13 bölümlük sokaklarda yaşamı ele alan Lamekan belgeselinin ikinci bölümünün konusu Siya Siyabend. Grubun solisti "Bizon Murat" diye bilinen bir can insan. Konuşulanlar zaten kim olduklarını ve neler yapmak istediklerini anlatıyor. Müzik ortada. Sözü notlara ve notalara bırakıyorum. Özellikle en alttaki performansı dinlemek iyi geldi. "O seslerini" bilmem ama yarışmayan ve yılışmayan "bu sesini" sevdim Türkiye.
NOTLAR
"Siya Siyabend bir
deneyim. Gerçek bir deneyim." Hakan ve Erdem
“Nefes alamıyoruz İstanbul’da. Müzik belki buna yarıyor, nefes almaya” Devrim
“Müzikle kimsenin tarif
edemeyeceği bir şeye temas etme şansın var” Murat
"Ürettiğimiz
teknolojinin kölesi haline gelmemiz an meselesi." Murat
“Ruhsuzlaştıran bir devirde
kendi kanımızla demleniyoruz” Murat
Erdem: "Biraz sessizliğe mi
ihtiyacımız var acaba?"
Murat: "Bunca kimsesizliğin
içinde mi sessizliğe ihtiyacımız var?”
Bundan sonraki alıntılar solist Murat'a ait.
“Müzisyenlere gösterilen
abartılı ve gereksiz hürmet emeğin ve sanatın önüne geçmiş”
Siya Siyabend: Böyle
birkullanım yok aslında. Gölgenin Gölgesi diye yorumluyoruz. Negatifin negatifinin
pozitifine kadar uzanır anlamsal olarak. Yaşam karanlıkta da devam eder. Bu bir
kardeşlik birliğidir. Biz ümit olsun istedik, parasızlık pulsuzluk, ama içimizde
müzik yapma aşkı delicesineydi.”
"Sokakta müzik yapmak
başlarda zorunluluktu. Sonra bir tercihe bir bilince dönüştü.”
“Sokak müziği diye bir
şey yoktur. Müzik sokakta da yapılır.”
“İstanbul’dan bir sound çıkartmanın
peşindeyiz. Bir anlamda deney yapıyoruz.”
“Bizler dinleyicinin
gölgesiyiz. Yani onların kalbinin ritminin bizim sazımızdaki sözümüzdeki ritmi
gölgenin gölgesi oluyor."
"Uyanmak istiyoruz.
Şahsen benim geçmişimde yaptığım o kadar kötü ve saçma şeyler oldu ki müzik
arınmamı sağladı şimdi bakınca. Müzik sayesinde benim bu dünyadaki işimin
kendimi bilmek olduğunu anladım”
"İnsan olarak en büyük
gücümüz değişebilmektir. Değişebilmek çok büyük güçtür. Yanlış anlamamak lazım.
Değiştirilmek değil değişmek.”
“Popüler kültür herşeyi
ele geçirmiş durumda. Bizim gibi “direnen mızıkacılara” ihtiyaç var. Ozanlara
ihtiyaç var. Halkın ozanlarının tekrar sokağa çıkması lazım."
“Her insan bir ağaç
taşır yüreğinde. Ağaç hem yukarıya doğru
büyür hem aşağıya doğru.”
“Bu melamet hırkasını
giymişiz işte. Allah utandırmasın…”