4 Mart 2017 Cumartesi

Virüs Gezegeni - A Planet of Viruses (2015)



Virüs Gezegeni kitabının ikinci baskısı Chicago Üniversitesi Yayınlarından 2015 yılında çıktı. Ayrıntıya girmeden viroloji tarihi ve günümüz salgınlarını özetlemesinin yanında, esas olarak virüslerin ne oldukları ve hem dünyamız hem de insanlar açısından önemleri gayet anlaşılır şekilde ortaya konmuş.

Yazar Carl Zimmer New York Times gazetesinde köşe sahibi, NG ve diğer pek çok dergiye de katkıda bulunuyor. 2015 yılı itibariyle 13 kitabı var. Yale Üniversitesinde bilim ve çevre konusunda yazı yazma dersleri veriyor.

Özetle viroloji tarihiyle giriş yaptıktan sonra virüslerin her yerde ve her şartta varolabilen milyonlarca çeşide sahip mikroorganizmalar olduğunun altı çiziliyor. Ebola, kuş gribi, domuz gribi, AIDS gibi virüslerin kökeni ve yayılışı anlatılıyor. Okudukça anlaşılıyor ki adeta virüslerin hakim olduğu bir gezegende yaşıyoruz. Soluk alıp verirken bile bir yandan virüsleri alıp veriyoruz. Reasortman denilen “viral çiftleşme” konusu kolayca anlaşılıyor. Buna göre şu andaki virüslere insan adapte olmuş durumda ama virüsler sürekli bu sistemi hackleyecek yollar bulmaya çalışıyorlar. Reasortman şeklindeki genetik madde alış-verişiyle daha güçlü nesiller ya da silahlar yaratmak için adeta deneme-yanılma yöntemiyle çalışan bir bilim adamı gibi didinip duruyorlar. Normalde domuzdan domuza geçemeyecek bir virüs, farklı bir virüsten ya da canlıdan alıp denediği yeni bir gen sayesinde güçlenip bunu başarabiliyor. Sonra bir başka anahtar kod yaratarak insana da geçmenin bir yolunu bulabiliyor. Reasortman yoluyla gen değiş-tokuşunu virüsler arası okey oyununa da benzetebiliriz. Sürekli taş deneyerek daha kolay sağ kalabilecekleri bir tamamlanma süreci olarak bakılabilir bu duruma. Mesela 2009 domuz gribi tam da böyle bir salgın. 250.000 insanın canını aldı.

Antibiyotiklerin aşırı kullanılmasıyla direnç oluşumlarına karşı bakteriyofaj virüslerin yine gündeme gelmeye başladığına değiniliyor. Mesela bir litre deniz suyunda yüz milyar virüs yaşadığını öğreniyoruz. Daha da ilginci dünyadaki fotosentezin %10’u viral genler sayesinde gerçekleşiyor. Bu da aldığımız her 10 nefesten birinin virüslerin doğrudan ya da dolaylı üretimi olduğu demek.
Aslında insan gibi tüm canlı organizmaların genetik materyalinin, milyonlarca yıldır anlamlı ve işler bir organizma oluşturabilecek şekilde virüslerle inşa edilmiş olabileceği fikri artık deli saçması gibi gelmiyor. Aslnda biz ve onlar yok, sadece sürekli bir DNA değiş-tokuşu ve birbirine karışma söz konusu. Virüsler ne düşmanımız ne de dostumuz, birlikte yaşamanın yollarını bulmamız gereken dünyanın vazgeçilmezlerinden birisi .

Bu konulara ilgisi olanlara tavsiye ederim. Türkçe’ye de çevrilmiş.  

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...