Senarist: Hector
German Osterheld
Çizer: Alberto
Breccia
(1962-1964)
GİRİŞ
Mort Cinder iki büyük sanatçının ortaklaşa var ettiği, dünya çizgiroman
tarihinin efsanevi eserlerinden biri. Toplamda
10 maceradan oluşuyor. Vertige yayıncılığın
Fransızca integral edisyonunun birinci cildinde ilk iki macera var, ikinci
ciltte ise kalan 8 macerayı okuyorsunuz. Mort Cinder ile Ezra Winston tanışmasını
da içeren ve seriye tam olarak giriş yapılan ilk macera olan Kurşun Gözlü
Adamlar’da gizem ve aksiyon ön plana çıkarken, son 8 macerada diyalogların ve
tarihsel perspektifin ciddi bir ağırlığı hissediliyor.
Özellikle Kurşun Gözlü Adamlar macerasından sonra hikaye daha felsefi
ve dingin bir hal alıyor. Bu macera serinin bir nevi orjin hikayesi ve 80 sayfa
sürüyor. Bu sayfaları iki kısma ayırabiliriz. Ezra’nın arka arkaya meydana
gelen ezoterik olaylar sonucu ne olduğunu şaşırması ve Mort Cinder’le
buluşmasına kadar geçen kısım. Son derece akıcı ve merak duygusunun hakim
olduğu sayfalar. Sonrasında ise kovalamacanın çok olduğu, ikisinin ekip olarak
Prof. Angus’a karşı mücadelelerini anlatan, aksiyonlu ikinci kısım başlıyor.
İleride Oesterheld ve Breccia’dan ayrı başlıklarda genel olarak
bahsetmeyi istediğim için burada Mort Cinder özelinde kalarak yazıyı fazla şişirmeyeceğim.
Ayrıca maceraların konusunu tek tek yeni mesajlarla kayda geçirmeyi
planlıyorum. Dolayısıyla maceraların ayrıntıları burada değil, sonraki
mesajlarda okunabilir.
YAYIN HİKAYESİ
İlk kez 1962 yılında Arjantin’deki Misterix dergisinde yayınlandı.
Aslında başlangıcı Temmuz ayında yapılmıştı. Bu kısa hikayenin ismi Antikacı
Ezra Winston idi. Fakat o kısım kısa bir giriş olarak kaldı ve Mort Cinder
Ağustos ayına kadar gözükmedi. 10 hikayenin yayınlandığı seri 1964 yılına kadar
yayınına devam etti. Mort Cinder’in niye hikayeye epey sonra dahil olduğu ve
bilhassa gereksiz gibi görünen bu girişe neden gerek duyulduğu konusu kafamda
minik bir soru işareti yaratmıştı fakat sonradan bunun sebebini araştırınca
bizzat “El Viejo” (İhtiyar) olarak
anılan Breccia’nın açıklamasıyla konu çözüldü. İleride bu konuya da değineceğim.
OESTERHELD, MORT CINDER’İ
ANLATIYOR
Fransızca edisyonun arka kapağındaki Oesterheld yazısını buraya alıp
sözü ona bırakmak en iyisi:
“Mort Cinder
maceraları hep antikacı Ezra’nın dükkanına yeni bir eşya gelmesiyle başlar. Her
eski eşyanın geçmişle dolu olduğu düşüncesi beni hep etkilemiştir…Bana ya da
bir başkasına ait olmayan eski eşyalara karşı bir yakınlık duyuyorum. Mort Cinder
ölü kalamayan bir kahraman. Ölüyor ama yeniden canlanıyor. Istırap ve acıyla
dolu bir varoluş. Kim bilir belki bu durum kendi içimde yaşadığım bir ruh halinin
karşılığıdır. Ama eserdeki atmosferin büyük oranda Breccia’dan kaynaklandığını
söylemeliyim. Onun çizimleriyle dördüncü bir boyuta açılıyor insan. Okurun kafasında
bir şeyler uyandırıyor. Onun çizdiklerini tanıdığım diğer çizerlerinkinden hemen
ayırt edebiliyorum. İşte tam da bu özelliğiyle çok değerli bir çizer ve benim
gibi senaristlerin de hayal gücünü kışkırtıyor.”
