle bir cümle çalındı. Einstein hiddetle karşısındakine haddini
bildirirken şöyle diyor: “Vahamet
konusunu sizden daha iyi bilirim bay Geist..!”. Einstein’ın “vahamet” kelimesinin üstüne basarak
daha iyi bildiğini iddia etmesi..? Bu sahne garibime gitti. Bir tuhaflık vardı. Birden kafama bir kıymık saplandı sanki. Üzerinde düşünmeye başlayınca aklıma hemen “gravity”
kelimesi geliverdi. Gravity’nin ilk anlamı İngilizce’de yerçekimi ama sık
kullanılan ve herkesçe bilinen ikinci bir anlamı da “ciddiyet,
şiddet” ya da burada konuşulduğu üzere “vahamet”. Evet, kesinlikle “gravity” kelimesi vahamet olarak çevrilerek “Einstein”ın akıl dolu
cevabı" çeviride yok edilmişti. Bundan emindim. Doğrulamak için hemen orjinalini
araştırdım nette. Tatatataaam…İşte orjinali karşımdaydı. Sekizinci bölümün
fragmanıymış gösterilen. Cümle şöyle:
Geist: "I'm concerned that neither of you are
appreciating the gravity of this situation."
Einstein: "I guess I know a bit more about gravity
than you, Mr. Geist. “
solda yaşlılığı, sağda gençliği |
Einstein yerçekimi ve bunun rölativite üzerine etkileri hakkında kendi teorisine sahip bir insan. Yani yerçekimi dedin mi duracaksın onun karşısında. Bu sahnede karşısındaki “Durumun vahametini anlamıyor musunuz” dediğinde dehasının fizikle sınırlı olmadığı ve pratik zekasını dili kullanırken de yansıttığını gösteren hoş bir kelime oyunu eklenmiş senaryoya. Türkçe çeviride ise bu zeka parçacığı paramparça edilmiş.
Nasıl çevrilebilirdi?
“İkinizde durumun ağırlığının farkında değilsiniz galiba…”
"Ağırlık konusunda sizden daha fazlasını bildiğimi sanıyorum
bay Geist.”
Bu şekilde hiç değilse Einstein’ın cevabıyla kelime oyunu
yaptığı aynı ölçüde olmasa da izleyiciye hissettirilmiş olurdu.
Ya da “Fiziksel tehdit altında olduğunuzun farkında
değilsiniz galiba..” şeklinde düzenleyip
“Fizik konusunda sizden daha fazlasını bildiğimi sanıyorum
bay Geist” gibi yapılabilirdi. İlk aklıma gelenler bunlar. Tercümenin “vahameti”ni
anlatmak için bu kadarı yeterli olmuştur sanırım.
Hep söylediğimi tekrarlayayım. Bir yabancı dili mutlaka çok iyi öğrenmeli insan. Dilin besiyeri kültürdür. Sadece anadilini konuşan bir insan o dilin, kültürün ve içerdiği yığınla "hata"nın da bilinçsizce esiri olur. Anadilini sevmek ve katkıda bulunmak ayrıdır, anadiline teslim olmak, anadiline hapsolmak ayrıdır. Ne mutlu ki bu gerçeği görmek için Einstein olmaya gerek yok. Aklı başında bir insan olmak yeterli.