Epeydir
yeni bir diziyi takip etmiyordum. Better Call Saul ile güncel TV dizilerine bir
dönüş yaptım. İlk bölüm durgundu ama Jimmy, Mike ve Kim’i tekrar ekranda görmek
yetti. Herkesin birbirini izlediği bir
hikayeydi. Who watches the watchers lafını aklıma getirdi. İkinci bölümde
olaylar hızlandı. Meşhur Los Pollos Hermanos tabelasının ardından Gus Fring’i
(Giancarlo Esposito) Breaking Bad’den yıllar sonra karşımda bulmak bulunmaz bir
nostaljiydi. Üstelik de geleceği olan bir nostalji. O da ne demek demeyin, prequel’ların
enteresan özelliklerinden biri de bu işte. Geçmişe mahkum bir nostaljiyi mantık
boyutundan çıkmadan özgür bırakabilmek. Mike ve Gus ufaktan beraber çalışmaya
başlıyor. Jimmy’nin folksy tavrı ben dahil herkese çok sempatik gelse de
ağabeyini çıldırtmaya devam ediyor.
HUKUK MU ADALET Mİ?
Üçüncü
bölümde Chuck’ın Jimmy’ye tuzak kurup polisi çağırmasından sonra yaptığı
konuşma hukukun ve ceza sisteminin iki yüzlülüğünün Chuck’ın şahsında attığı küstah ve adaletsiz bir nutuktan farksızdı:
“Please
Jimmy, whatever u thinkof me, whatever colorful names ur calling me right now,
please understand, I’m trying to help u. That’s why I’m doing this, not to
punish u. To show u, truly show u, that u have to make a change before its too
late. Before u destroy yourself or someone else. And I believe u can change.”
Hukuka karşı adaleti savunmak zor iş.