Yazar Carlos Sampayo ise eserin 2000 yılı edisyonuna yazdığı giriş
yazısında 1972 yılında Oesterheld’in eserlerindeki karakterler hakkında önemli
bilgiler verdiği birkaç paragrafı alıntılıyor. Buraya da almakta fayda var:
“Eski şeyler,
etraflarını çeviren yaşamın izlerini taşır içlerinde. Ama bunları çoğu insan
algılayamaz, hissedemez; oysa yaşanmış ıstıraplar gibi görünmeyen
duygusallıklar da fosilleşir eski eşyalarda. Ben bunu anlayabilen insanlardan
biri olduğumu düşünüyorum; antikacılığa ve hangi din olursa olsun kutsal
mabetlere merakım da buradan geliyor. Mesela bir kutsal mabedin duvarlarını
düşünün: ne çok dua, ne çok umut, ne çok ıstırap, ne çok acı saklıdır o
duvarlarda. Aynı şey silahlar için de geçerli; sebep oldukları ölümlerin izleri
işlemiştir mutlaka tüm silahların dokusuna. Bu açıdan bakıldığında Mort Cinder
geçmişin izlerini herhangi bir eşyadan çok daha fazla taşıyor. Belki de cansız
nesnelerde saklı geçmişin vücut bulmuş hali. “Belki” diyorum çünkü onunla uzun
zaman geçirmiş ben bile Mort Cinder’in tam olarak kim olduğunu
bilmiyorum”.
Sampayo, ustalar ustası olarak andığı Breccia’nın çizimleriyle ilgili
şu tespiti yapıyor: “Kontrast ışık kullanımıyla atmosferi yaratarak gündelik
hayatımıza hakim geometrik konformizm’den ve kesinlik algısından zihinlerimizi
kurtarıyor.”
Eserin yaratıcılarına göre hikayenin yaratılmasında Simone de Beauvoir’ın
meşhur bir karakteri etkili olmuş. Romanın ismini vermemişler ama muhtemelen “Tous
les Hommes son Mortels“ (1946) olması gerektiğini düşünüyorum.
BRECCIA ÇİZİMLERİ
Breccia, Mort Cinder’i eşi yan odada ölüm döşeğindeyken resimliyor.
Ailenin geçimini sağlamak zorunda. Kafa hayli dumanlı muhtemelen. Yeni şeyler
denediği ve kendi stilini bulduğu bir dönem. Duygu hallerinin yansıtılmasının daha ön
planda olduğu ekspresyonizmin çizgiromandaki temsilcisi olarak anılıyor. Yeni
teknikler denemekten usanmayan bir sanatçı. Mort Cinder’de simsiyah bir yüze
bıçakla kazıma uygulayarak beyaz alanlar yaratmak suretiyle istediği ifadeye kontrastlar yaratarak ulaşacak kadar yenilikçi. Bu işlemde bazen parmağını, ya da elini de kullanıyor.
Bir söyleşisinde bu konuda şunları söyler: “Eğer bir bisiklet gidonunu ya da
çekici kullanmam gerektiğini hissedersem onları da kullanırım. Sadece kalemle
çizmenin istediğim etkiyi yaratabilmek için en iyi yöntem olmayabileceğini
biliyorum artık.”
Mort Cinder’de resimleme siyah beyaz. Kirli bir görüntü göze çarpıyor
hemen. Gölgeler, çizgiler, yarım kalmış gibi gözüken desenler dolduruyor bazen
kareleri. İlk bakışta bir bulamaç gibi
gözüken bu kirli tarzın sayfalar ilerledikçe bilinçli bir tercih olduğu
anlaşılıyor. Çizgiroman ressamı sıfatını sonuna kadar hak eden isimlerden biri Breccia.
