30 Mart 2019 Cumartesi

Halloween (Cadılar Bayramı) (2007): Michael Myers

“Spiru” ya da “Red Kit” gibi çizgiromanların klasik sayılan sürekli bir ana serisi vardır ve bunlarda hikaye kendi içinde zaman ve mekan açısından belli bir akışa sahiptir, tutarlıdır. Tarz değişmez, aynı stilde farklı öyküler işlenir. Yeni sanatçılar devralsa bile benzer üslubun devam ettirilmesi beklenir. Bir de aynı ÇRların farklı sanatçıların elinden çıkan yan serileri vardır ki bunlarda ana seriden bağımsız olarak hem çizimler hem de senaryolar yeni yorumlar, açılımlar getirir. Seriye bir farklılık, yaratıcılık desteği sağlarlar, yeni nesilleri de cezbedebilecek yaklaşımlar denenir. Bu film de Halloween filmleri arasında farklı bir bakış açısı sunmayı deniyor. Yönetmen ve senarist Rob Zombie temel öğeleri alıp orjin öyküsü üzerinden yolunu bulmaya çalışsa da bana sorarsanız sinema dilindeki tanımıyla zayıf ve silik bir “reimagining” denemesinden öteye geçememiş.

Sinematografi iyi. Orijinal hikayenin yorumu basit ve sürprizsiz. Senaryo sıradan. Sanattan çok işçilik ürünü bir film. Özgün bir sahne, diyalog ya da karakter yok. Bu aralar epey gürültü koparan Michael Jackson’la ilgili “Leaving Neverland” belgeseli için gazetede “taciz kurbanından tacizciye” diye bir başlık vardı. Kötü aile ortamının şiddete yönlendirdiği çocuk klişesinin psikolojide yeri olsa da Michael Myers’a uyarlanınca "gizemli korkunçluğuna" zarar veriyor ve sıradanlaştırıyor. 

Filmin en hoşuma giden yanı gençken hayran hayran seyrettiğim Dee Wallace’ı (Critters, Kujo, Hills Have Eyes, ET, Howling) görmek oldu. Genç olacaktı ki bak nasıl canına okurdu Myers'ın, ne yaratıklarla başa çıkmıştı zamanında :) Yine oyunculardan Malcolm McDowell'ın (A Clockwork Orange) psikiyatrist rolüne Haluk Bilginer'den daha çok yakıştığını düşündüm, iyi bir senaryoyla daha da başarılı bir performans ortaya koyabilirdi.

Berbat Halloween devam filmleriyle kıyaslarsak (H2 dışında) Rob Zombie'nin denemesi çoğuna göre fena değil. Vasatın azıcık üstüne çıkabilen, basit bir kan banyosundan bir tık fazlasını sunabilen bir slasher. 

Ara sıra korku ve vahşet sineması iyidir, herkes durmadan içindeki çocuktan bahseder ama içimdeki canavarı kaybetmemek de önemli benim için :)

















Bu içerik Kuzey Kalesi tarafından hazırlanmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...