Ve sezon finali…
Öncü sarsıntılar hem Kim hem de Saul’un hayatlarını gözden
geçirmelerini sağladı. Sürekli koşturmak yerine sakin, küçük ve basit bir yaşama dönüş. Microtopia. Benliğin bir
ucundan hayatın diğer ucundan çekiştirip gerdiği kişiliklerin kendine gelişi. Belki
de kaybederken kazanmak böyle bir şey. Vazgeçmek de hayatın bir parçası. Marifet rüzgardan kendi yönüne giderken faydalanabilmek, gerisi sadece bir sürüklenme hali.
Chuck kazanırken kaybeden olmanın rezilliğini yaşadı,
hem de alkışlar ve tebrikler arasında. Lermontov’un “Zamanımızın bir Kahramanı”
kitabında dediği gibi artık en keskin aşağılamalar övgü maskesi altında
çıkabiliyor insanın karşısına. Kaldıramadı tabii. Evi yerle bir edişi hem
kendine hem çevresine yaptıklarını
anlatır gibiydi. Suçlu sandığı gibi başka yerlerde gizli değildi oysa.
Aslında Hector ile Chuck’ın dışarıdan bakınca ne kadar farklı ama özünde ne kadar benzer bir davranış silsilesinin kurbanı olduğu konusu üzerinde düşünmeye
değer.
Dizinin dördüncü sezon onayının hala duyurulmaması ve
Amerika’da ufak ufak da olsa düşen reytingleri can sıkıcı haberler. En az 2-3 sezon daha devam
edebilecekken umarım zoraki bir final yaptırmazlar. Şimdiden özledim tüm
karakterleri. Seneye buluşalım, Better Call Saul ekibi. Hepinize çok alıştım.
RESİMLER