Tarzı okuyucu için kolay değil. Ama yormuyor da. Biraz yabancılık hissi verse
de dozunda bırakıyor. Eşlik ettiği hikayeyi unutturmuyor, tam tersine hikayelerde
ağırlığı hissedilen gizem duygusunu katmerlendiriyor. Aynavari, birebir gerçeği
yansıtmanın ilerisinde başlıyor ustalığı. Maddenin ötesini hissettiriyor
okuyucuya. Kişiliği olan çizimler bunlar. İçine girdiğiniz siyah-beyaz dünyanın
yer yer Rorschach etkisi yarattığı da söylenebilir. Gördüğünüzü anlıyorsunuz
ama hep bir soru işareti kalıyor. Mantığınızla dokunamadığınız belirsiz köşeler
kalıyor çizimlerde. Saldırgan bir davetkarlığı var barındırdığı kontrastların. Bunlar
hayal gücünüzü oyuna katılmaya çağıran çığlıklar gibi resimlerin içinden size
sesleniyorlar. Boşlukları siz dolduruyorsunuz. Aslında Breccia ucu açık bir
resimleme üslubu kullanarak okuruyla diyaloğa giriyor belki de. Başarıyor da. Jorge Gonzalez
verdiği bir röportajda Arjantin’de ÇR’ı Mort Cinder öncesi ve sonrası diye
ikiye ayırır. Belki de maceradan ziyade duygu arayan okuyuculardan olduğum için
Breccia bana hitap etti. Yadırgamadım, hatta daha fazla okumak istedim.
Breccia, Mort Cinder’in yardımcısı olan Ezra Winston karakterini
kendisini temel alarak çizer. Mort Cinder’i ise Horacio Lalia isimli bir arkadaşından
esinlenerek yarattığı söylenir. Fakat bu yaratma süreci birkaç başlık aşağıda
değinildiği üzere sancılıdır. Belki de sonunda pes etti ve yakınındaki
yüzlerden birini temel aldı.
HİKAYE
Hem Oesterheld hem de Breccia çizdikleri dergilerdeki yüzeysel basit
mevzulardan sıkılan sanatçılar. Hora Cero’da ağır mevzulara girme fırsatını
buluyorlar. Yayınlandığı dönem baskı ortamı olduğu için mecaz kullanımı sık
başvurulan bir yol. İşte bu ortamda Oesterheld Mort Cinder’i yazıyor. Mort
Cinder, antik Mısır’dan günümüze kadar tüm çağları yaşamış bir ölümsüz. Aslında
ölebiliyor ama sonrasında yeniden canlanıyor. Ezra’nın sayesinde Kurşun Gözlü
Adamlar ve patronları Prof. Angus’tan kurtulduktan sonra Ezra ile antikacı
dükkanında yaşamaya başlıyor. Dükkana gelen antik parçaları gördükçe geçmişe
dönüyor ve yaşadıklarını Ezra’yla paylaşıyor. Genel konu bu.
Oesterheld senaryolarında gizemli bir baş karakterin yanına Dr. Watson
benzeri bir yardımcı karakter eklemeyi seven bir yazar. Mesela Hora Cero
dergisinde yayınladığı Sherlock Time serisinde yan karakter olarak Julio Moon’u
koyar . Mort Cinder’de ise bu karakter Ezra Winston olur.
GÜNCEL BAKIŞ AÇISIYLA
Kabul edelim ki hikayeler günümüz için çok özgün sayılmaz. Mesela
Shawshank Redemption seyretmiş bir insan için hapishanede geçen iki hikayenin
senaryoları zayıf kalacaktır. Yine Ay Işığı macerası korku meraklısı
olmayanlara dahi çok basit gelebilir. 300 Spartalı’dan sonra Thermophyles
hikayesi gereksiz bir tekrar sayılabilir. Dolayısıyla bu hikayelerin sadece
çizgiromana ya da resme meraklı, hikayenin çizimlerle bütünlüğündeki şiirsel
anlatımın tadını çıkarabilecek insanlara hitap edebileceklerini söylemek yanlış
olmaz. Yılların senaryo kısmını, çizimlere kıyasla daha fazla yıprattığını
düşünüyorum. Fakat diyalogların bilhassa üçüncü hikayeden sonra geliştiğini de
eklemeliyim. Günümüz çizgiromanlarında da çok yaygın bir eksiklik diyalogların
zayıflığı. Bu açıdan güncelden bir eksiği yok ve yer yer fazlası var diyebiliriz.
