Yönetmen Hasan Basri Özdemir
Yapım Erciyes Üniversitesi
Senaryo Hasan Basri Özdemir
Kamera Veysel Akşahin, Hasan Basri Özdemir
Ses M. Çağlar İlim
Müzik Arto Tunç boyacıyan, Kardeş Türküler
Kurgu Ercan Yıldırım
Yönetmen Yard. Yavuz Pullukçu
Yard. Yönetmen Mustafa Çağlar İlim
Görüntü Yönetmeni Veysel Akşahin
Yapım Erciyes Üniversitesi
Senaryo Hasan Basri Özdemir
Kamera Veysel Akşahin, Hasan Basri Özdemir
Ses M. Çağlar İlim
Müzik Arto Tunç boyacıyan, Kardeş Türküler
Kurgu Ercan Yıldırım
Yönetmen Yard. Yavuz Pullukçu
Yard. Yönetmen Mustafa Çağlar İlim
Görüntü Yönetmeni Veysel Akşahin
Mangal yapmak hep
keyifli vakit geçirmekle ilişkili kullanan bir eylem ve söz olarak dilimizde ve
yaşamlarımızda sağlam bir yere sahip. Adeta iyi vakit geçirmenin zirvesi
muamelesi yapılıyor. Peki bu ziyafetin vazgeçilmezi mangal kömürünün ardında yatan ıstırapları bilmek ister miydiniz? İnsanların o mangal kömürünü
üretebilmek için çektikleri cehennemi güçlüklere sadece yarım saat kulak
vermeye hazır mısınız? Teknik ve anlatım açısından eksikleri olmasına karşın
özünde başarılı bir belgesel Toruk. Çünkü gözden kaçanı/kaçırılanı
gözler önüne seriyor.
Keyif alarak kullandığımız ürünlerin yok saydığımız çileli yapım hikayelerinden
birine bu belgeselde şahit oluyoruz.Hasan Basri Özdemir aslında fotoğrafa meraklı. Ankara Kızılcahamam’daki
Kargasekmez mevkine gidince uzakta gördüğü çadırlar dikkatini
çeker. Yaklaşır. Orman İşletme Müdürlüğüne çalışan gayrıresmi işçiler
olduklarını öğrenir. Mangal kömürü ürettiklerini anlatırlar. Mangal
kömürünün nasıl üretildiğini o zaman kadar görmeyi bırakın duymamıştır
bile. Çok ilgisini çeker. Bir gün aralarında kalır. Toplam 80 aile
var.Güvenlerini kazanır ve hikayelerini dinledikçe belgesel çekmeye karar
verir. Tamamlandıktan sonra belgeselin temel teması sorulduğunda fedakarlığı
öne çıkarır.
Bu insanlar Orman İşletme Müdürlüğünün denetiminde
çalışarak hasta, çürümüş ağaçları kesiyorlar, budama yapıyorlar.
Kesici aletlerle çalışıldığı için ciddi yaralanmalar olabiliyor. Sosyal
güvenceleri de yok. Hastanede senet yapıyorlarmış sonra ödeyemezlerse
icra geliyor.
Topladıkları odunları toruk dedikleri ocağa
diziyorlar. Yani toruk mangal kömürünün piştiği ocağın ismi. 7-10 gün toruk
çatımı sürüyor. Sonra topraklama işlemine geçiliyor. Sonbaharda dökülen
yaprakları toplayıp toruk şeklinde çatılan odunların üzerine atıyorlar. Sonra
hepsinin üstü toprakla örtülüyor. Ortasından ateşi salıyorsun. Esas zor olan
bundan sonrası. Çocukları gibi gece başında bekliyorlar çünkü onların tabiriyle
delinmemesi lazım. Bir sezon 6 ay sürese 5 ay gece gündüz çalışıyorlar.
Ocağı tek başına bırakamıyorlar. Çocuk doğurup altı aydır ev hayatı görmemiş
olanlar var.
Sabah altıda kalkıyorlar. Kahvaltı. Bulaşık yıkamaya bile fırsat
yok. Doğru işe. Akşam yemeği sonrası tüm bulaşıklar yıkanıyor. Elektrik yok. TV
yok. Gece kömür nöbeti var. Nöbetleşe. Kitap yok. Bir kız sıkıntıdan bir sürü
ansiklopedi okudum diyor.
Bazıları işleri bitince başka yere gidiyorlar. Göçebe hayatı.
Çocukların öğretmenleri sürekli değişiyor. Yokluk boyu aşmış. Küçük çocuklara
hemen çalıştıkları yerin yanında yer yapmışlar, orada oynuyorlar. Toruktan
uzaklaştırsalar, bakacak kimse yok.
BİR TRAJEDİ
Ocağı ateşledikten sonra 10 günde 3 defa falan açılıyor. Açılmak,
hemen kapatılmasını gerektiren bir acil durum. Gece olabiliyor. Açılınca 3m
çukur oluşuyor, dibinde alev topu var.
Seneler önce Maraşlı bir ailenin çocuğu babasını yormamak için
uyandırmamış ve gece ocağa kendisi bakmak istemiş. Ayağı kayınca içine düşmüş.
Aşağısı tam bir ateş kuyusu. Çıkamayıp feci şekilde can vermiş. Sesini bile
duyurman mümkün değil ocağın dibinde. Baba sabah aramış her yeri, bulamamış.
Ocağı da bırakamıyor. Ayların emeği var. Açlıktan sefil olmak var. Bir ay
daha yanıyor ocak. En son ocağı sökerken çocuğun iskelet kalıntıları ortaya
çıkınca sinir krizleri geçirmişler. Büyük trajediler yaşanmış. Oğlunu yutan
ocağı bir ay daha beslemek zorunda kaldığın bir yaşama katlanmak..!