Laura Vasquez’e göre ölümsüz Mort Cinder karakteri Borges’in 1947
yılında basılan El Inmortal’ını (The Immortal) anımsatıyor. Ölümsüzlük temasını
eserlerinde sık sık işleyen Borges bu kitapta ölümsüzlükle baş etmeye çalışan
bir adamın hikayesini anlatır.
Antik çağ filozoflarından sonra Nietzsche ve Schopenhauer gibi daha
güncel filozofların da üzerinde durduğu “Ebedi Doğum” kavramı da zamanın lineer
değil döngüsel bir kavram olduğunun altını çizer (Arrival filmini hatırlamamak
elde mi?). Mort Cinder’in şekillendirilmesinde ve fikri alt yapısında bunların da bir nebze dolaylı katkısı
olabileceği bir kenara not olarak düşülmeli.
MORT CINDER HİKAYE'YE NİYE GEÇ
DAHİL OLDU?
Bunun cevabını Breccia’dan dinleyelim:
“Mesele şu ki, karakterin görünüşünü yaratmam zor oldu. Mort Cinder’in
yüzünü bir türlü istediğim gibi şekillendiremiyordum. Oesterheld’in hikayesini
okuyup bir şeyler çizmeye çalışıp durdum. Aslında aklıma birçok yüz geliyordu
ama bunlar canavarsı yüzlerdi ve Mort Cinder’e yakıştıramıyordum. Zaman böyle
geçti ve artık ilk hikayeye başlanması gerekiyordu ama ben bir türlü Mort
Cinder’e uygun bir yüz bulamıyordum. Çaresiz Oesterheld’i aradım ve şöyle
dedim:
'Önemli bir şey
söyleyeceğim. Mort Cinder’in hemen ortaya çıkmaması için bir formül bulman
lazım. Yüzünü biraz daha düşünmem için zaman kazandırman gerekiyor.'
Bunun üzerine Oesterheld senaryo üzerinde oynadı ve Mort Cinder’in
ortaya çıkışını erteledi. Dikkat ederseniz ikinci kısımda da Mort Cinder’le
karşılaşma hemen olmaz. Tam mezardan çıkıp okuyucuya ilk kez gözükeceği sahnede
nihayet artık kafamdaki yüzü bulmuştum.”
(Alberto Breccia, “Ombres et
lumieres”, Vertige Graphic, 1992)
Mort Cinder’in Fransızca üç edisyonu yayınlandı.
1974 Mort Cinder T1 Serg
81
sayfa
Anlaşılan o ki devamı gelmiyor ve bayrağı epey sonra olsa da Glenat
devralıyor.
,
1982 Mort Cinder T2 Glenat 58s
1983 Mort Cinder T3 Glenat 62s
1999 Mort Cinder INT1 Vertige 82s
2000 Mort Cinder INT2 Vertige 110s
2016 Mort Cinder INT Rackham 264s
MACERA LİSTESİ
İspanyolca, Fransızca ve Türkçe
İSPANYOLCA
0. Ezra Winston, el antiquario (1962) Prologue
1. Los ojos de plomo (1962)
2. La madre de Charlie (1962)
3. La torre de Babel (1962–63)
4. En la penitenciaria: Marlin
5. En la penitenciaria: El Frate (1963)
6. Sacrificio a la luna (El vitral) (1963)
7. La goleta de los esclavos (1963)
8. La tumba de Lisis (1963)
9. La batalla de las Termopilas (1963–64)
FRANSIZCA
Ezra Winston, l’antiquaire
Les yeux de plomb
La mère de Charlie
La tour de Babel
Le pénitencier Martin
Le moine
Le tombeau de lisis
L’esclave
Lumière de lune
Les thermopyles
TÜRKÇE
Antikacı Ezra Winston
Kurşun Gözlü Adamlar
Charlie’nin Annesi
Babil Kulesi
Mahkum Martin
Mahkum Rahip
İsis’in Mezarı
Köle
Ay Işığı
Termofili Savaşı